Hermione Granger
Karşımda ki Malfoy'u görünce gülümsedim. Gerçekten vazgçemeyecekti ha? Benimle tekrar barışabilmek için herşeyi yapacaktı demek. Elimde olmadan gülümsemem büyürken, benim için Hogsmeade'e gitmediğini fark etmek ile aslında bana ne kadar değer verdiğinin güzel bir kanıtı değil miydi? Weasley ve Potter bile giderlerken onun burda kalmış olması, kesinlikle mükemmeldi. O gülümsememe gülümserken, yavaşça masadan bana yaklaşmıştı.
"Evet Granger." dedi en tok sesi ile, dalga geçtiği her yönden belliydi. Yumuşadığımı biliyordu. Ben tekrar sırıttığımda, sonunda eski haline dönmüş gibi o da sırıttı.
"Boşu boşuna haftalar kaybettiğimizin fakrındasın değil mi Hermione?" dedi ismimi bastırarak. Gerçekten boşu boşuna mı kaybetmiştik? Gerçekten bana olan duyguları değişmiş miydi? Bunun düşüncesi bile kalbimin biraz daha hızlanmasına neden oluyordu. Kafamı evet anlamında salladım. "Güzel.." diye mırıldandı. "Bunun farkında olman iyi."
Elini yanağıma koyduktan sonra okşadı.
"Ne olduğunu gerçekten çok merak ediyorum."
Ona Harry ve Ron senin oyun oynadığını düşündüğü için sen uzak durmamı istediler diyemezdim. Diyecek hiçbir şeyim yoktu.
"Bunu boşver." dedim. Sesim çıktığı için gerçekten çok şanslıydım. "Tamam mı, boşver. Bir hata yaptım." dedikten sonra iyice gri-mavi gözlerine odaklanmıştım. Kütüphanede sadece biz vardık. Belkide bunun rahatlığından dolayı böyle davranabiliyordum, yüzümü okşamaya devam ederken, beni bir anda ayağa kaldırdı ve ben daha ne olduğunu anlamadan, kendimi duvarla arasında sıkışmış bulmuştum. Nefesim tekrar hızlanırken, bunu fark etmişti. Gülümsedi ve baş parmağı ile dudağımı okşadı. Dokunduğu yerler yanarken, dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmıştı. Gözlerim istemsiz olark kapandı.
"Artık bu işi tamamlamamız gerektiğini düşünüyorum." diye mırıldandı dudaklarıma karşı. Evet, tammalayalım. Evet. Kafamı ona onay vermek istercesine aşağı yukarı salladığımda, dudakları dudaklarıma sürtünmüştü. Dudaklarının arasından bir mırıldanma kaçarken, daha fazla beklemedi ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Alt dudağımı, kavraımştı. Büyük bir açlıkla öpüyordu beni. Ellerimi onun muhteşem sarı saçlarına soktuktan sonra, saçlarını karıştırdım. Bana daha da yakalaşabilmesi mümkünmüş gibi kendime biraz daha bastırmıştım kafasını. Dudaklarından bir hırıltı yükseldiğinde beni kucağına almış, daha demin oturduğumuz masanın üzerine oturtmuştu, bacaklarımı beline dolamıştım. Şu anda bu durumda olduğumuza inanamıyordum. Kaç keredir buluşamayan dudaklarımız, şu anda büyük bir açlık ile birbirlerini sömürüyorlardı. Evet doğru kelime buydu. Sömürmek.
Bir boğazını temizleme sesi duyduğum anda, dudaklarımı güçlükle onun dudaklarının arasından aldım ve masadan indim. Profesör McGonagall, gülümsemesini zor bastırır bir şekilde bize bakıyordu. "Siz ceza için Hogsmeade'e gitmediniz Bayan Granger." dedi yavaşça. "Arkadaşınız Bay Malfoy ile zaman geçirmek için değil." dedikten sonra yavaşça boğazını tekrar temizledi. Gülmemek için savaş verdiği belliydi. Ah, rezil olmuştum! "Sahi Bay Malfoy, niçin Hogsmeade'de değilsiniz?"
"Imm, bir ödevim vardı ve yetiştirmek için burada kalmak zorunda kaldım."
McGonagall, kaşlarını alayla havaya kaldırdı.
"Ödev?" dedi sorarcasına. Draco kafasını aşağı yukarı salladığında. "Ah pekala, size iyi günler. Size de Bayan Granger." dedikten sonra hızla kütüphaneden çıkmıştı. Kütüphanenin kapanan kapısının sesini duyduğum anda bir kahkaha atmıştım. Draco'da aynı şekilde gülerken, az önce bir Profesör'e nasıl yakalandığımız aklıma geldikçe kızarıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i love her // dramione
FanfictionHiçbir zaman görevler görev olarak kalamazdı, zaten.