Yazar
Genç kızai ikinci kez aynı şekilde işkence edilirken, Draco Malfoy, artık dayanamıyordu. O da ağlıyordu. İlk seferinde olduğu gibi. Gözlerini yere dikmiş, sadece bunca yıldır bir kere olsun sevmekten bıkmadığı kızın acı dolu çığlıklarını dinliyordu. Fenrir Greyback bahsetmişti işte ona. Genç kızın artık kafası karışmıştı, bunu Draco'da hissedebiliyordu.
Fenrir Greyback'in, sevdiği kızın üzerinde oturuyor olması onu ayrı sinirlendiriyor, onun canını acıtması ise ayrı sinirlenidiriyordu. Ama delikanlının eli kolu bağlıydı. Hiçbir şey yapamıyordu. Ne kadar debelenirse, arkadaki ölüm yiyenler o kadar daha çok sıkıyordu onun kolunu. Fenrir Greyback, sonunda Hermione'nin kucağından kalktığında, derin bir nefes almıştı Draco. Ama genç kızın gözlerinin parkede oluşturduğu ıslaklık, kalbinin ne kadar acıdığına işaretti. Yutkundu genç çocuk. Boğazında ki yumruyu gönderebilmek için yutkundu. Ama bir işe yaramadı. Göğsüne öküz oturmuştu sanki. Bundan 3 yıl önceki gibi, yine aynı gece olduğu gibi, Hermione'ye aynı şeyi yapmışlardı. Kolunda yine bulanık yazıyordu. O iğrenç söz.
Fenrir, yavaşça Hermione'nin kolunu yaladığında, kız tekrar tepinmiş ve çığlık atmıştı. Ama hiçbir işe yaramıyordu tepinmeleri. Draco Malfoy'un içinde ki volkan patlamak üzereydi. Sevdiği kıza dokunması, onu yeterince sinir ederken, sevdiği kızın kolunu yalamak? Söylemesi ne kadarda garipti böyle! Draco, tekrar gözlerini kapadı.
Kapıların açıldığını duyduğu anda, serbest kalmıştı. Arkasını döndüğünde ise, Harry ile karşılaşmıştı. İlk kez o zaman büyük bir minnet ve sevgi duydu genç adam Harry'e karşı.
Genç adamın ne dediklerini söylemediği bir kaç dakika sonra, etraf sis ile kaplanmıştı. Kolunu sıkan kişinin kim olduğu konusunda bir fikri yoktu ama bizimkilerden biri olmasını istiyordu. Gerçekten, Harry ve diğerleri ne zamandır bizimkiler olmuştu? Draco o sıkıştırma hissinin içine girdiğinde, en azından ordan kurtulduğuna seviniyordu. Şu anda onu kim cisimlendiriyor olursa olsun, ona borçlu olacağını biliyordu.
Hermione Granger
Kaç saattir baygındım hiçbir fikrim yoktu. Odamda, kendi başıma geniş yatağımda yatıyordum. Hızla üzerimde ki yorganı bir yere attıktan sonra, kendimi yataktan attım ve odadan dışarı çıktım. Salondan gelen konuşmalar üzerine, adımlarımı oraya yönlendirmiştim. Ben salona girdiğim anda tüm başlar bana dönmüştü. Neville ve Luna dışında, tam takıp buradalardı. Kollarımı göğsümde birleştirdikten sonra. çekingen bir kaç adım ile karşılarına gelmiştim. Hepsi bana bakarken, kafamı yerden kaldırıdm ve benda onlara baktım.
"Sanırım bana anlatmanız gereken şeyler var." dedim yavaşça. Sesimi ben bile zor duymuştum. Mırıltıdan farksız çıkmamıştı. Hepsi kaşlarını kaldırıp bana alayla bakarken, boğazımı temizledim.
"Bellatrix'in bana ettiği eziyet ile ilgili." dediğimde, hepsi yerinde kıpırdanmış, arkalarına yaslanmış ve gözlerini benden kaçırmışlardı.
"Bunu nereden çıkardın?" dedi Ron ellerini dizlerine koyup bana doğru eğilerek.
"Fenrir." diye mırıldandım sadece. "Normalde bana blöf yaptığını düşünmüştüm. Ama o kadar gerçekçiydi ki. Tamda yanık kolumu alıp, tişörtümü yukarı sıyırdı ve sizin bana yanık olarak gösterdiğiniz yerde durdu. Güzel tesadüf." dediğimde hepsi gözlerini şaşkınca açmış bana bakıyorlardı. "Bu zamana kadar bile belki sadece yalandır demeyi başardım. Ama," dedikten sonra bakışlarımı hepsinin üzerinde gezdirdim. Dean, bana bakmıyordu. "Bellatrix'in eziyetine dair görüntüler zihnime dolana kadar."
Bu sefer Dean'de dönüp bana bakmıştı.
"Gördüm. Bana eziyet edişini, Draco'nun yandan izleyişini. Draco'nun bununla ne ilgili var bilmiyorum. Ama bana yalan söylediniz. Bana unuttumra büyüsnü yaptınız." dedim kendimden emin bir şekilde. "Bu arada, Draco nerde?" dedim hepsine bakarak. Onu getirmemişler miydi? "Sizinle gelmedi mi? Yoksa bir şeyler daha çakmayayım diye onu evden mi kovdunuz? O da işin içinde değil mi?" dedikten sonra ellerimi göğsümde birleştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i love her // dramione
FanfictionHiçbir zaman görevler görev olarak kalamazdı, zaten.