• 8 •

13.8K 744 768
                                    

Hermione Granger 

Draco ile aramız gerçekten oldukça iyiydi. Sevgili gibiydik. Zaman gereğinden hızlı geçiyordu ve ben her geçen gün ona biraz daha bağlandığımı hissediyordum. Artık hiçbir şeyi saklamanın alemi yoktu. Hoşlanıyordum hatta seviyordum. Kokusu, bakışları, gülüşü, saçları, davranışları herşeyi beni etkilemek için ayrı bir özenle yaratılmışlardı sanki. Herşeyi ile beni kendine çekiyordu. Onun yanında mutlu oluyor, onun yanında huzuru buluyordum. Gerçekten onun yanında çok iyi hissediyordum ve gerçekten o gün o cezayı aldığım için belkide oldukça şanslıydım. Gryffindor ortak salonuna indiğimde, bir haftadır köşede sessiz ve sakin bir şekilde oturan Dean Thomas'ı görmüştüm. Benim onu baloda net bir şekilde reddettiiğim günden beri hiç konuşmamıştık. Konuşmamız için hiçbir neden olmamıştı çünkü. Yavaşça karşısına oturduktan sonra ona bakmaya devam ettim.

"İyi misin?" 

"Evet." 

"İyi olduğuna emin misin?" 

Bu sefer cevap vermemişti. "Bir kız mı?" Kafasını evet anlamında sallarken, anlaımı belirtircesine, kafamı yere eğdim. 

"Problem ne peki?" 

"Beni sevmemesi." dediğinde suratımı buruşturmuştum. Ah gerçekten berbattı! 

"Peki, ben tanıyor muyum, belki yanılıyorsundur." 

"İnan bana tanıyorsun Hermione." dedikten sonra karşımdan kalkmış ve hızlı adımlarla salondan çıkmıştı. Tam çıkışa ilerlerken, erkekler yatakhanesinden inen Ron ve Harry'i görmezden gelmek artık benim için çok kolaydı. Onları hala özlediğim koskocaman bir gerçekti ama artık benim için hiçbir şey ifade etmiyorlardı. Beni dinlemeden yargılayan iki adet avanak insanların arkadaşım olmasına ihtiyacım yoktu. Kapıdan dışarıya çıktığım anda, kapının önünde beni bekleyen Draco'yu görünce gülümemiştim. Her sabah, üşenmeden gelip benimle buluşuyor, dersimiz ortaksa beraber gidiyor, ortak değilse o beni önce sınıfa bırakıyor ardından ise bana el salalyıp gözden kayboluyordu. Bu durum ise benim sadece gülümsememe sebep olmaktaydı. Draco ile bir anda bu hale gelmemiz, insanı şaşırtıyordu. Benimle bulanık diye dalga geçen o çocuk gitmiş, yerine mükemmel bir çocuk gelmişti. Kesinlikle onunla olduğum için asla pişman olmazdım.

Draco Malfoy

Görevin bitmesine sadece bir kaç gün kalmıştı. Onu kendi ellerim ile Voldermort'a götürecek olmak, gerçekten kalbimin acımasına sbep oluyordu. Beraber geçirdiğimiz şu bir ayda, kesinlikle eğlenmediğim kadar eğlenmiş, atmadığım kadar kahkaha atmıştım. Gülüşü beni büyülüyordu, ne olursa olsun benim için değerliydi. Yapmak zorunda olduğum şey ise gerçekten iğrençti. Onu Sihir Tarihi sınıfına bıraktıktan sonra, bende beni bekleyen iğrenç Biçim Değiştirme dersine gitmiştim. Rawenclaw'la ortak olan bu dersimizi pek sevdiğimi söyleyemezdim. Gerçekten.barbattı! 

*

Bahçeye çıktığımda, Hermione'nin Dean ile oldukça yakın bir şekilde konuştuğunu görmüştüm, ama elimden geldiğinde sakin olmaya çalışmıştım. İki arkadaş konuşabilirlerdi. Ayrıca onu kıskanmam da saçmaydı zaten. Sadec oyun için kendime aşık ettiğim bir kızı, bahçede Dean Thomas ile konuşuyor diye kıskanamazdım. Kıskanmamalıydım. Dean, bir şeyler söyleyip Hermione'ye sarıldıktan sonra, beni görmüştü. Hermione'ye beni gördüğünü söylemiş olmalı ki, Hermione kafasını çevirmiş ve beni görüp hızla yanıma gelmişti. Kolunu boynuma doladığında, bende kolumu onun beline dolayıp iyice kendime çekmiştim. Kafasını boynumdan çekip dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Suratımı buruşturdum.

"Kısa öpücüklerden hoşlanmıyorum." diye mırıldandığımda kıkırdadı ve başını iki yana salladı. Öpmek için öne eğildiğimde, kafasını çevirdi.

i love her // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin