Multimedya'da ki resmi görüp hemen ümitlenmeyin. "Aaa bu ne demeeeek!? :O" falan olmayın. Bir şey olduğu yok, sadece o kadar hoşuma gitti kiii! Koymadan duramadım. Öyle çok sevdim yani adflglkfdg.
Bir kaç kişiden "Hikayenin son bölümleri görünüyor ama boş bir sayfa olarak" , ya da "Sadece ilk dört bölüm görünüyor." gibi bir sürü mesaj aldım. Problemin hikayede değil, wattpadde olmasını umuyorum! Bu durum çok sinirimi bozdu çünkü. Ama çoğunuzda bu durum olup çoğunuzda olmadığı için büyük ihtimalle Wattpadde bir sorun var. Umarım en kısa zamanda düzelir.
Neyse iyi okumalaağğğğr!
ϟ
Hermione Granger
Beynime dolan bir sürü görüntü, ses üzerine bir yerden destek almam gerekmişti. Yanımda ki dolaba tutunduktan sonra, kapalı olan gözlerimi araladım. Draco'ya sarıldığım, kütüphanede öpüştüğümüz, ona olan hislerim, tüm duygularım herşey bir anda zihnime akın ettiğinde, yatağıma oturmak zorunda kalmıştım. Draco ile göz göze geldiğimizde, bana telaşlı bir şekilde bakıyordu. Gözlerimi tekrar kapayıp, derin bir nefes aldım. Ne demeliydim? Ne yapmam lazımdı? Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum. Hayatımın belki de en güzel yıllarını, bana unutturmuşlardı. Kollarımı kendime doladıktan sonra, Draco önüme eğilmiş ve çenemden tutup kendi suratına bakmamı sağlamıştı. Gözlerinin dolu olduğunu görebiliyordum.
"Bu yaşananlar Hermione," dedi kısık sesiyle. "Hiçbir şey değiştirmeyecek." dedikten sonra bana gülümsedi. "Senin Dean'i sevdiğini biliyorum, ssakın öyle bir şey düşünme. İstersen hayatından da çıkarım, önemli değil. Ama inan bana, hiçbir şey değişmeyecek! Dean ile mutlu bir şekilde evliliğinizi sürdürmeye devam edeceksiniz." dediğinde önüme gelen saçı yavaşça kulağımın arkasına attı ve bana gülümsedi.
Gerçekten, Draco gibi bir adamın sevgisini kazanabilmek için ne yapmıştım ben? Tabii, görüdklerimden sonra gerçekten seviyor muydu, hala bunu kendime sormam lazımdı tabii ki. Ellerim ile başımı tuttuktan sonra derin bir aldım. Gerçekten, bizimkileri dinleyip acaba bunu kabul etmese miydim? Ama bunları bilmeye hakkım vardı.
"Hiçbir şey değişmeyecek, sana garanti veriyorum." dedikten sonra ayağa kalktı ve benim ona bakmama fırsat kalmadan buharlaştı. Odamdan çıktıktan sonra kendimi salona attım. Dean, hala ağlıyordu ve Ginny onu teselli etmeye çalışıyordu. Boğazımı temizlediğimde, herkes bana dönmüştü ve Dean gözlerini apar topar silmişti. Ne düşünüyordu, gerçekleri öğrendikten sonra onu bırakacağımı mı? Hızlı adımlarla yanına gittikten sonra, kucağına oturdum ve kollarımı boynuna doladım. O da hızla ellerini belime dolarken, bir kaç cisimlenme sesi duyulmuştu. Demekki bizi yalnız bırakmak içi gitmişlerdi.
"Hiçbir şey değişmeyecek." diye fısıldadım kulağına doğru. Malfoy'un repliklerini tekrarlamak garip hissettirmişti. Kolları belimi daha da sıkı sararken, kafasını omzuma gömmüş ağladığını fark etmem zor olmamıştı. Saçlarını okşarken, sakin olması için fısıldıyordum.
Gerçekten, hiçbir şey değişmeyecek miydi?
*
Hızla yataktan kalktıktan sonra, giyindim ve asam ile saçlarımı düzleştirdim. Üzerime bu sefer rahat bir şeyler giydikten sonra, kendimi bakanlığa cisimlemiştim. Bakanlığa giriş yaptıktan sonra, odama geçtim ve derin bir nefes aldım. Bu gün sıkıcı bir gün olacaktı sanıım.
O sırada masamı üstünde ki alarmın ötmesi ile, yavaşça yerimden kalktım ve asamı alıp alarmı susturdum. Bu, bir olay olduğunda öten bir alarmdı. Bir nevi muggleların polis alarmı gibi. Kendimi toplantı salonuna attığımda sadece toplam üç kişiydik, biliyorum klasik ama içlerinden biri Draco Malfoy'du. Karşımızda Lilly, duruyordu.