Yazar
Bilirsiniz, birini ilk gördüğünüzde kalp atışınızın hızlanışı, ellerinizin soğuması, saçmalamanız, kekelemeniz ondan hoşlandığınıza işarettir.
Draco Malfoy, bir daha asla Hermione Jean Granger ile görüşemeyeceğini düşünmüştü. Ah doğru, o artık bir Thomas'tı. Malfoy, gözlerini ondan ayırmazken, oldukça mutlu bir şekilde etrafa gülücükler saçıyordu. Onunla göz göze geldiğinde bile, kızın suratında hiçbir şey değişmemişti.
Malfoy'un tekrar kalbi acımıştı. Onunla o kadar şey yaşadıktan sonra, şimdi onun hiçbirini hatırlamıyor olması gerçekten genç adama dokunuyordu. Başkan Miller, Thomas demişti. Evlenmiş miydi yani? Yoksa o çocuk Dean Thomas'la mı? Genç adam derin bir nefes aldı ve Hermione'nin ondan bir kaç sandalye uzak yere oturmasını izledi. Halinden o kadar memnundu ki, hiçbir şeyin farkında değildi.
Ama Hermione'nin de Draco'ya karşı hissetikleri farklı değildi aslında. Genç adam, ona sadece yaşadıklarını unutturabilmişti. Duygularına ise dokunması imkansızdı. Sadece o anılar silindiğinde, Hermione hiç o konuyu düşünmemişti ve Draco'ya aşık olup olmadığını tartışmamıştı kendisi ile. Ama şimdi, gözleri onun gözleri ile buluştuğunda, kalbi hızlanmış, biraz da olsa ellerinin soğuduğunu hissetmişti. Ama bunun nedenini bilmiyordu genç kız. Draco, onun için hep karşı taraftan biri, hep onunla dalga geçen erkekti. Neden şimdi onu gördüğünde böyle hissetmişti? Bu saçmaydı. Hemde evliyken.
Genç adam, gözlerini sonunda kızdan ayırdığında, bacağını bir bacağının üzerine attı ve boğazını temizledi. Herkes ona dönmüştü.
"Sevgili Bakan, artık olayımıza geri dönsek?" dedi Bay Malfoy soğuk sesiyle.
"Ah evet, evet kesinlikle haklısınız Bay Malfoy." dedi Başkan Miller ve herkese göre biraz daha üstte kaldığı o sandalyeye oturdu.
"Bildiğiniz gibi, Voldemort'un ölümünden sonra, karşılaştığımız sorunlar çok daha küçüldü. En azından sadece artık kendi çapında kötü olanlarla ilgileniyorduk." dedikten sonra boğazını temizledi. "Ama bu sefer bir ölüm yiyen sorunu var." dediğinde, oda ya bir ölüm havası çökmüştü.
Bayan Thomas yavaşça ağzını açtı "İyide Başkan Miller, bu biraz zor değil mi? Şu anda kimin emrinde hareket ediyorlar?"
"İşte sizden öğrenmek istediğim de bu." dedikten sonra ellerini asasının üzerine koydu ve onunla ileri geri oynamaya başladı. "Bu haberi duyduğumda, benimde aklıma ilk olarak, onların kime hizmet ettiği geldi. Kendi aralarından birini seçmişte olabilirler, Voldemort'un en sadık ölüm yiyenlerinden herhangi birini de." dedikten sonra boğazını temizledi. "Öldürün, takip edin, baskın düzenleyin. Ne olursa olsun, ama yeterki bana onların başında ki kişiyi getirin. İster ölü, ister canlı." dedikten sonra ellerini birbirine vurdu. "Haydi bakalım." dedikten sonra odadan bir anda buharlaştı ve arkasında, seçilmiş tam on tane ölüm yiyen bıraktı. Hermione derin bir nefes alıp dudaklarını büktükten sonra, bu olayı nasıl çözeceklerini düşünüyordu. Draco ise, "O dudaklarını büzme." diye düşünüyordu.
O sırada, Hermione yavaşça ayağa kalktı ve odadaki bakışların hepsi ona döndü. Oda da üç kız yedi erkek toplam on tane seherbaz vardı. Draco, diğer erkeklerinde gözlerinin ona dönmüş olmasına sinirlenmişti. Gerçektne, sadece küçük bir bakışlarını bile kıskanıyordu, kıskanmaya hakkı olmadan.
"Ben odama gidiyorum. Kafamı toparlayıp şu işe konsantre olacağım. Eğer birinin aklına bir şey gelirse, odama gelirsiniz." dedikten sonra odanın hepsinde gözlerini gezdirdi, gözleri tam Draco'ya bakacaktı ki, tam zamanında gözlerini tekrar öbür tarafa doğru gezdirmişti. Malfoy, bu olayı fark etmiş ve nedensizce gülümsemişti. Belki o da benim gibi hissediyordur diye düşündü. Ama hemen artasından hissetmemeli dedi, bana karşı hiçbir şey hissetmemeli.