Hermione Granger
Ortak salonda yalnız başıma yemeğimi bitirdiğimde, sıradaki ders Bitkibilimdi. Her ne kadar girmeyi istemediğim bir ders olsada, zorundaydım işte. Yemeğim bittiğinde, hızla masadan kalktım. Hem Harry, hem de Ron'un delici bakışlarını fark etmek gerçekten berbattı. Bir an önce bu gününde ders programını bitirip kurtulmak istiyordum. Ama nedense dakikalar saatler gibi geçiyordu. Gün bitmek bilmiyordu. Delirmek üzereydim. Bitkibilim'e giderken, adımlarım oldukça yavaştı. Bu dersimiz maalesef çoğu dersimiz ile olduğu gibi Slytherin ileydi. Onlardan ayrı tek dersimiz maalesef Biçim Değiştirme'ydi. Ve orada da Hufflepuff'la birlikteydik.
O sırada yanımdan tanıdık koku geçtiğinde derin bir nefes almıştım. Evet, benimle muhattap olmamıştı. Bu iyi bir şeydi. Demekki artık gerçekten tamamen kimsesizdim. Bitkibilim sınıfına girip bir sıraya rastgele oturduktan sonra elimle kafama destek oldum ve kendimi sıraya bıraktım. Evet, kelimenin tam anlamı ile bıraktım. Herkes sınıfa girdikten sonra, yanımda Parvati ve Katie vardı. Onlar olmasa sanırım okulun en yalnız kişisi olacaktım. Profesör Sprout'un sorduğu her soru için elimi kaldırıyor, cevapları veriyordum. Bir an önce dersin bitmesi içinse dakikaları sayıyordum. Bitişik iki ders şeklindeydi ve ben üzerimde herhangi birinin bakışını hissetmekten gerçekten yorulmuştum. Profesör Sprout tekrar bir soru sorduğunda, bu sefer bana değil arkamda ki birine söz hakkı vermişti. O tanıdık ses içime su serperken, aynı zamanda onları ne kadar özlediğimi fark ediyordum. Harry'nin sözü bittiğinde Profesör Sprout kafasını onay vererek salladı.
Bitişik iki dersin bittiğini gösteren zil üzerine çok rahatlamıştım. Kızlara görüşürüz dedikten sonra göz yaşlarımı içime akıta akıta son hızla Gryffindor ortak salonuna gitmiş ve kimsenin yüzünü görmeden kendimi yatakhanenin içine atmıştım. Derin derin nefesler alırken, gerçekten şu anda yaşadığım herşeyden nefret ediyordum!
*
Aradan iki hafta geçmesine rağmen, hala ne Harry, ne Ron, ne de Malfoy ile konuşuyordum. Malfoy çok daha halsizleşmiş gibi görünüyordu. Arada bir bakışlarımız kesişiyordu. Dudağı ve kaşı patlamıştı. Kavga etmişti. Bu gün ise Slytherin ve Gryffindor arasında Quidditch maçı vardı. Gitmek istemiyordum. Ama Parvati'nin ısrarları üzerine en azından sadece Katie'ye destek olmak için o maça gelmiştim. Şu anda tribünlerde oturuyor ve ilk kez bu kadar sakin bir şekilde Quidditch maçını izliyordum. Daha doğrusu sahaya çıkan oyuncuları. En başta Harry, arkasından Ron ve diğer takım üyeleri. Tüm Gryffindor çığlık atarak alkışlarken, ben sadece ellerimi bir kaç kere birbirine vurmuştum. Şimdi de karşı tarafın oyuncuları çıkıyordu. Malfoy, en son çıktığında Slytherin tribünlerinde ki tüm kızlar çığlık atmaya başlamıştı. Bense sadece bakıyordum. Boş boş. Zaten elimden fazlası gelmiyordu. İlk kez Hogwarts'ta olduğum için mutlu değildim. Bu yılın aynı şekilde cehennem gibi geçeceğine hiç şüphe yoktu.. Maç başladığında, tüm takım oyuncuları elinden gelenin en iyisini yapıyordu.
Gryffindor şu anda elliye on öndeydi. Harry, snithci görmüş gibi yapıyor, her seferinde Malfoy'u tuzağa düşürmeyi beceriyordu. Sonunda, gerçekten snitchi gördüğünü anladığımda, sanırım ilk kez o an heyecanlanmıştım. Gryffindor tribünlerinden büyük bir coşku yükselirken, Harry snitchi yakalamış bir şekilde uçmuş ve herkese göstermişti.
Tribünler boşaldığında, bende yavaş adımlarla çıkıyordum. O sırada iki takımında soyunma odasının kapısı açıldı ve önce Malfoy çıktı. Sanırım oda da son kalan o olmuştu. Beni görünce bir an durdu, ardından ise yürümeye devam etti. Bense yerimde mıhlanmış bir şekilde, gerçekten bu ana denk gelmek zorunda mıydım diye düşünüyordum. Diğer kapıya döndüğümde ise, Harry, Ron ve Ginny çıkmıştı. Ginny beni görür görmez hızla gelmiş ve boynuma sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i love her // dramione
FanfictionHiçbir zaman görevler görev olarak kalamazdı, zaten.