Heheheheh, en sevdiğim kısımlara geldik.
Malfoy, tekrar Granger'ı kapmaya çalışıyor! :D
Yazarken en çok eğlendiğim kısımlar bunlar büyük ihtimalle.
Umarım okurkan sizde benim gibi zevk alıyorsunuzdur :3
Ayrıca bir günde 19 vote olduğu için bu bölüm size ödül! İnanamıyorum 1 günde 19! 19! İyiki varsınız! :D ♥
Bu arada, yeni kapak hakkında ne düşünüyorsunuz? Kimse bir şey söylemedi. :(
İyi okumalar!
ϟ
Hermione Granger
Elimde ki piknik sepetini tekrar gözden geçirdim. Yiyecekler, sular, içecekler ve bir tane de top. Evet, bizim takım, pikiniğe gidiyorduk. Ne şahane değil mi? Fikir Harry'den çıkmıştı. Gerçekten son derece gergin zamanlar geçirdiğimiz için, bunun bize iyi geleceğini düşünmüştü. Üzerime kot şortumu, onun üstüne ise askılı bir tişört geçirmiştim. Saçlarımı düzleştirip at kuyruğu yapmıştım ve kafama da güneş gözlüğümü takmıştım. Dean'in ve kendi asamı alıp çekmeceye tıktım ve kilitledim. Evet, bu gün her hafta bir gün düzelediğimiz gibi asasız gezme günüydü. Diğerlerinin de aynı şeyi yaptıklarından emindim, çünkü bu bizde artık gelenek halini almıştı.
"Hermione, hadi! Çıkmamız lazım. Cisimlemeyeceğiz, onları da biz almaya gideceğiz!" dediğinde Dean, hızla odamdan çıkmış ve gülümsemiştim. Önüne gelip bir tur döndükten sonra manken gibi, ellerimi belime yerleştirmiş ve bir öpücük göndermiştim. Koca bir kahkaha attığında "Muhteşemsin." diye fısıldadı ve elimi tututup apartmandan inerken çekiştirdi beni. Arabanın önüne geçtikten sonra, bende yanına kuruldum ve radyodan fazlasıyla eğlenceli bir şeyler ararken, Ginny ve Harry'nin evinin önüne gelmiştik bile. Evet fazlasıyla yakın oturuyorduk birbirimize. Merhabalar, selamlaşlamalar, öpüşmeler, yalaşmalardan -tamamen şaka- sonra, sonunda Lavender ve Ron'un evnin önünde durmuştuk. Onlarla da aynı durum söz konusu olduğunda, yarım saatin sonunda anca piknik yerine gelmiştik. Kahkahalar içind arabadan kendimi dışarı attığımda, güneş gözlüğümü, kafama çıkarmış tekrar ve Dean'in bagajı açması üzerine pknik sepetimizi almıştım.
Sepeti hızla Harry'nin eline attığımda, gülümsemişti. Benim bir şeylerimi taşımaya alışıktı zaten. Kendimize uygun bir mekan bulduktan sonra, hepimiz yerleşmiştik. Cumartesi ve pazaar günleri, seherbazlık bürosu kapalıydı. Önemli bir şey olursa, nöbetçi olan seherbazlar gidiyorlardı ve benim nöbetçiliğim bu hafta değildi. Kendimi çimenlerin üzerine attığımda, oldukça kalabalıktı ve sesten dolayı insanın başı ağrıyabilirdi. Güneş gözlüklerimi tekrar gözüme indirdim ve kafamı çimenlere tekrar koydum. Kafamın altından biri tutmuş, kafamı bacağına koymuş ve tekrar bırakmıştı. Dean olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Gülümsedikten sonra, bizimkilerinde kendilerini çime atmalarını izlemiştim.
Konuşuyor, kahkahalarla gülüyorduk ve kısa süre içerisinde, açık havada olmamıza rağmen herkesin bakışlarını üzerimize çekmiştik. Muhteşem! Ağzımdan tekrar kuvvetli bir kahkaha çıkarken, diğerleri de benimle birlikte gülmeye başlamıştı. Gülerek kendimi yere attığımda, neredeyse gülmekten ağlamak üzereydim. Sonunda kendime geldiğimde, derin bir nefes aldım ve gözlerimi sildim.
"Hadi top oynayalım." dedi ani bir karar ile. Harry ve Ron mızmızlansa da ikisininde elini tutup kaldırabilmiştim. Ardından ise voleybol topunu çıkarmıştım.
"Şimdi, sizin -Harry dışında- hiçbirinizin yakan topu ve voleybolu bilmediğine eminim." dediğimde, Harry ve ben diğerlerinin surat ifadesini izlemiştik. Koca bir kahkaha daha attım. Kısaca ikisini de anlattıktan sonra hepsi merak içinde bizi bekliyordu. Harry ile voleybolu gösterdiğimizde, kafalarını sallayıp kolay olduğunu belirtmişlerdi.