Draco Malfoy odaya doğru ilerleyen yürüyen merdivene temkinli bir adım attı, daha birkaç saniye bile geçmeden odanın kapısına geldiğini farkedince derin bir soluk aldı, kapı yarıya kadar açıkdı, aralıktan portreleri inceleyen Hermione'yi görünce sakince içeri girdi, içeri adım atar atmaz odanın ferah kokusu ve mutlu eden sıcaklığına kavuşmuştu, duvarlar okulun eski müdür ve müdirelerinin portreleriyle kaplıydı, bazı portrelerin ona yarı açık gözlerle farktığını farketti, uyuma numarası mı yapıyordu bunlar? Attığı her adımda gözüne yeni bir kitap çarpıyordu, kızın portreleri bırakıp hevesle bir kitabı kaptığını gördü, hoş bir oda olduğunu kimse inkar edemezdi, genç adam da, Hermione'de aynı şeyi düşünüyordu.
Arkadan kapı örtülme sesi işitilince ikisi de düşüncelerinden sıyrıldı, Mcgonagall onlara hafifçe gülümseyip odanın baş köşesine, yani koltuğuna yerleşti, ikisine de rahat gözüken puf koltukları işaret etti, kafalarıyla belli belirsiz onaylayıp rahat puflara yerleştiler, Draco gerginliğini birazda olsa üzerinden atmıştı.
Mcgonagall karşısındakileri gözleriyle tarttı, boğazını temizledi ve,
"Tahminlerimce sizi neden dersinizden ettiğimi merak ediyorsunuzdur." dedi soran gözlerle.
İki gençde hafifçe onayladı.
Müdire gözlerini Draco'nun yüzüne yerleştirdi ve devam etti,
"Draco'nun bir tahmini olduğunu umuyorum?"
Sarışın adam gözlerini parmaklarından çekip şaşkınlıkla Mcgonagall'a yöneltti, ifadesizce yüzüne baktı, yaşlı cadı ise sabırsızca iç çekti, dudaklarını ipince bir çizgi haline getirdi, Draco'da gözlerini devirip huzursuzca pufuna yaslandı, birkaç kere bakıştılar ardından genç Malfoy ağzını açtı ve geri kapadı, artık Hermione konuşma yetisini kaybetti diye düşünmeye başladığında ağzını açabildi,
"Şey- profesör? Ben sanırsam- bilmiyorum?"
"DRACO! BİZ SENİNLE SENE BOYUNCA NE KONUŞUP DURDUK?!?!" diyerekten kükredi Mcgonagall, gözleri ateş saçıyordu, kız bile olduğu yerde sıçradı, bir de Draco'yu düşünün.
Draco bir an anlar gibi oldu, sonra yine omuzları düştü, kaşları çatıldı ve bi anda zıpladı!
"Yoksa- profesör?" dedi Draco tedirgince, gözleri boşluğa bakıyor gibiydi, düşünüyordu besbelli.
"SONUNDA!" diye patladı Mcgonagall, Draco bir silkindi, şimdi birbirlerine daha anlaşılır bakıyorlardı, Hermione unutulmuş olmanın verdiği hüzünle dudaklarını büktü, sonra Mcgonagall ona döndü.
"Miss Granger'ın olanlardan bir haberi varmı peki?" dedi yumuşakça,
"Üzgünüm, görevimizin bu olacağını tahmin edememiştim, bu yüzden birşey bilmiyor." diye atıldı Draco sönük bir şekilde.
"Şey- kabalık etmek istemem profesör ama ne konuştuğunuza dair hiç bir fikrim yok ve öğrenicekmiyim? yani... buraya bir görev için çağırılmışız?" dedi soru sorarmışcasına belkide hayatında ilk defa hiçbir fikri olmayan Hermione Granger.
Yaşlı cadı, Draco'ya çok da sevecen olmayan bir bakış atıp ayıplarcasına,
"Sizin bir suçunuz yok Miss Granger, Bay Malfoy'un en kısa zamanda size anlatacağını umuyorum, iki gün sonra haber gönderdiğim zaman tekrar görüşeceğiz, bu süre zarfında elinizden geldiğince bilgi toplamanızı istiyorum." dedi hemen ardından ekledi,
"Bu gece saat onda benimle cezaya kalıyorsun Draco, sakın unutayım deme." işaret parmağını tehditkar bir şekilde şuanda oldukça zavallı görünen genç adama doğru salladı, o da yüzünü elleriyle kapataraktan homurdandı.