10

20 2 0
                                    

Medya; Aras

Karşıdan gelen bir zamanlar benim canım, sevgilim, herşeyimdi. Kısacası çocukluk aşkımdı. Dört ay önce beni bırakıp giden Aras'tı. Altında gri bir pantolon, üzerinde mavi bir gömlek onun üzerinde de deri siyah ceketi vardı. Bir kez bakmama rağmen yine de bütün anılarım, onunla geçirdiğim zamanlar gözümde canlanmıştı. Göz yaşımı tutamadım ve gözümden bir damla yaş düştü. Acaba Aras gördümü diye içim içimi yerken " Hayal ne oldu iyi misin ?" Dedi Egemen. Egemeni unutmuştum bile, kendimi kaybetmiştim. Hiç cevap vericek halde değildim onaylar gibi başımı salladım iyiyim dermiş gibi.

Arabaya bindiğimizde hala Aras'ı görmenin yarattığı nefret ve aşk duygularımı bastırmaya çalışıyordum. Bu beş ay içinde onu hiç görmemiştim bu ilk görüşümdü. Haliyle kötü olmuştum. Araba' nın camından yola bakıyordum boş boş. Bir yanım nefret doluydu ona. Ama bir yanımda aşk. Birde gurur vardı tabi. Beni o gece o parkta bırakıp gitmişti. Ben ona nasıl özledim diyebilirim ki?

'Gurur aşkı bitirir.' en mantıklı söz gibi geliyordu şuan da bana. Egemen bir şeyler zırvalıyordu, ama birini bile anlamıyordum her dediğine 'aynen' diyip cevap veriyordum.

Sonunda gelmiştik eve bir an önce odama gidip uyumak istiyordum. Daha gece değil gündüzdü ama hislerim öyle söylüyordu işte. Çünkü uyumasam ağlayacaktım o kadar doluyum ki. Araba'dan inerken çocuğa bir şey de dememiştim. Arkamda bana şaşkın şaşkın bakan bir çift göz bırakmıştım. Egemen'e de ayıp oldu ama şu anda hiç onu düşünecek durumda değildim.

Eve girdiğim gibi odama girdim ve başımı yastığa koydum. Daha fazla tutamamıştım kendimi, yaşlar gözümden akıyordu artık.

Ağlarken uykuya dalmışım. Annem kaldırdığında saat dokuz falandı. Gece olmuştu. Bu kadar çok mu uyudum ben? hayret. Uyurken kapıyı kilitlemeyi unutmuşum annem içeri girmiş ve benim ağladığımı anlayıp " bu ne hal kızım noldu niye ağlıyorsun?" Dedi. Bende ne var halimde diye düşünürken çaktırmadan aynaya baktım ve çığlık attım. Öcü'ye benzemiştim, şimdi beni Sena görse dalga geçerdi. Aah neyse ki evde değildi. Arkadaşına gitmişti.

Anneme ne yalan uydursam derken, annem birden hadi artık söyle yoksa ateş fışkırtıcam şimdi gözlerimden dermiş gibi bana baktı. " Aa şey anne... Ben bugün dışarda bir şeyler yemiştim kızlarla galiba yediklerim dokundu ve karnım çok ağırdı bende ağrıdan ağlamışım, uyumuşum. Başka bir şey yok yani" dedim.

İnanmışa benziyordu ve hiç bir şey demeden oda'dan çıkmıştı. Ben hemen kimse görmeden gözlerimi silmem lazımdı. Ben bile kendimi görüp çığlık attıysam başkası ne yapmaz ki. Banyo'ya girdim ilk önce gözlerimi sildim güzelce. Ondan sonra da bir duş aldım. Bugün çok gezmemiştim aslında bu yorgunluk neden ki? İç sesim 'duyguların yorgun Hayal sen değil' dedi. Yak yak yak...

Akşam yemeği yememiştim. Ben uyuyorum diye uyandırmaya kıyamamışlar sözde. Kendi yemeğimi kendim koyup yemiştim. Annem babam ve kardeşimle bir film izledikten sonra odama çıktım. Nasıl uyuyacağım hakkında bir bilgim yoktu. Çünkü ben gündüz uyuyunca gece uyuyamıyordum. Bu sadece bende mi oluyor bilmiyorum. Bu gece Naz'ı ararım dedikodu yaparız diyordum ki aklıma onu uykusundan uyandırdığım gece geldi. Tam bir câni'ydi bu kız. Kafanı kopartırım da ne demek. Tabi göt korkusu arayamadım. Gece tavanla bakışa bakışa aşk yaşadım, kitabımı okudum. Yapıcak bir şey bulamayınca telefonuma bir oyun yükleyip oynamayı düşündüm, ama daha sıkıcı olurdu sanki diye düşündüm ve vazgeçtim. Yelkova'nın dönüşünü izlemekte ayrı bir eğlence. Gece saat bir, iki, üç, dört derken uyumuşum.

Sabah uyandığımda saat bir'i geçiyordu. Hayret annem beni nasıl kaldırmamıştı. Uykulu halimde aşağıya indim ve "anne beni niye uyandırmadın bu saate kadar? Yok yani iyi yapmışsın da nedenini merak ettim senden beklenmeyen davranışlar." Dedim kıs kıs gülerek.

O da beni bir süre süzdükten sonra "yorgun bir halin vardı uyurken, bende uyandırmaya kıyamadım. Zaten bugün evdesin hiç bir işin yok." Dedi ciddi bir şekilde.

Kadın sanki bir şey duymuş bir yerlerden öyle davranıyordu. Ben hislerim de hiç yanılmam. Ne düşünürsem olur. Bunun altında da bir şey olmalı. Haydi hayırlısı.

Yukarı çıkıp yüzümü yıkadıktan sonra tekrar aşağı indim kahvaltı etmek için. Kahvaltı da yok yoktu yani. Bir kuş sütü eksikti. Ya bu kadın kesin bir şeyler duydu dün ile ilgili. İyi de bunu kimse bilmiyordu, nerden duyucak ki? Naz'a bile söylemeye vakit bulamamıştım daha.

Bunları düşünürken bir yandan da annemle beraber kahvlatımızı ediyorduk. Üstelik bir de annem kahvaltı etmemiş beni beklemişti. Bunu ilklere yazmalıyım.

Kahvaltımızı ettikten sonra ben odama annemde mutfağı toplamaya gitmişti. Ben odamda boş boş otururken mesaj gelmişti.

Gönderen; Egemen

"Hayal'cim nasılsın dün pek iyi görünmüyordun?"

Bu çocuğu da terslemek istiyordum nedensizce. Ama bir yandan da ona karşı zaafım vardı sanki. Amaaan neyse ne çokta umrumda sanki Egemen.

Bende beş, on dakika sonra cevap verdim. "İyiyim dün sadece başım ağrıyordu."

Bu çocuk o kadar saf değildi, inanmazdı. Daha geçerli bir sebep bulmam gerekiyordu. Çok üsteledi ona ne varsa anlayabileceğimi söyledi. Bende ne olcak sanki anlatsam. Anlatayım gitsin işte bir türlü susmayacak şimdi. Bunları düşününce 'tamam' dedim ve anlatmaya başladım.

" Egemen seni daha yeni tanıyorum ama çok ısrar ettin anlatayım. Ama aramızda kalıcak zaten olmuş bitmiş şey. Benim bir sevgilim vardı. Beş senelik. O benim sadece sevgilim değil, ailem, sırdaşım, yeri geldiğinde babam gibi koruyup kollamıştı. Bir sürü anılarımız olmuştu onunla. Ben onu çok seviyordum. O da beni çok sevdiğini bana aşık olduğunu dile getiriyordu hep. Ben o gün onunla olan fotoğraflarımızı kalp şeklinde çıkartıp odamın bir köşesine aşmıştım. Her şey çok güzel gidiyordu. Fotoğrafları odamın bir köşesine astıktan sonra beni parka çağırdı. Hani seninle buluştuğumuz yer var ya oraya. Oraya gittiğimde bana ne dedi biliyor musun? Benim artık onun sevgilisi olmadığımı beni sevmediğini ve beni üzmeden ayrılmak istediğimi söyledi ve arkasını dönüp gitti daha benim ne diyeceğimi beklemeden gitti Egemen. Ben orada bir süre donup kaldım ve göz yaşlarıma hakim olamadım. Yaklaşık bir saat boyunca orada ağlamıştım. Hani sen beni parkın orda görmüştün ya gece ben o sırada hava almak için değil, sırf onunla o kötü günümüzü hatırladığım için gittim. Ve ben onu dün çarşıda gördüm. Ağlama sebebim de buydu." Yazıp attım.

Çok uzun yazmıştım, içimi döküp rahatlamıştım. Mesajımı hemen gördü ve okuduktan sonra bir mesaj attı.

Gönderen; Egemen
" Hayal biz arkadaşız değil mi? Ve bu yüzden artık birbirimizden bir şey saklamayalım. Belki yaralarını saramam ama hafifletebilirim. Seni bunu anlatmaya zorladığım için de özür dilerim kendini şimdi çok kötü hissediyorsundur seni anlıyorum."

Mesajı okuduktan sonra bir şey yazmadım.
Bir süre sonra mesaj geldi.

Gönderen; Egemen
" Arkadaşız değil mi?"

Bende evet yazıp gönderdim. İçimi döktüm ve rahatladım. Nedense Naz ile bu konuları hiç açmamıştık bile. Ama Egemen ile konuşmak istemiştim. Beni ona çeken bir şey vardı.

***

Kaç saattir konuşuyorduk Egemen'le. O bir şeyler anlatıyor ben dinliyordum. Sonunda annem odama geldi ve "sen kimle konuşuyorsun bu saatte?"

"Şee-yy anne ofisten arkadaşım, hani stajerlik yaptığım yerde beraber çalışıyoruz. Dosyalar hakkında bir şeyler konuşuyoruz. Şimdi kapaticam zaten."

"Tamam hadi yat uyu sabah okula kalkıcaksın." Dedi ve odamdan çıktı.

Sonra bende okulu mazeret sunarak telefonu kapattım. Çocuğun sesi huzur veriyordu sanki, kendimi güvende hissettiriyordu. Her neyse bence daha fazla konuşmadan uyumam gerek, sabah yine kalkamıycam.

Gece yarısı saat üç falandı. Bir sese uyanmıştım. Ayak sesleriydi bu. Odam da biri mi vardı yani?

Gözlerimi açmaya korkuyordum. Korkumu yenip gözlerimi açtım ve karşımda bir sağa bir sola yürüyen düşünceli Aras'ı görmemle gözlerimi kapatmam bir oldu. Ama gözlerimi açtığımda hala ordaydı.

Arkadaşlar, beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Aşk Olsun (Çocukluk Aşkım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin