12

22 1 0
                                    

Medya; Atakan,Naz ve Naz'a aldıkları

Beklenen kişi gelmişti. Ama ben çağırmadım. Sanırım Atakan'ı almaya geldi. İyi de Atakan daha yeni geldi hemen gitmez. Bu terslikte bir iş var ama ne? Her şey karıştı birbirine. Neyse birazdan anlarız. Kendi kendime konuşurken Atakan ve Naz bir ağızdan"sürpriz yalnız kalmadın işte bak bide insafsızlar diyordun." Dediler. Ah canım kardeşim Naz'a haksızlık etmişim.

Aklımı okumuştu sanki, bende zaten Egemen'i çağırıcaktım. Ama tabi bunu onlara söylemeyecektim, sonuçta onlar çağırmış. Çocuğu daha fazla kapıda bekletmek istemediğim için içeriye davet ettim. O da tabi hemen girdi başka ne yapacaktı zaten. Biz bir koltuğa oturduk. Naz ve Atakan'da karşımızdaki üçlü koltuğa yayılmıştı. Biz Egemen ile sadece arkadaştık. Bu kısa sürede çok çabuk güvenimi kazanmıştı.

***

Dün bütün gün baya eğlenmiştik. Evde dağılmıştı haliyle. Yastık savaşı, havada uçuşan patlamış mısırlar, film izlerken korkudan üstü üste binen Naz ile Atakan olaydı bugün yani. Güzel geçmişti, ama toplamak bu kadar kolay ve güzel olmayacaktı. Dağıtmak kolay ve eğlenceli toplamak isee...

Sabah uyandığımda başım çok ağrıyordu. Dün akşam evi toplamak zor geldiği için yarın toplarız dedikte bugün de zor geliyor ama mecburen toplayacak ve bugün hiç dağıtmayacağız, yani inşallah. Yarın akşam Naz'ın annesi ve babası gelecekti. Kadının evi dağınık görüp kalpten gitmesini istemiyorum.

Anlaşılan dün çok içmiştik ve başım aşırı derecede ağrıyordu. Naz'ı uyandırmadan yataktan kalkıp soğuk bir duş aldım. Daha sonra Naz'ı uyandırmak için odaya gittim ama çoktan kalkmış ben banyodayken. Mutfağa baktığımda kahvaltı hazırlıyordu.

"Ya kızım senin başın ağırmıyor mu? Hemen kalkıp mutfağa gelmişsin ben ölüyorum şurda baş ağrısından."

" Ağrıyor ama açım nabayım." Dediğinde bir kahkaha patlattım. 'hayvan' diye mırıldandım. Duydu mu duymadımı bilmiyorum ama muhtemelen duymuş ama duymamış gibi yapmıştır. Naz bu ne beklersin.

***

Evde işimiz bittikten sonra Naz ile gezmek için biryerlere gitmeye karar vermiştik. O üzerine siyah düz bir tişört altına da beyaz bir pantolon giymişti, ayakkabı olarakta siyah spor ayakkabılarını gitmişti.

Bense buz mavisi bir pantolon üzerime de asker yeşili bir tişört giymiştim ve birde beyaz superstar'ımı.

İkimizde çok çekici ve göz alıcı görünmüyorduk. Çünkü sadeliği seviyorduk ve bunu biz seçiyorduk.

Naz beni elimden tuttuğu gibi dondurma olan yere doğru çekiştirmeye başladı. Bu kızın sadece yaşı büyüyor, beyni ise küçülüyor. Çocuk gibi ama yinede seviyorum saf kardeşim benim. Tabi kurnazlıkları da yok değil yani.

Dondurmacı'dan beş top dondurma aldıktan sonra yolumuza devam ettik. Naz "ya kızım beş top dondurma neremeye yeticek benim tadı da güzelmiş niye fazla aldırmadın bana hee?" Dedi. Başladı gene söylenmeye. " Naz yürü git hasta olup başıma kalıcan annen benden bilicek. Hem az ye kilo alıyosun." Dediğimdeyse yüzündeki güler yüz gitmiş tuhaf yüz ifadesi gelmiş ve üstten göbeğine bakıyordu. Birden gözlerini bana dikti tam üstüme atlayacaktı ki karşıdan ellerinde kalpli balonlarla ve güzel papatyalarla yanımıza doğru gelen Atakan'ı gördükten sonra sanırım üzerime atlama isteği bitmişti. Gözlerini bana devirip karşıdan gelen Atakan'a dikmişti.

Naz'la Atakan hala çıkmıyordu yani sevgili değillerdi. Aklıma ilk ona çıkma teklifi edeceği geldi ya da çok önemli değer verdiği birinin doğum günüydü. Başka ihtimal yoktu yani. Ama bizim burada olduğumuzu nereden bildiği hakkında bir fikrim yoktu.

Aşk Olsun (Çocukluk Aşkım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin