"Seni seviyorum Hwa Young." Utanıp ellerimle yüzümü gizlemeye çalıştım. Taehyung beni yere indirip narinca bileklerimden tutup yüzümden çekmemi sağladı. İkimizde ormanın sessizliğiyle beraber birbirimizin gözlerinde kaybolmuşken Taehyung'un konuşmaya başlaması sessizliği bozmuştu.
"Başkalarının sana ne dediğini umursamamaya çalış olur mu? Seni üzmelerine izin verme. Senin üzüldüğünü gördüklerinde daha fazla üzerine gelip daha fazla üzmeye çalışırlar. Ben senin yanında olduğum sürece seni korurum. Ama olur da bir gün ayrı kalırsak sakın kendini ezdirme."
Bileklerimi Taehyung'tan kurtarıp ellerimi belinde birleştirdim. Sol yanağımı göğsüne yasladım.
"Lütfen böyle söyleme. Hayatımda ilk defa birine bu kadar bağlanmışken seni bırakmak istemiyorum. Beni bırakıp gitmeyi aklından bile geçirme."
Belime sardığı kollarını sıkılaştırıp saçlarımdan öptü.
"Sen beni hangi sebepten olursa olsun bıraksan bile ben seni bırakmayacağım Hwa Young! Hadi gel kamp alanına geri dönelim. Acıktım ben."
Ayrılmak istemediğim bedenine sardığım kollarımı gevşetip önden yürümeye başladım. Tae de koşturup yanıma geldi. Sağ kolunu omzuma koyup kendine çekti. Gülümseyip ellerimi omzuma koyduğu ellerine kenetledim.
Kısa bir yürüyüşten sonra kamp alanına gelmiştik. Bay Chung önümüzde durup beni baştan aşağıya süzdü.
"Çok güzel olmuşsun Hwa Young. Kampta şu ana kadar gördüğüm en iyi kıyafet seçen kızlarsan birisin. Hatta en iyi seçim senin."
Bay Chung'un önünde saygıyla eğilip teşekkür ettim. O da rica ederim tatlı kız deyip yanağımdan makas almasıyla Taehyung'un sinirlendiğini elimi sıkmaya başlamasından anlamıştım.
"İyi günler Bay Chung!" Taehyung hala sıktığı elimi tutup çadıra götürdü. Çadırın içine girdiğimizde Tae sinirden ellerini saçlarına geçirmiş gözleri sıkıca kapatmıştı.
"Bebeğim, tamam sakinleş."
"Nasıl sakinleşiyim Hwa Young?! Ben senin tenine zara gelecek korkusuyla sana dokunmaya korkarken elin adamı gelmiş makas alıyor. Ahh! Çıldıracağım."
Tae'nin yanaklarından tutup gözlerime bakmasını sağladım.
"Taehyung, o benim öğretmenim. Ona karşı senin düşündüğün gibi bir sevgi beslemem beklenemez. Ben seni seviyorum. Tamam mı?" Kafasını sallayınca tatmin olup kahvaltı için dışarı çıktık. Yemeklerin verildiği yere ilerleyip tepsilerimizi aldık. Ana yiyeceklerden alıp tatlı bölümüne geldiğimizde Bay Chung'u görmemle Tae'ye dönüp rahatlatmak için gülümseyip elini sıktım.
Bay Chung'tan tepsime çilekli puding koymasını istedim. Bay Chung çilekliden bir tane koyup son kalan diğer çilekliyi de kendi tepsisine koydu.
"Madem sen çilekli yiyorsun ben de denemek isterim." Gülümseyip yemek almaya çalışan Taehyung'a baktım. O da yanıma gelip Bay Chung'tan çilekli puding istedi.
"Üzgünüm öğrenci. Sonuncuyu Hwa Young da çilekli yediği için ben aldım. Vanilyalı ister misin?" Taehyung'un sinirlenmeye başladığını anlayınca kendiminkini Tae'nin tepsisine koyup Bay Chung'un elindeki vanilyalı pudingi aldım.
"Sorun değil ben vanilyalı yerim. Kolay gelsin Bay Chung. Gel Tae." Elinden tutup iki kişilik boş masalardan birine yöneldim. Masaya oturduğumuzda Taehyung burnundan soluyordu. Masadaki elinin üstüne elimi koyup bana bakmasını sağladım.
"Tae! Sabah dediklerimi niye iki dakika sonra unutuyorsun? Bay Chung ve benim aramda öğrenci - öğretmen ilişkisinden başka bir ilişki olmasının mümkünatı yok."
"Ben senin ondan etkilenip etkilenmemene bir şey demiyorum. Çünkü biliyorum öyle bir şey olmayacağını ve sana güveniyorum ama.. o senden etkilenmiş belli ki. Ve seni kendine aşık etmesinden korkuyorum. Hwa Young bana bir söz ver. Ona asla aşık olmayacaksın ve beni bırakıp gitmeyeceksin?"
"Söz. Ama sende şunu bil.. ben seni seviyorum. Ve benim birine açılmam çok kolay olmuyor. Eğer seni sevip şuan berabersek bu seni bırakmayacağımın en büyük kanıtı." Tae bana gülümseyip tuttuğum elini sıkılaştırdı ve yemeklerimizi yemeye başlamışken Taehyung peçete alıp geleceğini söyleyerek gitti. Bende tekrar yemeğime odaklanmıştım. Aç olmadığımdan az aldığım için hemen bitirip pudinge geçmiştim. İleriden Taehyung'un bana seslenip arkama doğru koşarak üstüme siper olmasıyla acıyla inlemesi bir olmuştu. Hemen yerimden kalkıp Taehyung'a baktım ve arkasındaki kızı görmemle sinirlerim bozulmuştu.
"Taehyung oppa! Özür dilerim b-ben senin üstüne dökmek istememiştim." Taehyung sinirle sıktığı yumruklarını belli etmemeye çalışıyordu.
"Lee Min Hee! Beni daha fazla sinirlendirmeden defol!" Tae'nin elinden tutup hızla çadıra götürüyordum. Tae içeri girdikten sonra beklemesini söyleyip bizimle birlikte gelen okulun hemşiresinin çadırına doğru koşmaya başladım. Çadırın önüne geldiğimden içeride birilerinin olduğunu anlayıp dışarıdan Bayan Choi'ye seslendim.
"Bayan Choi.. yanık kreminiz var mı acaba?" İçeriden hışımla çıkan Bay Chung'a baktığımda gözlerini açmış endişeli gözlerle bana bakıyordu.
"Hwa Young? Bir yerine bir şey mi oldu?"
"Hayır Bay Chung iyiyim. Sadece erkek arkadaşıma yanık kremi lazım." Bay Chung'un göz devirmesinin ardında Bayan Choi elinde kremle çadırdan çıktı. Ama gördüğüm manzarayla dona kalmıştım. Bayan Choi'nin sürdüğü ruj dağılmış üstü başı çekiştirilmekten göğüsleri biraz olsun açıktaydı. Hemen başımı eğdim ve kremi alıp koşarak Tae'nin yanına gittim. Çadıra girer girmez üzerinde t-shirt olmayan sırtı dönük bir Tae görmeyi beklemiyordum.
"Hwa Young şu kremi aldıysan sürer misin? Canım çok yanıyor." Kendime gelmeye çalışsam da kekelemeden duramıyordum.
"T-tamam." Arkasına oturup yavaşça soğuk kremi sıcak cildine sürmeye başladım.
"Özür dilerim Tae.. niye böyle yaptın aptal. Kendimi daha suçlu hissediyorum. Keşke ben yansaydım." Kremin kapağını kapatıp elimi yıkamak için dışarı çıkacakken Taehyung bileğimden tuttu.
"Güzelim sen ağlıyor musun?" Böyle demesiyle ağlamam daha da şiddetlendi.
"Benim yüzümden olan senin sırtına oldu." Tae beni kendine çekip başımı göğsüne yasladı. Zarar vermek istemediğimden ellerimi sırtına koymadım. Yumruk yapıp göğsüne koydum. Kendime gelince Taehyung'un çıplak olduğu kafama dank etti. Kendimi ondan çekip bağırdım.
"Tae sen çıplaksın."
"Niye kızardın güzelim. Başından beri sırtıma dokunan sen değil misin?" Tae bunu söyleyerek üstüme gelmeye başladı. Çadır küçük olduğu için direk üstüme çıktı. İki ellerini başımın sağına ve soluna koyup gözlerimin içine bakmaya başladı.
"T-tamam ama senin s-sırtın yanmıştı. O-o yüzden ben şey yaptım." Tae iyice yüzüme yaklaşınca kafamı sağa çevirip yüzümüzün birbirine olan yakınlığını olabildiğince aza düşürmeye çalışıyordum. Başımın sağına koyduğu eliyle çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı. Gözlerimin içine derin derin bakıyordu.
"Benimleyken benden utanma." Göz odağını gözlerimden yavaşça dudaklarıma indirip yaklaşmaya başladı. Gözlerimi kapatıp olacakları beklemeye başladım. Yavaşça dudaklarını benimkilerin üzerinde dans ettirmeye başladı.
.
.
.Selam ponçikler. Okunmalar artmıyor ve bu benim moralimi bozuyor. Mükemmel bir yazar değilim diğerleri gibi mükemmel bir kurgum yok ama ben de bunun için uğraşıyorum emek veriyorum. Ama hala okunmalar oylar çok yavaş artıyor neredeyse artmıyor. Highbrow'da bölümü yükler yüklemez 100 okunmaya ulaşıyordu. Lütfen okuyanlar sadece okumakla kalmasın en azından oy verin.. lütfen.
하루 동안 행복하게 지내십시오 💕💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Don't Wanna Fall In Love With You || KTH ✔
FanfictionUmarım sana aşık olmam Kim Taehyung.. . . . 2018.03.15