5. Bölüm "Aynı takımdanız!"

411 24 5
                                    

MULTIMEDIA DA "ARDA VE YİĞİT." VAR. BÖLÜM PARÇASI: BEST DAY OF MY LIFE. İYİ OKUMALAR...

_____________________________

Birbirimizle kaynaşma çalışmaları çok iyi gidiyordu. Bunu ispatlayan şey ise Nisan'ın ailesi hakkında olan meşhur esprisini Arda ve Derin'e anlatmasıydı. 

"Bizim aile de mevsim gibi." diyerek güldü. "Benim adım Nisan, kardeşimin Temmuz, annemin adı ise Eylül. Babamı tahmin etmesi çok zor olmamalı onun adı da Kasım." 

Herkes kahkahalara boğulurken ben utançla ellerimi yüzüme kapattım. Ben bu kıza şu espri sandığın şeyi herkesin yanında söyleme dedikçe, o herkese yayıyordu. 

"Son 20 saniyeyi yaşanmamış sayın." diyerek ellerimi yüzümden çektim. 

"Hayır, hayır. Bu cidden çok komikmiş." diyerek güldü Derin. 

Erva ve Ekin yanımızda oturdukları halde bizden uzaklaşmış gibi görünüyorlardı. Erva, Ekin'in cep telefonunu karıştırıp bir sürü soru soruyordu. Gerçekten çok kıskançtı. Bence böyle yaparak Ekin'in bezmesine neden oluyordu. 

Nisan'ın telefonu çaldığında izin isteyerek yanımızdan uzaklaştı. Arda'ya doğru baktığımda onun da bana baktığını gördüm ve göz göze geldik. Hemen utanarak gözlerimi onun üstünden çekip başka yerlere bakmaya başladım. Vay canına, yerdeki sarı karolar ne kadar da şıktı! 

Off lanet olsun! Neden insanların gözüne uzun süre bakamıyorum ki?

Arda'nın ısrarlı bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Neden bakıyordu acaba?

"Annem aradı." dedi yanımıza gelen Nisan. "Eve dönmem gerek ve ben eve dönüyorsam sizde eve dönüyorsunuz. Bensiz ortam kurup eğlenemezsiniz."

Onun bu tutumuna kahkahalarla gülerken o dediğini yaptı ve bizi kaldırdı. Montumu üzerime geçirip şapkamı taktım. Yine yağmur başlamıştı. Birlikte kafeden ayrılırken bizim tam aksi yönümüze doğru Erva ve Ekin gitti. Derin ile Yiğit soğuk havanın tam zıttı olarak sıcak bir sohbet kurmuşlardı ve biraz önümüzden yürüyorlardı. Nisan, Arda ve ben kalmıştık. Nisan'a 'Bizi yalnız bırak.' adlı bakışlarımı yolladığımda "Ah, şey..." dedi kaşlarını çatarak. Bir yalan uydurmaya çalışıyordu. "Ben dedemin dükkanına uğrayacaktım, onu unuttum. Sonra görüşürüz çocuklar." diyerek hızla yanımızdan uzaklaştı. 

Aferin, Nisan. Omuzlarımı silkerek Arda'ya gülümsedim. 

Derin ve Yiğit'i göstererek "İyi anlaştılar ha?" dedim.

"Bilemiyorum. Derin ile çok tartışsak da ona çok değer veriyorum. Yiğitle üzülür diye korkuyorum açıkçası..." 

Kaşlarımı çattım. Kimse benim Yiğit'im hakkında değişik yorumlarda bulunamazdı. Tam 8 sene boyunca beni bırakmayan, her zaman yanımda olan yegane arkadaşımdı o benim...

"Bir kere sana şunu söyleyeceğim; Yiğit'ten asla şüphe duyma. O severse tam sever. Ben ona çok güveniyorum o asla Derin'i üzmez ve baksana onlar çok yakışıyor. Birlikte olsalar ne olur sanki?"

"Bilemiyorum. Her neyse şu an bunu konuşmak istemiyorum."

Gözlerimi devirerek önüme döndüm. Yağmur üstümüzü ıslatmaya devam ederken Derin ve Yiğit hala sohbete devam ediyordu. Onların konuşup da bizim konuşamadığımız ne vardı? Biz neden böyle sıcak bir sohbet kurup konuşamıyoruz ki? Arda'nın en sevdiği şey futboldu, benimde en sevmediğim şey. 

YA SEV YA DA SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin