♬
Saat 8 : 57 ve Hare sağolsun parktaki banklarda oturuyoruz.
Sabah 6'da uyanmamaya direndiğimde üstüme bir litre soğuk su dökmüştü. Acımadı, gerçekten de bunu yaptı. Önce kendi giyindikten sonra kıyafetlerimi beğenmeyip üstüme kıyafet seçtiğinde apar topar parka sürüklendim. Ayrıca üstümde çiçek desenli beyaz bir elbiseyle duruyorum. Şaka değil.
Saat 8 : 59'da aynı görkemli araba parka yanaştı. Burada dakiklik sıkıntısı çeken yalnızca ben miyim? Enes Hare'yi süzdükten sonra çekici bir ses tonunda "Günaydın." diyerek gülümsedi. Hare'nin eridiğini biliyorum. Bora ve Enes bana bakarak aynı anda "Günaydın cici kız." dediler. Ah harika şimdi de elbisem yüzünden cici kız oldum.
Gözlerimi devirerek arabaya oturduğumda Bora gülerek,
"Enes haklı, somurtma." dediğinde.
"Bana cici kız demenizden bıktım." dedim.
"Kendine bir baksana cici kız arabada tek beyaz elbise giyen kişinin sen olduğunu es geçiyorum ayrıca üstünde çiçekler var ve yakaların pembe. Sana kötü kız demem yanımdaki sert hatuna ayıp olmaz mı sence?" diyerek Hare'ye baktı.
Mükemmel ! Hare sert hatun ben cici kız. Hayır, Hare'yi kıskandığım falan yok size alıngan olduğumu söylemiştim değil mi?
"Bu elbiseyi ben seçmedim bi kere !" dedim mızmızlanan küçük kızlar gibi. Tamam elbise güzel olabilir ama ben seçmedim sonuçta.
Hepsi gülmeye başladığında hofladım. Bana küçük çocukmuşum gibi davranmayı bırakabilir misiniz acaba?
Bora sırıtarak beni süzdükten sonra,
"Cidden o elbiseyle rahat mısın? İstersen çıkarabilirsin." dedi.
"Çok düşüncelisin ama sağol, ben iyiyim." dedim biraz kızarıp sahte gülümseme atarak.
"Sen bilirsin." dedi kafasını yana atarak.
Biz susmaya devam ederken Hare ve Enes sürekli konuşuyordu. Bu kadar konuşacak konuyu nerden bulduklarını merak ediyorum doğrusu.
Deniz kenarında lokanta gibi bir yere geldiğimizde Enes arabanın anahtarını valeye verdi. Bora belimden tutarken kapının girişindeki adam sırayla "Hoşgeldiniz Bora Bey, Hoşgeldiniz Enes Bey. Masanız her zamanki yerde hazır, geçebilirsiniz." dedikten sonra Bora kafasını sallayıp masaya oturdu. Sandalyenin ayaklarını gıcırdatmamaya çalışarak oturduktan sonra sağ tarafıma baktığımda deniz manzarasıyla karşı karşıya geldim. Gerçekten çok hoştu.
Garson siparişlerimizi almaya geldiğinde Enes ve Bora bizim için bir şeyler sipariş ettikten sonra Enes bize dönüp,
"Sabah kahvaltısı birbirimizi tanımak için uygun bence, sizin de 7/24 aç olduğunuz düşünülürse iyi fikir." diyetek gülümsedi.
"Benim birbirimizi tanımak için daha iyi bir planım var." dedi Bora ve pis pis sırıttı. Evet bu tırsmam gerektiği anlamına gelen sırıtış biçimi.
"Neymiş?" dedim merakla.
"Gece görürsün." dedi.
"Gece?" diye Hare araya daldığında Enes,
"Bu gece bizimlesiniz. Gündüz eğlenmek için fazla ışıklı. Asıl eğlenceyi gecenin karanlığında görün." diyerek gülümsedi.
"Dedeme ne diycez?" dedi Hare. Haklı. Ne diyebiliriz ki?
"Burda hiç arkadaşınız yok mu? Onda kaldığınızı söyleyin." dedi Bora omzunu silkerek.
"Merve'nin kuzeni !" dedim parmağımı şıklatarak. "Onda kaldığımızı söyleyebiliriz ama gece eğleneceksek ve Hare'nin dedesinin evine gitmiyorsak nerde kalıcaz ki?" dedim hı sanki cevabı bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUDUT
Ficção AdolescenteSınırları ve duvarları olan bir kız, duvarlarını ve sınırlarını yok etmeye gelen bir çocuğa ne kadar güvenebilir? Daha doğrusu onu sevebilir mi? Peki bir şarkıcıya aşık olmak... Buna ne dersiniz? Peki o şarkıcı göründüğünden daha kötü bir çocuksa? ...