Arya'dan..
Araba ilerlemeye devam ederken yanaklarımı şişirip kafamı geriye yasladım.
"Kaç dakika kaldıı?"
Hare bana bakıp gözlerini devirdikten sonra önüne döndü.
"Arya çocuk gibi her iki dakikada bir aynı soruyu sormana gerek yok bunu kendin de hesaplayabilirsin değil mi?" dediğinde aynadan dil çıkardım. Söylese ölür sanki.
Kollarımı birbirine bağlıyıp somurttum. Niye bu kadar uzun sürdü? Sıcaktan piştim burda ben. Mete bu halime gülerken ona ters bakışlar attım
Araba sonunda kocaman beyaz bir evin- üzgünüm sarayın önünde durduğunda gözlerimi şaşkınlıkla açtım.
Enes kapıyı açtığında pörtlettiğim gözlerime bir karış açık kalan ağzım eşlik etti. Cennette miyim?
Lüks mobilyalar ahşap pencereden sızan güneş ışığıyla parlarken büyük avizenin sallanan taşları hafif rüzgarla birbirine çarparak ses çıkartıyordu.
Enes bavullarla tekrar içeri girdiğinde merdivenden çıkmaya başladı.
"Üst kat bizim alt da sizin. Bilginize, çatı katında kalıyoruz. Mümkünse rahatsız etmeyin." diyerek piç gülüşü attıktan sonra Hare'ye bakıp göz kırptı.
Hare de arkasından çıkarken Mete bavulları alıp bir odaya taşıdı. Mete'nin olduğu odaya girdiğimde ağzımı elimle kapatmak zorunda kaldım. Çoğunlukla beyazın hakim olduğu odada dört kişinin rahatlıkla sığabileceği büyüklükte bir yatak vardı. İki tane şarap rengi koltuk pencerenin önünde dururken buzdolabı ve plazma da yatağın karşısına yerleştirilmişti.
"Odamız güzelmiş." diyerek kendini yatağa bırakan Mete'ye baktım.
"Odamız?" diyerek kaşlarımı kaldırdığımda kafasını uzatıp bana baktı.
"İkimizin de bu odayı terk edeceğini sanmıyorum. Ayrıca ikimiz için de yeterince yer var değil mi?" dediğinde pes edip valizime doğru ilerledim. Haklıydı. İkimiz de bu odayı bırakıp bir yere gitmezdik.
Valizdeki onlarca kıyafeti kocaman dolaba tıktığımda tam sığdı. Ne kadar fazla eşya getirdiğimi siz düşünün.
Valizi pencerenin yanına götürürken Mete tişörtünü çıkardı. Her ne kadar ona bakmamaya özen göstersem de ayakkabı çantam ayağının dibinde durduğu için yanına gitmem gerekti. Eğilip çantayı kucakladığımda Mete elini pantolonuna götürüp ondan da kurtuldu.
Refleksle ayakkabı çantasını yere fırlatıp ellerimle gözlerimi kapattım.
"Napıyosun sen ya? Haber verseydin bari."
Gülme seslerini duyduğumda gözlerimi sıkıca birbirine bastırdım.
"Arya dikkat et pantolonumu çıkarıyorum mu demem gerekirdi?" dediğinde gözlerim kapalı halde göz devirdim.
Büyük yetenek.
Biri ellerimi gözlerimden çektiğinde göz kapaklarımı daha da birbirine bastırdım. Az sonra gözlerim içe göçecek.
"Benden utanmana gerek yok, gözlerini açabilirsin." dediğinde kafamı sağa sola salladım.
"Hadi ama bütün tatili böyle mi geçireceğiz? Buna alışman gerek, Arya. Boxer'ımı giydiğim için sevinmelisin." dediğinde yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna eminim.
"Gözlerini biraz daha açmazsan bütün tatil boyunca evde çırılçıplak gezeceğim."
Gözlerimi hızlıca açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUDUT
Dla nastolatkówSınırları ve duvarları olan bir kız, duvarlarını ve sınırlarını yok etmeye gelen bir çocuğa ne kadar güvenebilir? Daha doğrusu onu sevebilir mi? Peki bir şarkıcıya aşık olmak... Buna ne dersiniz? Peki o şarkıcı göründüğünden daha kötü bir çocuksa? ...