3.Bölüm

88 9 6
                                    

  Yorucu bir günün ardından bilgisayar ekranının başında uyuyakalmıştım.Ertesi sabah, namazı kıldıktan sonra kahvaltımı yapıp, akşamki çalışmalarımı yazıcıdan çıkardım.Bugün Mehtap Hoca'yla Eyüp Sultan'da buluşucaktık.Çalışmalarımızı  gözden geçiricek ve beraber yazıcaktık. O aynı zamanda profesör bir yazardı.Kültürel çatışmalar,toplumsal ve bireysel gelişimler hakkında bir çok yazısı vardı.Şu zamana kadar yaşadığı zorluklara rağmen bir çok eğitim verebilmiş  ve öğrenci yetiştirmiş olması ona olan hayranlığımı  arttırıyordu.Hayatından ne kadar bahsetmeyi sevmese de kişisel problemleri olduğunu biliyordum .Kendisinin yalnızca mesleği ve fikirleri açısından değerlendirilmesini istiyordu.Hayatım  hakkında bana bir çok soru sorar ve beni tanımaya çalışırdı.Ama kendisi hakkında konuşmaktan hiç hoşlanmazdı.Sadece bir kaç kez sorunlu evliliği olduğunu,oğlu ve kızıyla anlaşamadığını ama tüm bunların işini yapmasına engel olamayacağını belirtmişti.Kendisi sandığımdan çok daha farklı ve derin bir insandı.
    Çıkardığım dosya kağıtlarını çantaya koyduktan sonra eşarbımı bağlayıp yurttan çıktım.Akbilimi doldurup ,metrobüse bindim.Bu proje üzerinde uzun süredir çalışmak , İstanbul'un  güzel yerlerini seyretmekten gözlerimi alıkoymustu.Öyle çok seviyordum ki bu şehri , bazen düşünürdüm bu mükemmel şehri kusurlu yapan bir şey varsa o da insan mıdır diye.Hayır insan  da en az bu şehir kadar sanatlı bir eserdi.Ama insanı çirkin kılansa bitmek bilmeyen hırsları ve körcesine bağlanmış olduğu hevesleriydi.Halbuki çalışmış olduğum bu proje ufkuma yeni bir ışık olmuş; bir çok sevgiyi, aşkı, vefayı bana göstermişti.Nice yaşamlar vardı bu topraklarda.Bitmemiş umutlar, tükenmemiş sevgiler, neşv ü nema olmayı  bekleyen tohumlar..
   Metrobüs Eyübe varmıştı .İndiğimde  havanın sıcak  esintisi yüzüme vuruyordu ,arkamdan uçan eşarbımı düzelttikten sonra kalabalık içerisinde bakınmaya başladım.Havanın sıcaklığını aldırış etmeden Eyübün o manevi havasını içime çekiyordum.Eyübün göz alıcı dükkanlarına baka baka dolaşırken gözüme 3 tane Suriyeli çocuk ilişti.Hepsi dükkanın önünde toplanmış karşıdaki Maraş dondurmacısına bakıyorlardı.Kafamı çevirip dondurmacıya baktığımda ise siyah kısa saçlı bir kadın dikkatimi çekti.Arkasına döndüğünde anladım hocamdı kendisi.Çocuklara  dondurma alıyordu.Gülümsemeden edemedim,yanına gittim.Beni görünce :
-İlk en büyük çocuktan başlanır , deyip elindeki dondurmayı elime uzattı.
-Hocam ne gerek vardı gerçekten ,deyip gülümsedim.
-Al bunu hadi.Digerlerini de çocuklara verelim,dedi.
   Çocukların masum bakışları ve içten gülümsemeleri beni o kadar etkilemişti ki. İnsanoğlunun her zaman kendisine verilen ihsana ne kadar muhtaç ve istekli olduğunu görmüştüm.
-Gel, hadi arabaya geçelim Sena'cım.Buradan Pierre Lotti' ye gideriz.Daha fazla sıcakta durmuyalım.
-Tamam hocam, geldiğiniz için haber verseydiniz keşke.Bekletmemişimdir inşaAllah .
-Yok hayır .Bayadır yoğunsun,Eyübü özlemişsindir.Gelmişken rahat bir şekilde dolaş diye hemen aramayım dedim.
-Gelirken onu düşündüm.İstanbul 4 yıldır yaşadığım güzel bir şehir .Ne ondan ayrılmak isterim,ne de o beni bıraksın.Projeydi derken bu yaz için de eylüle kadar burdayım insaAllah.
Dün annemle konuştum Bursa'ya dönemiceğimden haberleri var.Özlediler  baya ama belli etmemeye çalışıyorlar.
-Doğru neticede ailen sonuçta.Ama bu yapmış olduğun bir fedakarlık.Bir çok meslektaşım ve öğrencim yaz vaktine denk geldiğinden bu projede çalışmaktan kaçındılar.Bu azminin neticesini er ya da geç alıcaksın,merak etme.
- Kendim için en iyi olanın bu olduğuna inanıyorum .Herkesin bir yolu vardır ve seçtiğin yol kim olacağını belirler.Farklı hayatları tanımak aslında bir nevi bana da kim olmam gerektiğini gösteriyor.
 
   
 

VEFÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin