Ayla
Gözlerim açılmıştı kafamın altında duran kol, Sarp'ın koluydu ve hiçbirşey olmamış gibi uyuyordu bende rahattım nedeni bilenmez bir şekilde, hoşuma mı gidiyordu bilmiyordum.. Ne hoşuma gidiyordu onuda bilmiyordum sanırım bu pislik bana dokunamadan uyuyakalmıştı dokunsaydı hissederdim neyse Ayla mırıldanmayı bırakta kalk şu lanet yataktan.. Yine her zaman ki gibi deliler gibi kendi kendimle konuşuyordum.. Hızlıca yataktan kalkıp giyinmeye başladım kendi evimmiş gibi yüzümü yıkayıp evden yavaş yavaş hiç acele etmeden çıkıyordum bu rahatlık nereden geliyordu bilmiyordum, kapıyı kapatıp evden çıkınca kafamda kaos veya pişmanlık yoktu neler oluyor bana Sarp'tan hoşlanmaya mı başlıyorum gitarist Ateş'i unutmuştum bile.. cümlemi bitirmeden, unutabilirmiyim o bakışları diğerek kahkaha attım ardından telefonu çıkarmak için elimi arka cebime daldırınca telefonumu bulamadım galiba Sarp'ta unuttum diyip geri döndüm fark ettiniz mi bilmiyorum ama artık pislik kelimesini kullanmak yerine Sarp diyorum lakapsız nefret eki içermeden sadece Sarp, lanet olsun neler oluyor mantıklı düşünemiyorum ama kollarında uyanmaya alıştım galiba korkmuyordum sitem etmiyordum.. Kapıya gelince zile bastım ki Sarp bu sesle uyanmaz diyip zile basılı tutum.. Kapının açılacağı yoktu, geri dönmeye karar verip eve doğru yürümeye başladım ki sanki ev hemen şurasıymışta yürüyerek gitmeyi düşünüyormuşum. Hızlıca yanıma yanaşan arabaya korkarak baktım, camın aralanmasıyla Sarp olduğunu fark ettim;
- Yürüyerek gitmeyi düşünmüyorsundur umarım ve telefonunu da almadan nereye..
Klasik davranışlardan olan; Duymamazlıktan gelip yürümek geldi aklıma sonra arabayla iki üç ısrardan sonra tamam deyip arabaya biner yolu yarılayıncaya kadar kendi camımdan dışarıyı düşünceli ve sinirli tavırlarla izlemek.. Hiç uğraşamam Sarp davet için ağzını açmadan kapıyı açıp bindin telefonum Sarp'ın elindeydi alabilirmiyim diyip ağzımı açmama izin vermeden;
- Ateş kim?! sorusunu sordu delirmişçesine, nerden biliyordu ki Ateş'in numarasını bende yoktu ve aramışta olamazdı.. Ah be Mira diyip mırıldandım ardından okula yeni gelen bir çocuk neden ki?
- Eee bunun senle ne ilgisi ve alakası var?
- Hiç diyip alt dudağımı yukarı çekip bilmiyormuş gibi yaptım, da neden Sarp'a açıklama yapmak gibi bir zorunluluğum varmışçasına hipnoz olduğun çocuğu neden inkar ettiğimi de bilmiyordum eve yaklaşmıştık..
- Eve tam yaklaşmadan insem daha iyi olacak sanırım..
- Peki in bakalım canım.. dedikten sonra ani fren yapıp sağda kaldırıma yakın durdu..Korkuyormuşçasına dilim zor dönüyordu ama dilimden - Görüşürüz kelimesi ve ardından canım kelimesi çıktı. Arabadan indikten sonra hızlıca yanımdan uzaklaşıp gitti. Nee? canım mı dedim ben, görüşürüzü anladım da canım ne ya, Ayla kendine gel! Kendi kendime sitem ederek eve doğru ilerlemeye başladım..
Eve varınca kapıyı çalıp kapının açılmasını beklememe gerek kalmadan Ece koşarak kapıyı açtı oturmuş benim kapıyı çalmamı bekliyordu sanırım. Kapıyı açtığı gibi bağırıp Ablam geldi.. dedikten sonra Leyla'ın koşarak gelmesi ve ardından - İyimisiniz Ayla Hanım?.. Artık bu ilgi beni boğmuştu galiba, tek kelime etmeden havalı bir tavırla eve grip merdivenlerden odama çıkıyorken Leyla'nın ilk fırsatta telefona sarılmasını fark ettim; - Sakın! Sakın! Hiçkimseyi arama! dedikten sonra gözlerimi sert ve açılabileceği kadar açarak uyarı bakışı ile telefonu bırakmasını sağladım merdivenlerden ağır ağır çıkmaya devam ederken arkamdan Ece'nin gelip;
- Sana neler oluyor? Leyla'nın kalbini kırmaya hakkın yok! demesiyle merdivenlerin bitmesine iki basamak varken merdivenlere oturdum mu yıkıldım mı bilmiyorum ama gözlerimden süzülen yaşlar sanki beni öldürüyordu bana ne olmuştu; Pislik, duygusuz, çekilmez bir kız olmuştum. Ece yanıma oturup sarılmak istedi, galiba buna ihtiyacım vardı hiç düşünmeden sarıldım sessizce dökülen gözyaşlarım boğuk ve sesli bir ağlamaya dönüştü.SARP
Ayla'nın arabamdan inmesiyle Tarık'ı arayıp
- Ateş denilen lüzumsuz kim?! Ayla'yı benden çalmaya çalışan piç kim?
- Geldiği gibi tüm kızların dikkatini çeken, zararsız bir çocuk. Neden?
- Ayla'nın da ilgisini çekmiş..
- İşte bu kötü aga..
Tarık benim tayfadan, okulun tümüne hakim. Giren, çıkan, yeni gelen, kaydını silen her bölümde her sınıfta kaç kişi olduğunu biliyor. Kız düşkünlüğü olan bir dostum. Ceyhun ve Polat'a var, alkolik olsalarda, sonunu düşünmeden birbirleri için canını verebilirler. Alkol demişken şunların yanına geçip bir kaç şişe devirmem iyi gelecek sanırım. Kuyturuk ufak bir mekanımız var ordadırlar geceli gündüzlü. Bunları anlatırken mekana yaklaştım mekanın önünde gelince arabadan inip kapıyı kapattıktan sonra mekanın kapısı bir kaç defa vurdum biraz geç açıldı olsun alıştım, kapıyı Ceyhun açmıştı içmekten mayışmış ayakta duramıyordu..
- Aga hoşgeldin.
- Bu kadar içmeyin len diyip koluna girdim kapıyı ayağımla kapatarak Ceyhun'u koltuğa oturtum Polat içmeyi abartmamıştı kafası yerindeydi..
- Aga hoşgeldin, üç gündür kayıplardasın aga..
- İşlerim vardı boşver şimdi, bu mini dolabı nerden getirdiniz? Ceyhun cevap verdi..
- Aga biz şimdi içiyoruz ya, ha işte onun için.. Elindeki şişeyi alıp yeter öldüreceksin kendini deyip yere bıraktım. - Polat ordan bir şişe bana uzatsana.
Ceyhun; - Aga ağzımızdanda içmiyorsun artık helal aga helal.
- Bira içtiğimi hiç gördün mü be Ceyhun. Ardından kapının çalmasıyla kalkıp kapıya yöneldim gelen Tarık'tı.
- Aga naber.. dedikten sonra mini dolabın kapısını açıp bir enerji içeceği alıp koltuğa oturdu. Aga bir iyi bir kötü haberim, bu gün okula yeni bir kız geldi bildiğin meteor.
- Bu iyi mi kötü mü?
- İyi.
- Kötü olan ne peki?
- Ateş'in manitasıymış. Dur dur kimin manitası dedin sen..? - Ateş'in.
Gözlerim büyümüştü gülmeye başladım işte tam da istediğim buydu..