İçim rahattı görüntüleri silmiştik ama babamın kızgınlığı ne zaman geçer bilmiyorum yine de annemin çaresiz bakışlarının silinmesi iyi hissettiriyor. Okulun bahçesinden içeri girince adımlarım yavaşladı tedirgindim ama her zamankinden farklı bakış ve beni işaret eden parmaklar yok. Oh be diye usumdan geçirdim ardından çantamın içinde telefonumu aramaya başladım - Nerede bu telefon ya.. Salak Ayla elinde ya diye söylendim kendi kendime görüntüleri düşünmekten akıl mı kaldı. - BOMMM..
- Miraaaa! Aptal, aptalca şakalar yapma!
- Tamam ya şaka yaptım.
- Şakanın anlamını manasını detaylarını mı anlatayım, hatta güzel şaka yapman için eğitim vereyim.
- Bu gün sende farklı bir şeyler var..
- Sadece aptallığın yüzünden düşürdüğüm çantam var yerde.
- Yok, yok ben anlarım var bir şey ,bak bakayım gözlerime, kesin var
.- Kantinde kısık gözlerini açmak için kahve içerken anlatırsın.
- Çantamı alayım öncelikle Mira hanım..
Kantine geldik Mira kahveleri almaya gitti bende o arada ilk bulduğum masaya kuruldum aslında kurulmak değil yıkılmak daha yerinde olur, Mirayı da kandırmak çok zor bir şekilde konuyu değiştirmem, unutturmam veya farklı bir şey bulmam lazım diye usumdan geçirirken, Mira kahveleri masaya bırakıp eline dökülen kahveyi silmek için çantasından çıkardığı mendille elini sildi, kafasını kaldırdığı gibi..
- Senin neyin var?.. Aha da Ayla boku yedin, ilk aklıma gelen.
- Yok bir şeyim uyumadım, az uyudum da diyebiliriz ve aptalca şakan.
- Bu kadar büyüteceğini bilseydim yapmazdım, tamam, özür dilerim... Ateşin yaptıklarını aklım almıyor, neden!? Kafamın içindeki kaos beni eritiyor.
- Ayla
- Hıı?
- Benden ne saklıyorsun?
- Hiç ya sadece uykusuzum ve şakan sağolsun.
- Özür diledim ve tekrar, tekrar özür dilerim ama şaka ve uykusuzluk düşündürmez..
- Mira lütfen..
- Peki, Gökçe.. -Efendim - Katılmak isteyenler bu gün, akşam cafeteryada olsun. - Tamam.
Gökçe, Eceyi lavaboda sıkıştırıp tehdit eden, Sarp pisliğine aşık ve ben her gördüğümde bu kıza kitlenip kalıyorum. Miray dönüp - GÖKÇE?
- Ya şu yabancı dil kursu konusu vardı ya, açıldı ve beni görevlendirdiler.
- Onu sormadım. Gözlerimi Gökçeye dikip, şunu sordum şunu..
- Yabancı dile ihtiyacı varmış.. Ben onun neye ihtiyacı olduğunu biliyorum.
- Kölenmiş gibi hitap ediyorsun yoksa bana mı öyle geldi?
- İşlerimi buna yaptırıyorum.
- Neyse ya kahveni iç derse gidelim.
- Kahveye gerek kalmadı ben uyandım. Pis bir gülümseme atarak kalktım, Mira yine takılmıştı..Kalk hadi kalk diye kolundan tuttum..
- Boşver ya dersi..
- Saçmalama Mira. Merdivenlerden çıkıyorduk.. - Bu gözlüklü de ne buluyorsun anlamadım.
- Zeka, sence en seksi olan nedir?
- Hiç düşünmedim galiba keskin kaş ve göz..
- Bence zeka kadar seksi bir şey olamaz.
KEMAL (Aylanın babası)
Derin bir nefes alıp of diye kafamı masanın üzerine bıraktım, ne yapacağımı düşünüyorum ama yok, sonuç sıfır. Yok, yok, yok! Can, evet-evet, Can.. Can çocukluk dostum çok azimliydi bu yüzden şuan zengin ve hayallerinin için de bende fakir değilim ama zengin de sayılamam. Telefonumu elime alıp Canın numarasını buldum. Can aranıyor..
- Efendim, dostum.
- Nerdesin?
- Şirkette, neden?
- Bırak şimdi şirketi denize bakan çaycıdayım,bekliyorum..
- Ufak bir işim var 20 dakikaya oradayım.
Kimse öğrenmeden halletmem gerekiyor, özellikle ailemin öğrenmemesi önemli bir de medyanın öğrenmemesi önemli diye usumdan geçirdim ama üzerimde bir rahatlık var. Canın verdiği güvenmiydi bilmiyorum ama stresten uzaklaşmış olmam güzel. - Faruk bir çay.. - Hemen abi.. - İki yap onu kardeşim.
- Hoş geldin
- Hoş bulamadım. Dostum, sorun nedir?
- Tefecinin birinden aldığım para beni çok zorladı.
- Tefeci?
- Küçük kör bir kız var, ameliyat ederim, altından kalkarım diye düşündüm, olmadı.
- Seni bu kadar zorlayan, nedir?
- 800.000
- Tefeciye bulaşmadan bana gelseydin lan Hahahahah..
- Yalnız hallederim diye düşündüm ama..
- O kolay, dostum. Hallederiz.
- Ameliyat oldu mu peki?
- Oldu, oldu. Şuan tedavi görüyor, tedaviden sonra hissettiklerine ve mutluluğa şahit olmayı iple çekiyorum..
- Güzel kalpli dostum benim. Tefeciler nerede peki, mekan felan?
- İstersen beraber gidelim..
- Yok ya şimdi zora felan düşersem ilk adresim orası olur hiç alışmayayım ama senden de dostluk sözü istiyorum bir daha ne olursa olsun tefecilerin yolunu unutacaksın!
- Söz.
- Eşinin çocuklarının haberi var mı?
- Yok.
- Haberleri olmadan halledelim de..
- Ama borç..
- Senin bu gururuna hastayım, tamam borç olsun tamam.. dedikten sonra güldü..
SARP
Ateş piçini otoparkta yakaladım, - Ateş.. Ağır ağır dönüp bakınca güldü. - Efendim bir zamanlar dost olduğumuz Sarp Bey.- Bırak şimdi geçmişi, konumuz Ayla.- Konumuz Ayla değil, hiçbir zaman da olmayacak! Konumuz senin boktan hayatın ve zevklerin yüzünden yattığım 5 yıl 13 gün! Hayatımdan çaldığın 5 yıl 13 gün, konumuz bu! - Çıktığın gibi bana mı geldin? - Sana gelmedim kan kardeş diyerek kestiğimiz avuçlarımız sonrasında yaptıkların ve sonucu 5 yıl 13 gün olan şey beni sana getirdi. - Ayladan uzak dur. - Durmazsam. - Uyardım seni Ayladan uzak dur!.. Sözünü bitirdikten sonra sırtını dönüp acil çıkıştan çıktı.. Arabama binip müziği açtım sesi son seviyeye getirdim yeni başlıyoruz Ateş efendi. Arabayı çalıştırıp gaza yüklenince sadece çalışan motor sesi geliyordu arabam ilerlemiyor, arabadan inip arka tekerleklere bakınca LANN! PİÇÇ! Pişman edeceğim seni! Bağırmam tüm otoparkta yankılanıyordu..
ATEŞ
Yeni başlıyoruz eski dostum..