Öğlen güneşi tam tepedeydi sanki beynimi kaynatıyordu, okul bahçesinde bir banka kurulmuş yeni gelen çocuğu düşünüyordum, güneşin beynimi kaynatan sıcaklığı umrumda bile değildi.
Ece'nin aşık olduğu mide bulandırıcı çocuk yani Sarp bir an yanıma kuruldu..
- Nabeerr güzellik
- İyi
- Sıcak değil mi?
- Bilmem
- Eve gidip havuzda soğuk birşeyler içecem..
Eşlik etsene bana.- İstemez
- Hem serinlemiş olursun..
- İstemiyorum dedim değil mi!?
- Eminmisin...?
- ıımmm.......... Bu sıcakta başka çözüm varmış gibi gözükmüyor peki gidelim. Sonucu iyi olmayacaktı ama uzun süredir delilik yapmamıştım tam zamanı sanırım..
Ayla;
Cebinden kumandayı çıkarıp son model bir arabanın kapı kilitlerini açınca gözlerim ışıldadı. Arabasıda epey güzelmiş, hırsızlık mı yaptı acaba? Hiç şaşırmam.. Bu çocuğun ter kokusu resmen burnumu parçalıyordu Ece bu çocuğun neresine aşık anlıyamadım mide bulandırıcı ıyyyy.. Yakışıklı olabilir belki ama giyinmeyi bilmiyor, bir insan bu kadar kötü kokuyor olabilir mi yaa.. Yeni gelen çocuk hâlâ aklımdaydı hiç tanımadığım hâlde kafamda bu kadar büyük kaos yaratması çok saçmaydı, bir anda yarı açık gömleğinin göğüs kaslarını 4K gibi sergilemesi ve ışıldıyan ince başlıksız kolyenin göğüs kaslarının arasında inceldiğini hatırlayınca kafamdaki kaosu onaylıyor gibiydi ama ilk günden polislerin okuldan sert ve seri bir şekilde alıp götürmesi bana Sarp'ı düşündürüyordu o da mı pisliğin tekiydi acaba..
Sarp'ın seslenmesiyle bir an ürktüm..- Aylaaa ------ Aylaa..
- Hıı efendim.
- İyimisin dalıp gittin sorun mu var?
- Yok iyiyim. Güneşin sıcaklığı beni bunalttı sanırım ondandır.
- Peki o zaman klimayı açıyorum.
- Olur.
Aslında Sarp'a ısınıyor gibiydim, mide bulandırıcı bir kokusu olsa da nazik, kibar ve düşenceli biri.. Saçmalama Ayla! O seninkardeşinin sevdiği çocuk ve sen kokuya önem verirsin, o mide bulandırıcı şekilde pis kokuyor.. Kendi kendime konuşup saçmalarken, eve vardığımızı fark ettim hâlâ dalgındım..
Kendime gelince Sarp'ın camı tıklattığını fark ettim..- İnmiyecekmisin hadi..
Evi fepfeci güzeldi, yalnız yaşıyordu. Tabi girdiğim gibi gözüme ilk çarpan duvara ek yapılmış kitap raflarıydı ve raflar sonuna kadar romanlarla doluydu rafın sonunda ki boşluğa eski tarz el yapımı tahta bir gemi koymuştu. Meraklanıp incelemek istedim elimi uzattığım gibi..
- SAKIN! dedi..- Tamam ya dokunmadım. Ne kıymetliymiş be oyuncak bir gemi yani ne olabilir ki..
- Babamdan bana tek kalan miras o.
- Özür dilerim. Bilmiyordum.
- Ne içersin..
- Ufak bir soğuk viski içerim..
- Tamam..
- Havuz arka bahçede, unutmadan koltuğun üzerine mayo bıraktım..