part twelve; i come back

11.7K 1.1K 447
                                    

part twelve; i come back

Gözlerini etrafta gezdirdi sırada yerden oldukça yüksekte olan bacaklarını sallandırıyordu oturduğu sandalyede.

Yun, Jungkook'un onu alabileceğini söylediğinden beri yerinde durmuyordu. Dünü çoktan unutmuştu bile.

Şimdi ise kapının çalmasını, Jungkook'un geri gelmesini bekliyordu.

Biraz daha sessizce oturdular. Kapı çaldığında ise Jimin heyecanla yerinden zıplayarak kapıya koştu ve yetişmediği için Yun'ı bekledi. Yun onu kucağına aldı. Ama kapıyı açmadan önce, Jimin'e baktı.

Elini ensesine götürdü, başını yaklaştırarak dudağını küçüğünkilere bastırdı.

Jimin gözlerini büyüttü ve geri çekilmeye çalıştı. Ama çabaları boşunaydı. Tombul elleriyle Yun'ı itmeye çalıştı. İşe yaramazsa da çabalıyordu.

Yun yavaşça geri çekildi. "Kimseye söylemeyeceksin." dedi ve kapıyı açtı.

Jimin şaşırmıştı, korkmuştu, ne diyeceğini, ne yapacağını bilmiyordu.

Aslına bakılırsa, Yun'ın ne yaptığını bildiği bile söylenemezdi.

Yun kapıyı açarken gözünü yerden ayırmadı bir an olsun. Jungkook tüm paraları yere fırlatırken bile kaldırmadı başını.

Ancak başka bir kucağa alındığında Jungkook'a baktı ve boynuna sarıldı hemen ardından.

"Jimin, bebeğim iyi misin?" dedi telaşla Jungkook Jimin'e bakmaya çalışırken. "O gerizekalı karı sana bir şey yapmadı değil mi?"

Yun ellerini 'bir şey yapmadım' dercesine havaya kaldırıp omuz silkti.

Jimin başını en sevdiği yer olan Jungkook'un boynundan kaldırmadan başını sahibinin hissedeceği şekilde iki yana salladı.

"Doğum belgesini de ver de gidelim."

Yun tek kaşını kaldırdı.

"Arada sırada ziyaret et de bebeğimi göreyim." diyerek doğum belgesini ona uzattı Yun.

Jimin başını aniden kaldırırken Jungkook da dişlerinin arasından konuştu.

"Bebeğim diyen ağzına-"

"Defolup gidebilirsiniz."

Jungkook dudaklarını yaladı. Fakat bilmiyordu ki küçüğün Yun'ın dudaklarına değmiş dudaklarını yalamaya korktuğunu.

Arkasını dönüp uzaklaştı. Arabanın yanına geldiklerinde ise Jimin'i arka koltuğa oturmadan önce başını öptü.

"Yeni sahibin benim Jiminie."

Jimin konuşmuyordu. Sanki dudaklarını birbirine dikmişler gibi ağzını bile açmıyordu.

Jungkook arabayı çalıştırdı ve dikiz aynasından ona baktı.

"Ah, bebeğim. Seni korkuttuysam özür dilerim. İnan bana seni bırakmaya hiç niyetim yoktu ama o kadın... Tanrı aşkına sen o kadına nasıl katlandın Jimin?"

Jimin elini dün darbe yediği yanağına götürdü. Dikiz aynasından ona bakan Jungkook'a döndü bakışları.

Jungkook anında kaşlarını çatarak Jimin'e bakmaya devam etti.

"Jimin," dedi küçüğe gözlerini kısarak bakarken. "Sana bir şey mi yaptı?"

Jimin sadece gözlerini kaçırıp başını yere emekle yetindi.

"Jimin, ne yaptı o sana? O kadının canına okuyacağım!"

Jimin bulunduğu arka koltukta uzandı. Hala o anın şokundaydı. Ne... Yapmıştı öyle?

"Jimin, lütfen bebeğim, anlat bana. Sana bir şey yaptıysa yemin ederim o kadını doğduğuna pişman ederim! Ondan korkuyorsan... Ben buradayım. Sana hiçbir şey yapamaz."

"Ama beni canavarlı odaya kapatır." Jimin, sesi olması gerektiğinden daha ince çıkınca yapabildiği kadar boğazını temizledi.

"Sana hiçbir şey yapamaz Jimin, senin sahibin benim."

Sahip kelimesi Jimin'e ne zamandır bu kadar küçümser anlamda kullanılıyormuş gibi geliyordu?

Jungkook'un öyle kullanmadığını biliyordu.

Fakat kendisi sahip istemiyordu.

"Şey..." diye söze başladı."Bir şey söylemek istiyorum."

Jungkook zaten Yun'ın evine yakın olan evin önüne arabayı park edip inmeden Jimin'e döndü.

"Sahibim olmanı istemiyorum." yanlış anlaşılacak derecede ani söylemişti. Normal olarak Jungkook da yanlış anlayarak suratını buruşturmuştu.

"Yani... Beni istemiyorsan tabii ki... Yun'a geri götürebilirim." diye mırıldandığınada Jimin kollarını ve başını aynı anda iki yana salladı.

"Hayır, hayır. Seni istiyorum. Sadece... Sahibim olmanı istemiyorum. Beni bir evcil hayvan olarak değil de çocuğun ya da kardeşin gibi görmeni istiyorum."

Jungkook'un ifadesi anında yumuşadı.

"Birincisi, küçük adam," diyerek tek parmağını havaya kaldırdı Jungkook. "Sahip kelimesini o anlamda kullanmadığını çok iyi biliyorsun." bunu derken Jimin başını olumlu anlamda salladı. "İkincisi," dedi ikinci parmağını da kaldırarak. "Seni asla evcil hayvanım olarak görmedim. Sen benim bebeğimsin." Üçüncü parmağını da kaldırırken konuştu. "Üçüncü olarak ise, güler misin artık? Surat asarak moralimi bozuyorsun. Gülünce içimde çiçekler açıyor ve ben Jimin'in kalbime diktiği çiçeklerin tekrar açmasını istiyorum."

Bunu söyleyince Jimin gülümsedi ve başını eğdi.

"İşte hep böyle ol, olur mu bebeğim?" diyerek küçüğüm yanağından makas aldı Jungkook. Arabadan inerek Jimin'i de kucağına aldı.

Kokusunu içine çekerek boynuna bir öpücük kondurdu ve artık hep oonunla olabileceğini  bilmenin güzel hissiyle küçüğe sımsıkı sarıldı.

***

catmin +jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin