Ramenlerimizi bitirince kalkmıştık. Dışarıda onu beklerken o aldığı şeyleri ödüyordu.
Birkaç dakika sonra yanıma geldi.
"Hadi gidelim."
Yine yavaşça yürüyorduk. Karanlık sokağı aydınlatan ışıklardan görebildiğim kadarıyla yerdeki taşı itekliyordum.
"Geldik." Dedi. Ona döndüm ve takip ettim. Kapıyı açtı. Daha doğrusu açmaya çalıştı.
"Hay sikicem şimdi bu kapıyı!"
Kapıyı biraz sarstıktan sonra anahtarı çevirip omuz attı. Kapı büyük bir gürültüyle açılırken kapıya tekme attı
"Sikik!"Daha sonra bana döndü.
"Ah affedersin yine küfür ettim. Ama cidden bu kapıya deli oluyorum."
Ona güldüm ve benim için tuttuğu kapıdan içeri girdim.
"Sorun değil. Zaten anlamıyorum."İçeri girdim ve evi süzdüm. Ev çok küçüktü. Bizim evin tuvaletinden bile küçüktü. Ama bu umurumda değildi. O cehennemden kurtulmuştum ya bu ev bana cennet gibi geliyordu.
Evi biraz dağınıktı. Hatta biraz değil baya bi dağınıktı. Heryerde pizza ve ramen kutuları vardı. Playstation kabloları birbirine dolanmıştı. Ev tozdan geçilmiyordu. Ayrıca üstünden çıkarıp atılmış olan kıyafetler köşede bir yığın oluşturmuştu. Ev erkek parfümüyle karışık güzel bir şey kokuyordu. Bu onun kokusuydu sanırım.
"Üzgünüm biraz dağınığımdır." Dedi ve etrafı toplamaya kalkıştı. Onu durdurdum.
"Sorun değil. Evin çok güzel." Dedim ve gülümsedim.
"Sizin evden sonra bunu söylemen pek inandırıcı gelmedi."
"Ev büyük olabilir ama içinde huzur ve mutluluk olmayınca kocaman bir boşluğa dönüşüyor." Dedim.
Bana garip bir şekilde baktı.
"Burada mutlu olacağına emin misin?""Neden olmasın? Yoksa beni istemiyor musun?"
Panikledi.
"Hayır hayır öyle demek istemedim!" Dedi ellerini sallayarak."Sakin ol şaka yapıyorum." Dedim ve güldüm. Cidden beni içten bir şekilde güldürebilen ikinci kişiydi. Sahi eun byul teyze sabah beni göremeyince ne yapacaktı acaba. Beni merak eden tek kişi o olurdu sanırım.
"Ne düşünüyorsun?" Dedi koltuktaki pislikleri yere atarken. Koltuğa yayıldı ve yanına patpatladı. Sırt çantamı yere atıp yanına oturdum.
"Beni özleyecek tek kişiyi eun byul teyzeyi düşünüyordum."
"Ah öyle düşünme ailen de seni özleyecektir."
Ona 'ciddi misin?' bakışlarımdan attım.
Bana üzgünüm dermiş gibi baktı."Affedersin ama teselli etmeyi beceremem."
Güldüm.
"Uykum geldi." Dedim. Başımı koltuğa yasladım. Bana döndü. Tepeden bakıyordu.
"Benim yatağımda yat ben burada yatarım." Dedi. Kafamı koltuktan ayırdım. Ve bir koltuğa baktım bir ona.
"Sen buraya hayatta sığamazsın!" Dedim. Güldü
"Ne yapalım başka bir şansım yok." Dedi ve garip bir şekilde güldü.
"Tabii aynı yatakta yatmak istemiyorsan." Dedi ve göz kırptı. Ve ben ima ettiği şeyi anladığımda kızardım. Annem küçükken bana eğer bir erkekle aynı yatakta yatarsam bir bebeğimin olucağını söylemişti. Bebek istemiyordum ki ben!
"Seni aptal!" Dedim ve onu ittim. Tabii pek kıpırdamadı ama olsun. O sırada gülüyordu.
Ciddileştim ve
"Sen git yatağında yat sonuçta seninle gelmek isteyen bendim ben burada yatarım." Dedim.
O ise hiçbir şey demedi ve tahminimce odasına gitti. Geri döndüğünde elinde yastık ve yorgan vardı. Tam elinden alıcaktım ki ellerini benden uzaklaştırdı.
"Cidden buna izin vereceğimi mi sandın? Ben burada yatıyorum. Yatağıma git." Dedi ve elindekileri koltuğa koyup beni zorla odasına itti.
En sonunda pes edip odasına girdim. Odası salona göre daha topluydu. Üzerimde hala geceliğim olduğu için yatağa yattım. Sahi çocuğun yanında geceliğimle gezmiştim!
Herneyse. Olan olmuştu. Yatağa yayıldım. Yatak aynı salon gibi kokuyordu. Onun kokusu her yere sinmişti. Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ladrón (Kim Taehyung)
Fiksi PenggemarLadron= hırsız Yavaşça çocuğun yanına gittim ve ne çaldığına baktım. Evet kabul ediyorum şuan evim soyuluyordu ve ben anormal derecede sakindim.Kalemliği çalınca konuştum; "Yardım edeyim mi?" "Hayır. Teşekkürler, gerek yok." Dedi ve bana dönüp gül...