3.BÖLÜM

54 21 3
                                    

Hayat ne demekti? Peki ya aile
Şuana kadar ismini çoğu kez duymuştum ama hiç bir zaman aile kavramı'nın içinde bulunamamıştım.
Belki bir ailem vardı ama bu aile aile ne demek bilmiyordu buna ben de dahildim. İnsanlar genellikle zenginlerin çok mutlu bir hayat sürdürdüğünü düşünüyordu ama bu hiç de düşünüldüğü gibi değildi aksine tam tersiydi.

Ev de hiçbir şekilde huzur olmayan bir aile'nin içinde büyümüştüm ben. Şu an bu kadar zengin olacağıma keşke fakir olsaydım diyorum belki o zaman bir şansım olurdu mutlu bir hayat sürdürmeye ama işte o zaman Bora'yla tanışmış olmazdım. İşte bu zenginlik bana sadece bu yüzden mutluluk getiriyordu.
Bazen diyorum ki ya o gün dışarı çıkmasaydım da Bora'nın o anki halini göremeyip onla tanışmasaydım. Ben Bora dan ailem den anlamadığım sevgiyi almıştım.
Borayı o ilk günkü gözleri ağlamaktan kızarmış gördüğüm de hiç unutamıyordum. Ben o gözleri ilk gördüğüm de bana masumluğu anlatıyordu, yanlızlığı ve de en çok da sevgiye muhtaç olduğunu işte ben o zaman demiştim kendi kendime bu çocuk çok yalnız diye çünkü anlamıştım o hiç unutamadığım gözler den.
Peki ya şimdi ben o abi dediğim anne baba dediğim adama nasıl davranacaktım? çünkü gün geçtikçe benim kurtarıcım olan Bora artık avuçlarım dan kayıp gidiyordu. Ben Bora'ya şu an o kadar çok alışmıştım ki şimdi ise Borayı kaybetmemek için sadece iki şansım vardı bunlar dan biri burada kalıp Bade'yi Bora'ya yem etmemekdi diğeri ise yenilmeyi kabul edip buradan uzaklaşmaktı ama ben bu hayatta ki tek ailemi bir kız kurusına yem edecek kadar düşmediğim için bu savaşa devam edecektim. Ama şimdi değildi benim şu an bu evden gidip biraz kafamı dinlemem lazımdı.
Gerçi karşım da duran iki tane pit bull varken bu pek de kolay olmayacaktı
Ben bahçede sessiz sesiz yürürken bir den bire bastığım ağaç dalın dan çıkan çatırdama sesi muhtemelen köpekleri uyandırmıştı.
Ben arkama bakma dan hızla ön bahçeye koştuğum da arkam dan gelen köpekler hızla havlayarak geliyorlardı.
Ben korku dan arkama bakma dan daha hızlı koştuğum da ön bahçeye gelmiştim.
Kapı da duran güvenliğe baktığım da belki ondan yardım alabilirim diye düşünmüştüm ama güvenliğin şu an uyuyor olması beni çok büyük bir hüsrana uğratmıştı.
Ben ne yağacağımı bilmeden sağa-sola bakındığım da koşarken yerdeki taşa ayağım takıldı ve yere düşmem bir saniyemi bile almamıştı.
Ben şu an kafam da köpeklerin bana nasıl saldıracaklarını düşünürken köpek seslerinin gittikçe uzaklaşması beni iyice şaşırtmıştı.
Köpeklerin olduğu yere baktığım da ise Bora köpeklerin zincirlerin den tutmuş bir şekil de kulübelerine götürüyordu.
Ben Bora'nın şu an köpeklerle ilgilenmesini fırsat bilip bahçe'nin kapısına gittiğim de aniden başımın dönmesiyle olduğum yerde hareket etmeden elimi başıma getirdim. Elime gelen sıcak sıvının kan olduğunu fark etmemle birlikte başımın dönmesi daha çok artmıştı.
Daha fazla ayakta duramayacağım için bahçe'nin demir kapısına tutundum ama bu böyle olmayacaktı çünkü benim başım her saniye daha çok dönmeye başlamıştı gözlerim ise kararmaya başlamıştı.
Ben daha fazla ayakta duramayıp yere çöktüğüm de uzaktan Bora'nın sesini geldiğini duymuştım ama aldırış etmedim.
Bora benim yanıma geldiğin de beni kucağına aldı ve hızla eve götürdü. Benim ise şuan gözüm den akan yaşlar Bora'nın
t-shırt'ini ıslatıyordu.
Bora beni kanepye yatırdı ve hızla ev de telefonunu aramaya başladı muhtemelen Bade'yi arayacaktı ben bu anın korkusuyla ayağa kalktığım da Bora'nın beni görmesiyle hemen beni geriye yatırdı.
Bora telefonunu bulduğun da hemen eline aldı ve telaşla Bade ismini aradı ama ağzından çıkan küfürle kaçınılmaz sonumun geldiğini anlamıştım.
Bora daha fazla bekleme den telefonun dan başka birini aradığın da az çok rahatlamıştım.

"Furkan ben Bora hastanedesin demi?"

.....

"Furkan bana hemen hastane de Bade doktoru bul ve evime getir çok acil Açelya çok kötü kafasın dan çok kan kaybediyor."

ŞANS(SIZIM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin