2.BÖLÜM

109 9 1
                                    

Uyandığım da kulağıma gelen düzenli dıt sesleri ve başımdaki tarif edilmez ağrıdan dolayı az çok nerede olduğumu anlamıştım. Elime takılmış olan seruma baktığımda serumun bitmiş olması beni iyice şaşırtmıştı. Normalde benim bildiğim serumlar en fazla 3 saat kadar anca bitiyordu demek ki ben hastaneye geleli 3 saatten fazla olmuştu. Ben düşünceler aliminde neler olduğunu düşünürken birden bire kapıda beliren Borayı görmemle yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Bora beni uyanık gördüğünde heycanla odadan çıktı ve doktor diye bağırmaya başladı. Etrafta Bora'nın sesini duyan hemşirelerden biri odaya girdi ve bitmiş olan serumun iğnesini çıkardı. Hemşire kanamaya başlayan yarama bakıp başımdaki daha önceden yapılmış pansumanı çıkardı ve yeniden pansuman yapmaya başladı. Pansuman bittiğinde ise hemşire odadan çıktı. Ardından odaya giren Bora yanıma gelip elimi sıkıca tuttu ve ben den olanlar için özür dilemeye başladı

"Güzelim ben herşey için senden çok özür dilerim seni o karanlıkta korktuğunu bile bile yanlız bırakmamalıydım lütfen beni affet?" demişti.

Ben Boraya kıyamazdım ki. Bu yüzden yüzüme ciddi bir ifade ekledim ve ardından konuşmaya başladım.

"Bora şuan benden özür dilemen gerçekten çok büyük bir incelik ama sen özür dilenecek hiçbir şey yapmadın aksine burada hatalı biri aranacaksa o kişi de benim çünkü ben ve benim dikkatsizliğim yüzünden şu an burada bu haldeyim yani sen özür dilenecek hiçbir şey yapmadın. Sen içini rahat tut bu bana yeter."

"Açelya güzelim ben kendimi gerçekten suçlu hissediyorum ama şu an tek düşündüğüm senin iyi olup olmaman. Sen iyisin demi? "

"Bora aslında pek de iyi olduğumu söyleyemeyeceğim. Ben başımı nereye çarptım böyle? Başım cidden çok ağrıyor."

"Güzelim aslında senin durumun hastaneye geldiğimiz de pek de iyi değildi ama beyin cerrahı olan Bade doktor sayesinde başına ufak bir dikiş atıldı bu yüzden ağrın olması gayet normal."

"Bora şimdi benim başım da ki ağrının sebebi benim her zaman korktuğum dikiş yüzünden mi? "

"Aslında pek dikiş yüzün den olduğu söylenemez çünkü başını çok kötü bir şekilde çarpmışsın hatta hastaneye gelene kadar çok kan kaybettin ama bu kafana dikiş atmamamız için bir engel değildi."dediğinde

Odaya adeta defileden çıkmış bir şekilde giren ismini Bade olduğunu öğrendiğim doktor girmişti.
Bade doktorun içeri girmesiyle Bora ayağa kalktı ve Bade'nin görevini yapabilmesi için kenara çekildi.

Bede doktor benim son halimi anlamak için muayeneye başladı ardından bir kaç tetkitler yaptı ve Bora'nın yanına gidip konuşmaya başladı.

"Bora bey hastamızın kontrolünü yaptım şimdilik iyi görünüyor ama herangi bir beyin de iç kanamaya karşı 24 saat uyanık kalması lazım. Uyanık kalması ve ağrılarının dinmesi için gerekli olan ilaçları yazdım. Eğer hastamız kendini iyi hissediyorsa çıkış işlemlerini başlata bilirsiniz."

Dediğinde adeta Bora'nın ağzına düşecek gibi konuşması nedense kıskanmama sebep olmuştu ama şuan da bunu düşünemezdim sakin olup başımdaki ağrıyı unutmam lazımdı. Tamam sakin olacağım, ben gayet sakinim bu doktor bozuntusunun saçını elimde kalana kadar yolmayacağım.
Ben kendimi sakinleştirmeye çalışırken Bade doktor odadan çıkmadan Boraya;

"Bora bey çıkış işlemlerini yapma dan odama gelseniz iyi olur sizinle konuşmam gerekenler var hem de ilaçlar için receteyi size vermiş olurum."

demesiyle ben kendimi Bade'nin üzerine atlamamak için zor tutmuştum ama şuan sakin düşünüp bir plan yapmam lazımdı.
Aklıma bir anda üşüşen planla planımı uygulamaya başladım.

ŞANS(SIZIM)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin