Aile -7.Bölüm-

545 61 8
                                    

Not: Argo kelimlere var. Kusura bakmayın... 

...

“Peki, neden senin gibi anası-babası belirsiz bir pi*e inanacakmışız ki? Ya da sü*tük ablana?” Yüzündeki çıldırdığını, aklını kaybettiğini gösteren yüz ifadesiyle söylemişti bordo saçlı çocuk.

Bordo saçları dağılmıştı. İnce gözlerinin içine çektiği siyah kalem biraz akmıştı. Çektiği kalemin siyahlığı sol gözünün tam altında bulunan 3 beni daha da belli ediyordu. Sağ gözünün altında ise Jun Hee’den yediği yumruktan dolayı oluşan mor bir yara vardı. Dudağı patlamıştı. Kulağındaki deliklerden birindeki küçük küpe kopmuş ve kanatmıştı genci.

Jun Hee’nin arkasına saklamaya çalıştığı şoka girmiş genç kızı yanına çekmişti. Ellerini genç kızın başının iki yanına sabitlemiş ve kızı suratına bakmaya zorlamıştı.

Bu yakınlıktan rahatsız olan Jun Hee ise genç kızı kurtarmak için öne atılacağı zaman karın boşluğuna yediği yumruk ile nefesini kaybetmiş ve yeri boylamıştı. Sadece Hye Jin’in arkadaşı olduğu için katladığı bordo saçlının gerçek yüzü artık ortaya çıkmıştı. Zamanında Jun Hee ne kadar uyarırsa uyarırsın herkes onun kuruntu yaptığını düşünmüştü. Sadece bordo saçlıyı kıskandığını söylemişlerdi. Kendisinin birleştirdiği bu kocaman aile karşısında ki zıvanadan çıkmış p*ç kurusuna inanmıştı. Kendisinin deli biri olduğunu söylediklerinde kırılmıştı. Şimdiyse o kendini bilmez pi*in elinde başlarına daha neler gelecekti acaba?

Hafifçe gülüp bağırdı Jun Hee… “Bana inanmamıştınız. Onun bir şere**iz olduğunu söylediğimde kıskançlık yaptığımı söylemiştiniz.” Etrafına bakıp herkesle göz göze gelmeye çalışmıştı fakat pek bir şey gördüğü söylenemezdi. Başı dönüyordu ve ayağa kalkmaya çalışırken titreyen ayaklarına söz geçirememiş bir daha yerle buluşmuştu.

Tepesinde bekleyen birkaç izbandut ise kollarını tutup onu ayağa kaldırmıştı. Bir diğer değersiz varlık ise düzleştiremediği için iyice kabarmış siyah saçlarını çekerek onu karşıdaki manzaraya bakmaya zorlamıştı.

“Senelerdir seninleyim Hye-ya! Senelerimi seninle geçirdim. Birçok kez seni korudum Hye-ya, kendimden bile. O p*çe değil bana inanmalısın. O değildi seni koruyan, ağladığında sırtını sıvazlayan. O sadece seni kandırıyor Hye-ya! Sadece oyun oynuyor. Seni hak etmiyor.” Genç kızın yanağına dayadığı ellerinden biri ile yanaklarını okşamaya başlamış ve genç kıza daha da yaklaşarak kulağına fısıldamıştı –ki bunu sadece Jun Hee daha da sinirlensin diye yapmıştı-.

Birkaç saniyeliğe genç kızdan ayrılıp Jun Hee’ye bakarak sırıtmıştı. Sanki ‘her şey bitti sen kaybettin’ der gibi bakıyordu Jun Hee’ye. Bunun Jun Hee’yi ne kadar sinirlendirip deli edeceğini, bir o kadar da kıracağını biliyordu.

Jun Hee ise hala bu deli pi*in ‘kadınına’ nasıl bu kadar yakın durabilmeye cesaret edebildiğini düşünüyordu. Hele ki şu izbandutlardan kurtulsan yapacağını biliyordu, fakat o zamana kadar sakin kalması gerektiğini biliyordu. Bu deli p*ç birkaç kişiyi kaçırmayı unutmuştu. Kendi kendine kıkırdadı Jun Hee.

Etrafındaki ailesi ise onun gerçekten de delirdiğini düşünüyorlardı. 

Bir iki hafta boyunca genç adam her sabah uyandırmak için gelmiş fakat her seferinde genç kız gibi uyuya kalmıştı. Hye Jin bir süre sonra Ji Min’e alışmış daha az azarlamıştı genci.

Artık sabahları onu görünce çığlık atmıyordu, sakince gencin başına dikilip omzumdan sarsıyordu. Genç uyandığında zaten kalın-etli, pembe dudakları şişiyor-kıpkırmızı oluyordu. Neredeyse bütün suratını kaplıyordu dudakları. Bu yüzden de bir balığı anımsatıyordu genç. Buna karşın iri gözbebekleri küçülüyor, göz kapakları yarıya iniyordu. Ellerini kaldırıp yavaş yavaş gözlerini ovuşturuyor, aptal aptal gülümseyerek ‘günaydın’ diyordu genç kıza. Sonra kalkıp kendinden epeyce kısa olanı kolundan tutup banyoya sürüklüyor, Ji Min yüzünü yıkarken genç kızın onun için seçtiği kıyafetlerin denenmesini bekliyordu. Ji Min sayesinde genç kız küçük-sevimli-varla yok arası gardırobunu atıp, büyük-geniş bir gardırop almak zorunda kalmıştı. Tabii ki de dolaplardaki kıyafetlerin parasını gence ödemeye çalışıyor, her seferinde bu amacını yarı yolda yüz üstü bırakmak zorunda kalıyordu. Bunun annesi tarafından planlandığını düşünmüyor da değildi ara sıra.

Mental BreakdownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin