Bugün ikisininde üzerinde bir üzüntü çökmüştü. Jungkook'un öleceğini bilmesine rağmen hâlâ elinden bir şey gelmeyen Jimin gün geçtikçe mahvoluyordu. Sabah Jimin erken kalkıp kahvaltı hazırlamıştı fakat Jungkook uzun bir zamandır tuvaletten çıkmıyordu.
"Jungkook!"
Ses gelmiyordu. Jimin kapıyı tıklattı ona seslendi fakat hiç bir belirti yoktu. Korkmaya başlamıştı.
Ardından kapıya kulağını dayayıp dinlemeye başladı iç çekişler ve hıçkırıklar ile Jungkook'un ağladığını farketti. Bugün okula gitmeleri gerekti.
Jimin kapıya daha sert vurdu
"JUNGKOOK AÇ KAPIYI!"
"JUNGKOOK SANA DİYORUM!"
"BANA SES VER!"
"JUNGKOOK KAPIYI KIRACAĞIM GERİ ÇEKİL KAPININ ÖNÜNDEYSEN!"
Jimin 5-6 adım gerileyerek kapıya koştu ve omzu ile kapıya sertçe çarptı, kapı anında açılmıştı.
Jungkook yere oturmuş dizlerini kendine çekmiş kollarını başına sarmış bir şekilde sarsılarak ağlıyordu.
Jimin yanına oturdu ve kafasını kaldırmaya çalıştı. Uzun bir uğraş sonucu o kahve gözlere biçimli dudaklara bakabilmişti. Melekti o.
"Neyin var güzelim?"
Cevap vermeyip başını Jimin'in göğsüne yaslayıp daha şiddetli ağladı Jeon. İçi kan ağlıyordu. Öleceği zamanı bilerek yaşamak ne kadar iyi olabilirdi ki? Hayatında hiç bir insanın kalbini kırmamıştı ama en ufak olay onu kırıyordu, yıpratıyordu. Bu olmamalıydı.
Jimin'in gözleri dolmuştu. Belki de son kez karşısında ağlayacaktı. Düşüncesi bile günlerce yemek yememesine sebep olacak, ağlamasına sebep olacak, gülümsemesini çalacak kadar acıydı bunlar.
Jimin bu güzel olan 5 ayı ona cennet yapacaktı, yollarını kiraz çiçekleri kadar geçtiği her ortamın bir bahçenin en gizemli en nadide çiçeği olarak gösterecekti, onu prensi yapacaktı.
"Jungkook sen benim ay parçam, bahçemin en güzel çiçeğisin. Bu şekilde itiraf etmek istemezdim."
Jungkook kafasını kaldırdı ve Jimin'in gözlerinin içine baktı. Yanaklarından süzülen göz yaşları Jimin'in gözlerinin daha fazla dolmasına sebep olmuştu. Jungkook burun kıvırarak ağlamasını engellemeye çalıştı. Bu çok acıydı belki 4-5 ay sonra onun yüzünü daha göremeyecekti.
"Ben sana aşığım. Her şeyden herkesten daha çok seviyorum sen-"
Sözünü kesen hafif dolgun dudaklardı. Jimin çok şaşırmıştı fakat onu kendine getiren yanağına değen Jungkook'un gözyaşlarıydı.
Jimin dudaklarını ayırdı ve Jungkook'un gözyaşlarından öptü, Jungkook'un akan her bir gözyaşı onun yaralarıydı ve Jimin Jungkook'un yaralarını dudaklarıyla mühürlüyordu.
Yavaş yavaş öptü, kıyamıyordu. Ayrıldıklarında Jimin Jungkook'u ayağa kaldırdı ve yüzünü yıkattırdı.
"Ağlamana asla izin vermiyorum bu saatten sonra, seni sadece ben ağlatabilirim. O da mutluluktan."
Sonra elini tutup Jungkook'u mutfağa sürükledi.
"Sen burada oturuyorsun ve ben sana kahvaltı hazırlıyorum sonrada okula gidiyoruz bay Jeon."
Jungkook sadece bu güzelliğe gülümsedi fakat kahvaltıda ona yardım etmek istiyordu.
"Sana yardım etm-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dearvert | ᴶᴵᴷᴼᴼᴷ
Fiksi PenggemarBu bahçe çiçek açan yalnızlıklarla dolu, dikenlerle dolu olan kumdan kaleye kendimi bağladım. _____