YALNIZ KALABALIK

30 5 0
                                    

Sınıf enlem ve boylam olarak geniş ve büyüktü. Masa ve sıralar gri ve sınıf perdeleri buz mavisi rengindeydi. Sıralar 2'li gruplar halinde dağılmış ve her grupta 5'er masa bulunuyordu. Yani sınıf mevcudu herkesi 2'şer hesaplarsak 20 kişiydi. Çoğu okullara göre çok görkemli bir okul olduğu sınıflarından belliydi. Ben cam tarafından 3. Sırada oturuyordum ve bildiğim kadarıyla bir sıra arkadaşım yoktu. Bu da demek oluyor ki beni yargılayacak, sürekli benden şikayet edip arasında mesafe koymadan iletişime geçmemeye çalışan biri olmayacaktı. Bu da benim için kimse ile konuşmak zorunda olmadığım adamına geliyordu.

FREEDOM!

Dışarıdan soğuk biri gibi görünüyorum ve evet öyleyim.

Ben bu düşüncelere dalmıştım ki bana merakla bakan bir çift gözle kendime geldim. 'Ne?' Dercesine baktım ona. Çocuk sarışın ortalama 1.80 boylarında kumral mavi gözlü ve yapılı bir çocuktu hani şu 'kızların çıldırdığı' türden.

Bana bakıp gülümsedi ve konuşmaya başladı. "Fıstık sen yeni öğrenci olmalısın. Ben Mert" Dedi muzip bir tavırla.

Gözlerimi devirip ona cevap verdim. "Bana fıstık tarzı şeyler söyleme ve bir daha söylersen sonuçları beni ilgilendirmez. Memnun olmadım ve adını sormadım." Dedim. Sarı kulaklıklarımı taktım ve şarkı listemden herhangi birini seçtim. Tam şarkıya adapte olmuş dinlerken, kulaklığın kafamdan çıkarılmasıyla yerimden sıçradım.

Elinde kulaklığım olan Mert'e çok pis bir bakış attım. Korkmuş olacak ki sıranın üstüne bıraktı ve ellerini 'teslim oldum' dercesine iki yana açtı. Sırıtıyordu ve piç gamzeliydi.

"Kızım sen ne uyuz şeysin ya. Ben seninle tanışmaya çok meraklı değilim zaten. Yana kaymanı söyleyecektim mâlum o sıra benim de." Dedi yana kaymanı işaret ederek.

"Madem kaymamı istiyorsun direkt söylesene lafı dolandırmanın bir manası yok." Deyip yana kaydım.

Yanıma oturdu ve sessizce ders dinledi. Tabii bu sessizlik sadece 7 saniye için geçerliydi.

Yüzünü bana çevirdi dirseğini sıraya koydu yüzünü de eline koydu.

Gözlerine yakından bakınca, tam mavi olmadıkları yeşil ve mavi tonlarıyla harmanlanmış daha çok maviye çalan muazzam bir renge sahip oldukları belli oluyordu. Elmacık kemikleri belirgindi, çene kasları biz buradayız diye bağırıyordu. Çenesinde hafif bir gamzesi ve yanağında derin bir gamzesi vardı. Kirpikleri uzun ve kalındı. Burnu kalem ile çizilmişcesine düzgündü. Boynu orta kalınlıkta ve omuzları hafif genişti. Kasları giydiği formanın altından bile biz buradayız diye bağırıyordu. Gri formanın üstündeki mavi yazı gözleriyle ahenk içerisine girmişti. Formanın altına da beyaz bir gömlek giyip sweatshirt havası katmıştı. Siyah kot pantolon ve beyaz spor ayakkabılarla kombini kâf dağına çıkarmıştı.

Birden "resmen süzdün beni" Dedi. Üstünü eliyle kapamaya çalışarak. Sırıtıyordu. "Çok yakışıklıyım bakabilirsin güzele bakmak sevaptır." Deyip elini saçlarının arasından geçirdi.

Gözlerimi devirdim "güzele bakmak değil güzel bakmak sevaptır ve eğer güzele bakmak sevap olsaydı ben şuan çok büyük günah işlemiş olurdum" dedim ve onu taklit ederek sırıttım.

"Ama güzele bakmak sevapsa sana bakarak bayağı bir sevap kazanmış oluyorum ben" deyip göz kırptı.

Derin bir nefes alıp önüme döndüm. "Ha bu arada adını öğrenebilir miyim soğuk ama taş leydi?" Ona dönüp "adım kafakıran ve daha fazla konuşmaya devam edersen adımın hakkını vereceğim" Dedim ve ters ters baktım.

Ağzına görünmez bir fermuar çekti ve önüne döndü. Gülüyordu.

İlk defa biriyle sanki hayatımda her şey normalmiş gibi konuşmuş ve yine ilk defa sadece karşımdakini değil kendimi de kandırmayı başarmıştım.

YALNIZ KALABALIK(DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin