14. Bölüm

582 46 26
                                    

---Damla---

Adem: Da- Damla kaza yaptık. Yağmur'un durumu çok kötü.

Damla: Adem ne saçmalıyorsun? diyebildim sadece. Ağlarken sesim çıkmıyordu.

Adem: Damla ben ciddiyim. Öztürkler Hastanesi'ndeyiz. Çabuk gel!

Arama sonlandırıldı.

Telefon elimden kayıp yere düştü. Sadece ağlıyordum.

"Damla ne oldu? Ağlama da anlat!" dedi Hilmi Cem.

Zerrin teyze "Ne oldu kızım, neden ağlıyorsun?" dedi.

"Yağmur ka-kaza geçirmiş. Durumu çok kötüymüş." dedim hıçkırarak.

"Ne? Hangi hastanede olduğunu öğrendin mi?" dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım.

"Pekala hadi gidelim!" dedi Zerrin teyze.

Arabaya bindiğimizde Hilmi'ye hastanenin adını söyledim ve sürmeye başladı.

***
Hastaneye gelmiştik ve görevliye Yağmur'un bulunduğu odayı sormuştum. Şu an bir odada dinleniyormuş. O kadar da onemli bir şey yokmuş. Adem ve abartıları... Görevliye içeri girip giremeyeceğimi sorduğumda bana izin verdi.

Odaya girdiğimde Yağmur beyaz bir elbise giymiş, uyuyordu. Yanına yaklaştım ve elini tuttum. Aniden uyandı. -Asla romantik bir konuşma yapamayacağım sanırım-

"Oo hastane kuşu günaydın. Beyaz ışığı falan gördün mü? Beyaz ışık cidden beyaz mı?" diye saçmalamaya başladım. Ne yapayım onun için çok endişelenmiştim.

"Damla ne diyorsun ya?" diye mırıldandı.

Biz havadan sudan konuşurken içeri bir doktor girdi.

"Batuhan?" diye fısıldadı Yağmur. Anladığım kadarıyla doktorun ismi Batuhan'dı. Fakat neden Yağmur'un suratı kireç gibi oldu?

"Yağmur? Aşkım seni çok özledim!" diye bağırdı Batuhan denen doktor.  Aşkım mı?

"Aşkım mı?" diye sordum.

"Batuhan defol git buradan. Yüzünü bile görmek istemiyorum. Çık git hayatımdan ya!" diye bağırdı Yağmur.

"Aşkım evet haklısın ama..."

"Aşkım deme bana Batuhan!" diye tekrar bağırdı Yağmur.

Kapıdan dışarı çıkıp güvenlik görevlisinin yanına koştum.

"Merhaba, Batuhan adında bir doktor arkadaşımı rahatsız ediyor. Lütfen ilgilenir misiniz?" diye sordum.

"Maalesef. Batuhan Bey bu hastanenin sahibi. Ona karşı çıkmam görevden atılmam demek."

"Korkak!" diye çıkışıp Yağmur'un yanına döndüm.

O sırada gördüğüm tablo rönesans tablosu gibiydi.

Bayılmış bir Yağmur.

Yerde yüzü kanlar içinde yatan bir Batuhan.

Eli kanlı, yüzü domates gibi kızarmış bir Adem.

Ve Adem'in elini tutup sakinleşmesini fısıldayan bir Hilmi Cem.

İki dakika gitmiştim burada ne olmuştu böyle?

----Son----

Sonsuz - HilDamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin