Rüya gibi günler

143 8 0
                                    

O gün konuştuk ne yapacağımızı. İlişkimizin nasıl olacağını, kimlerin haberi olabileceğini. İkimiz de telefonla yazışmayı bırakınca biraz normal hayata döndüm. Annem dışarı çıkmayı teklif etti. Normalde hep onun gitmesini isteyip evde tek kalırdım. Yalnızlık beni sakinleştirirdi. Ama bugün bir şeyler olmuştu artık. Kendimi yalnız hissetmemiştim. Ve teklifini kabul ettim. Bir kafeye gittik. Tabii ki annemlerle oturmayıp içeride bir yerlere kaçtım. Telefonu aldım ve belirli kişilere olayı anlattım. Bir olayı 5 10 kere anlatınca sıkılırsın ya, ben sıkılmıyordum. Teker teker, ayrıntılı ayrıntılı aynı mutlulukla anlatıyordum. Saatler biraz ilerleyince kalktık. Araba ile eve dönerken bir mesaj geldi "İyi geceler sevgilim". Hayal mi görüyordum? Sevgilim yazmıştı! Yüzümde saçma bir sırıtma belirdi. Ben de aynısını yazdım. O an düşündüm: Acaba o da bu kadar heyecanlanıyor mu? Öyle olmasını umdum ve gözlerimi kapatıp uyudum.
           Sabah kalktığımda okula geç kalmıştım aceleyle evden çıkıp okula koştum. Neyse ki prova biraz geç başlamıştı. Salona girdiğimde gördü beni. Güldü, ama o nasıl gülmek Allah'ım ben orada eridim resmen. Ben de  güldüm ve yerime geçtim. Gösteriye az kaldığı için yerlerimizi belirliyorlardı. Hoca beni en öne koydu. Yanımda en yakın arkadaşım onun yanında da o oturacaktı. Arkadaşım o gün geç gelecekti. Bunu biliyordum. Bu yüzden aramızda bi boşluk vardı. Biz konuşmaya başladık. Aslında konuştuğumuz bi konu yoktu öylesine muhabbet edip gülüyorduk. Saatler ilerlemişti provalar devam ediyordu. Tam yanıma oturacakken arkadaşım geldi. O an kankamı öldürme isteği geldi bir an. O da biliyordu tabii sevgili olduğumuzu. O yüzden kıskanma belirtilerini sergiledi. Alttan alttan da laf sokuyordu. Prova bitişi seninle çıktık birlikte. Sordun o laflar bana mıydı diye. Biraz baktım gözlerine. "Bilmem," dedim. Ama aslında biliyordum. O da bunu biliyordu. Güldü yine. O her güldüğünde hayat sanki daha güzelleşiyordu. O her baktığında sanki herkes bana bakıyordu.
           Kahve içmeyi teklif ettin. Kabul ettim tabii ki. Kasada ısmarlamaya çalıştın ama asla izin veremezdim. Çünkü ben öyle sevgilisine ısmarlatan kızlardan değildim. Kendi kahvemi ödeyip bir masaya geçtim. Kahvelerimizi yudumlarken sohbet ettik. Kendimden bahsettim, o da kendinden bahsetti. Ama ben zaten çoğunu sevgili olmadan önce yaptığım araştırmalar sayesinde biliyordum. O kadar farklıydın ki gözümde. Saatlerce izleyebilirdim o güzel yüzünü. Saatlerce sohbet edebilirdim o güzel ruhunla. Hava kararmaya doğru çıktık kafeden. Evime bırakmayı teklif ettin ama kabul etmedim. Evin zaten çok uzaktaydı. Daha fazla geç kalmanı istemedim. Eve geldiğimde annem sorgulayıcı bakışlarıyla nerde olduğumu sordum. Bende kızlarla kahve içip ders çalıştığımı söyledim. Yalan söylediğimden biraz rahatsızdım ama annemin bu tarz şeyleri sevmediğini biliyordum. O yüzden duş alıp odama geçtim. Birkaç saat telefonla takıldım. Sonra ders çalışmam gerektiğini düşünüp ders çalıştım. Sıkılınca piyanoya geçtim. Ve çalmaya başladım. Çalarken seni düşündüm hep. Sana olan sevgim gibi severek çaldım. Piyano çalmam bitince telefonu aldım. Ve o mesaj geldi "İyi geceler prensesim". Prenses lafı birine bu kadar mı yakışırdı?Ben de cevap "İyi geceler prensim" yazdım.Ve o gün de seninle mutlu bitti...

Üzüntülü kalbin hayaletleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin