BÖLÜM 2 KARANLIK

139 36 33
                                    

Gözlerimi araladığımda görme duyumu kaybettiğimi sandım. Karanlık, sonsuzca karanlık vardı önümde. Dayanabileceğim bir duvar veya eşya yoktu. Sadece ensemi okşayarak esen soğuk bir rüzgar ve sessizliğin sesi... Bunun doğru olmadığını bilsem de nefret ettiğim sessizliği bozmak için, 

-Odamdayım, dedim kendi kendime. Sesim odamda olmadığımı kanıtlayan boşluk tarafından yutuluyordu.

-Hepsi aptalca bir kabustu o kadar!, Kendimi ikna etmeye çalışıyordum ama hala içimde güvende değilmişim gibi bir his vardı. Birden yine o sesi duydum.

-Haklısın oyuncu. Sadece aptalca bir kabustu o kadar. 

-Kimsin sen!,diye haykırdım boşluğa. Ama o beni duymamışçasına konuşmaya devam etti.

-Ama hala devam eden bir kabus. Sonu olmayan...

-Anlamıyorum! Ne istiyorsun benden!

-Ölmemeni, dedi ses. Sonra sıradan bir şey anlatıyormuş gibi devam etti.

-Belkide bunu benim değil senin istemen gerekir... Arenaya hoşgeldin oyuncu.

                  ***

Arena mı? Bu sözcüğü anlamlandırmaya çalışırken kadın devam etti:

-İğrenç bir oyunun içindesin oyuncu. Kurallar çok basit... Ölme, öldür.

-Pekala, tamam. ,dedim ve:

-Uyanmak istiyorum! diye bağırdım. 

-Eğer bu bir kabussa uyanmak istiyorum!, Kadın yine beni duymazdan geldi ve sinir bozucu bir sakinlikle

-Ben buraya geldiğimde daha olgun davranmıştım, dedi. Bu garibime gitmişti.

-Benim bilinçaltımsın sen. Gerçek değilsin!, Kadın bir kahkaha attı. 

-Bir kabustasın oyuncu. Rüyada değil. Kabuslar alemi gerçek gibidir. Eğer ölürsen ölürsün ve yatağına ölü bir şekilde dönersin. Ölmezsen de... Bunun senin için imkanı olmadığı için, konuşmaya gerek duymuyorum.

Galiba anlamaya başlamıştım. Tek yapmam gereken gece boyunca ölmemekti. Sonra... Muhtemelen uyanacaktım ve bu garip kabusu unutacaktım. Zaten hayatta kalmamı engelleyecek hiçbir şey yoktu. Sadece karanlık ve...

-Seninle mi dövüşeceğim?, dedim ve her ihtimale hazırlık olarak oturduğum soğuk zeminden kalktım. Ama kadın:

-Saçma, dedi.

-Bunu denemedin mi zaten... Ayrıca seni öldüreceksem çoktan öldürürdüm. 

-Burada sabah olmasını mı bekleyeceğim yani?, dedim rahatlamış bir şekilde. Aslında belkide kadının alayına sinirlenmiş olmam gerekirdi. 

-Ben ölmem, dedi kadın. Ne demek istediğini anlamamıştım ama galiba benimle dalga geçiyordu.

-Demek istediğim şey... Benim için endişelenme.

Onun için endişelenmek mi? Kendini ne sanıyordu bu. En yakın arkadaşım mı? 

-Hıh, dedim fısıldarcasına.

-İstersen geber, umurumda değilsin.

-Kulaklarını kullan oyuncu. Ve asla durma. 

-Ne?, Başka bir şey söylememe fırsat bırakmadan 

-Konuşma, dedi.

-Koş!, sonra dediğini hemen uygulayacağımdan korkarak bileğimi tuttu. Elinde eldiven yoktu. Ama bir bıçak vardı. 

-Al bunu, dedi ve elime tutuşturdu.

-İhtiyacın olacak...


Okuduysanız lütfen yorum yapın:)

NEVER SleepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin