Lestrange'ların kızı

212 9 4
                                    

Multi feridegül...
Kadının kocasına seslenip çıkmasını söylediğinde isimlerini öğrenmiştim
" hadi serhat dışarı çık biz biraz yalnız konuşalım belliki senden çekindi."
dedi adam ise karısını onaylayıp
"peki selda yalnız konuşun siz"
deyip çıkarken durdurdum
"hayır serhat bey çıkmanıza gerek yok sizden çekindiğim falanda yok kalabilirsiniz."
Dedim.
Serhat bey bana dönüp çarpık bir tebessümle
"bana serhat amca yada abi diyebilirsin resmiyete gerek yok."
dedi.
Bende sadece başımla onaylayladım.
Ayakta durmanın anlamsız olduğunu düşünüp bana yakın duran üçlü koltuğa oturdum feride bir yanıma selda ablada bir yanıma oturdu. Serhat abi ve elifte birer sandalye alıp karşımıza oturdular.
Tabikide büyü ile yaptılar. Serhat bey "Bak melisa sana söylemek istediğimiz bir şey var biz seni tanıyoruz kim olduğunu kimin kız olduğunu herşeyi senin bile bilmediğin herşeyi biliyoruz."
Dedi bense anlamayan bakışlarla sordum
"ne demek istiyorsunuz daha açık konuşur musunuz?"
Dedim o ise derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. Anlaşılan uzun bir mevzuydu.
"Melisa biraz önce feride 'tıpkı bir harry potter serisinde gibiyiz dedi ya aslında bu bir nevi doğru"
elini sus işareti olarak havaya kaldırdı ve
"lafımı bölme ve sadece dinle anlattıklarımı duyduğun zaman kendinde olabilecekmisin merak ediyorum ama bilmek zorundasın. Melisa şuan harry potter bir kaç ay sonra 1.sınıfa başlayacak ve seri gerçekleşmeye başlayacak J.K. Rowling zamanın en iyi kehanetçisiydi onun bu kehanetleri zamanla kitaplaştırılıp basıldı Rowling bunları 61 sene önce yani adı anılmaması gereken hogwartsa başlayacağı sene başladı bu kehanetleri ve o zaman yazılmaya başlandı ve kitaplar basıldı. Sende harry potter serisi döngüsü içindesin sen bu olayların bir parçasısın istesende istemesende eninde sonunda oraya gideceksin ve çoğu şeyi değiştirme imkanın olacak birçok kişinin ölümünü engelleyebilirsin cedric digory ve dayın siriusunkini mesela"
dedi ve konuşmam için sustu.
"Dayım mı sirius benim dayım mı ama nasıl olur annemler normal muggle insanları nasıl olur lütfen açıklayın."
dedim.
"Melisa bilmen gereken birşey daha var sen türk bir anne babadan doğmadın onlar senin öz ailen değil onlar senin koruyucu ailen gerçek ailen ingilterede senin korunmak zorunda olmasaydın diğer yaşıtların gibi HOGSWARTTA okuyacaktın. Ama maalesef onun yüzünden oraya daha geç başlayacaksın önce buradaki eğtimini alacaksın. O sonradan senin yaşadığını öğrenirse hoswarta gidiceksin çünkü o seni bulmak isteyecek.
"Kim?"
"Annen....  annen melisa sana kim olduğunu söylemek istemiyorum ama daha fazla gizleyemem..."
"Kim,benim annem kim??,"
"Senin annen.....Bellatrix Lestrange. Sen onun kızısın siriusta dayın dracoda kuzenin"
Dedi tek nefeste
"Eee nasıl hissediyorsun kendini melisa korkutucu değil mi hani bilirsin bi katilin kızı olmayı istemezdim ben?" 
Eliften gelen bu şaşırtıcı soru üzerine afalladım. Elif ise babasının dirseğine ve sert bakışlarına maruz kalıp susmuştu. Odada kimse konuşmuyordu sanki herkese dil bağlama büyüsü yapılmıştıda kimse konuşmak istediği halde konuşamıyordu. Sonunda sessizliği bozdum.
"Ben....Bellatrix lestrange'ın mı kızıyım? Yani bu neden böyle niye noldu da bu hale geldik????" 
" Bak melisa sen harry gibi kim-olduğunu-bilirsin-senin dengi olarak işaretlediği biri değilsin ama harryle aynısın tek fark karanlık lord onu kendi isteği dışında hortkuluğu yaptı ama seni kendi isteğiyle hortkuluğu haline getirdi.
aslınada sende sağ kaldın öldüren lanetten omuzundaki uzun şimşek biçimindeki iz lanetin sende bıraktıkları. Benim için anlatmak zor olsada şimdi öğreneceklerin seni derinden sarsabilir. Melisa annen  seni o yaşayabilsin diye kurban etti.  Seni ona verip sonsuza dek saklayacaktı ve lordun kızı olarak büyütecektin. Ancak sirius seni alıp kaçırdı kaçarken Karanlık Lord arkandan daha doğrusu dayını öldürmeyi hedefkerken lanet gönderdi ve lanet siz cisimlenirken sana çarptı cisimlenme sırasında olduğu için lanet geri sekti ama o kendini korudu ve sende öldüren lanetten sağ kurtulmuş oldun omuzundaki iz bunun kanıtı. Bellatrix seni heryerde aradı ama dayın seni türkiyeye getirip araf ve efsun'a verdi sonrada adı-anılmaması-gereken harrye saldırdı anne ve babasını öldürdü. Bu yüzden bir ara senin öldüğün yalanını uydurduk ve herkes inandı o bile ama annen inanmadı heryerde arayıp durdu seni ama seni bulmaması için herşeyi yaptık,bizde senin koruyucularındanız."
"Babamdan hiç söz etmediniz o rodolphus mu peki?"
"Evet sanırım o. Ama rodolphus annen kadar seni aramadı birkaç arayıştan sonra vazgeçti. "
"Peki şimdi ne olacak bana biz hangi okula gidicez?"
"ALTINÇAĞ CADILIKVE BÜYÜCÜLÜK OKULUna."
"Orası nerde?"
"Türkiyede elbette."
Serhat amcay şaşkınlıkla dinliyordum türkiyede türk bir büyücü okulu inanılır gibi değil cidden.
Ben şaşkınlığımı üstümden atamadan selda abla konuştu.
"Okulun bittikten sonra yaz tatilinde sana okula kabul edildiğine dair mektup gelicek ve hazırlığına başlayacaksın. tatil bitiminde yeni okulunda okumaya başlayacaksın bu çok güzel öyle değil mi melisa?"
dedi.
"Evet öyle bu .....çok büyülü ve muhteşem ve ben büyülüyüm büyü benim içimde...bu çok karmaşık hatta saçma...inanılmaz derecede görkemli....söyleyecek söz bulamıyorum..."
ben bu ilginçüstü haberin şokunu anlatamadığım için saçma sapan birbirinden kopuk kelimelerle konuşuyordum.
Popy kapıyı açıp salona girdi ne zaman çıktı hiç farketmedim. Elinde bir tepsiyle girdi tepsi üstünde 5 tane kadeh vardı. Kadehlerin ikisinde sarı renkli üstü köpüklü içecek vardı diğerlerinde ise kırmızı renkli bir içecek vardı.
Popy tepsiyi orta sehpaya koyup herbirimize servis etti.
Bana gelince bardağımı uzatırken gülümsedi ve kısık bir sesle
"afiyet olsun hanımefendi melisa." Dedi ve yere kadar eğilip reverans yaptı bense rahatsız olup kalkmasını ve bir daha bunu yapmamasını söyledim.
O ise beni onaylayıp odanın en köşesine gidip beklemeye başladı. Elimdeki kadehi evirip çevirp ne olduğunu anlamaya çalışırcasına bakıyordum kırmızı sıvıya selda abla anlamış olacak ki merakımı gidermek istercesine konuştu.
"Kırmızı armut ve pırpır şekerpare tohumundan şerbet tadı güzeldir." -Başımı kaldırıp onların elindeki sarı renkli köpüklü sıvıya baktım-
" bunlarda kaymak birası sizin daha yaşınız küçük olduğu için bundan içmiyorsunuz."
Dedi tüm sevecenliğiyle.
Elimdeki kadehi yavaşça kaldırıp bir yudum içtim tadı güzeldi ama çok şekerliydi bir iki yudum daha alıp kadehi orta sehpaya bıraktım.
Popy endişie ile bana bakıp
"yoksa hanımefendi melisa şerbeti beğenmedi mi başka birşey isterse getireyim mi?"
Dedi
bense onun bu tekaşlı haline gülümseyip
"hayır popy beğendim ama çok şekerli o yüzden kalanını birazdan içeceğim söz."
Serhat abiye dönüp konuştum. Aklıma gelen şeyle yüzüm düştü ve utandım.
"şey siz altayın kolunu kıran kişinin ben olduğunu biliyor muydunuz? Yani eğer bilmiyorsanız bile şimdi öğrendiniz ben..mmmmm...şey...eee...özür dilerim...gerçekten.. ben ve feride biraz saldırgan kişilikli olabiliriz ve birazda asabi birazda sinirli ve agresif. Mmm şimdi düşündümde biz baya bir serseyimişiz yaa. İşte bizim sinirli olduğumuz bir ana denk geldi altay ve ben oturduğu sandalyeye tekme atmış olabilirim olabiliriz. Özür dileriz.."
dedim.
sonrası sessizlik kimse ne konuşması gerektiğini bilmiyor lafa nerden başlıcamı bilmiyordum feride yerinde rahatsızca kıpırdanıp kolundaki saati gösterdi.saat geç olmuştu eve geç kalmak üzereydik sınıf yoklamasında da yok yazılmıştık annemlere mesaj gitmişti büyük ihtimalle daha doğrusu koruyucu aileme....
Aşağıdaki zilin çalmasıyla bakışlarım aşağıya kaydı. Popy cisimlenip aşağıya gitti sanırım kapıyı açmak için. Birkaç saniye sonra kolunda bir tane sırt çantası ve sırtında kendi çantasıyla beraber içeri giren bir adet sinirli altay belirdi karşımızda. Bir dakka sen niye sinirlisin aga? Bişe daha var bunun kolu kırık değilmi yaa nasıl taşıyor bunu? Ben içimden onu soru yağmuruna tutmuştum ama dışımdan hiçbir tepki yoktu. Altay sinirle soluyup konuştu
"Ya acaba ben olmasam bu çantanı nasıl alacaktın merak ediyorum madem gidiyorsun niye çantanıda almıyorsun bana yük ediyorsun?" Elif onun aksine gayet sakin bir şekilde konuştu.
"Altay bu kadar  laf edeceğine getirmeseydin popy ya da Daisyy(deysi) getirirdi. Ki şimdi gidip kızların çantasını almaya gidecekler okula benimkinşde alırlardı."
Altay duyduğu bu sözle çatık olan kaşları dahada çatıldı sanki mümkünmüşçesine, ve resmen yerine mıhlanıp kaldı. Kendine gelince
"yardım edende kabahat ne haliniz varsa görün ben odama çıkıyorum izninizle baba anne"
dedi
ve arkasını dönüp çıkarken serhat abi onu durdurdu.
"Misafirlerimiz var gördüğün gibi altay onlara merhaba deyip öyle gidebilirsin"
"baba zaten onların kim olduğunu biliyorum ' Gözde Ateş' onlar tanımamak mümkünmü?"
Deyip tekrar arkasını dönüp giderken bu sefer kendiliğinden durdu ve
"bir dakika ya siz bu eve girebildiyseniz... nasıl olur yaa sizde bizdensiniz öyle değilmi cadısınız yani ohaaa yuuuuhh inanamıyorum" babasının sert bakışlarını üstüne çeken altay sustu ve bize baktı bu sırada annesi konuştu 
"melisanın kimin kızı olduğunu öğrendiğinde çok şaşıracaksın"
" kimin kızı?"
"Bellatrix lestrange' ın kızı koruyucusu olduğumuz kişi melisa aslında gerçek ismiyle Lisa"
Yeni birşey daha öğrenmiştim gerçek adımı Lisa güzel bir isimdi hoşuma gitmişti...
Lisa Lestrange...
İşte bu inanılmazdı ama yakışmıştı bana...

Düzenlenmiş bölüm 1311 kelime...

ALTIN ÇAĞ CADILIK VE BÜYÜCÜLÜK OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin