ONA DOKUNMA!

95 7 2
                                    

Şarkı ce videodaki kişiyle lisanın annesine bir göndermede bulunmak istedim. İyi okumlar.

Asamı bulmanın verdiği huzurla bizimkilere döndüm.
Feride asasıyla ilgileniyordu altay şaşkınlıkla elimdeki asayı inceliyordu elifinse altaydan eksik kalır bir yanı yoktu serhat abi ise bana ve elimdeki asaya tedirginlikle bakıyordu.
Selda abla endişyle bir bana birde kocasına bakıyordu.
Sonunda serhat abi silkelenip kendine geldi.
"evet asalar ne kadar tuttu olivander?"
Olivander biraz durup hesap yapıp konuşmak için ağzını araladı.
"her biri 17 kount'tan 34 galeon yaptı" dedi bir çırpıda.
Elimi çantama soktum ve içinden 34 galeon sayıp çıkardım.
Ödemeyi benim yapmış olmama sinirlenen feride ölümcül bakışlarını bana göndermekten hiç çekinmemişti.
Bay olivandere teşekkür edip dışarı çıktık.
Benim arkamdan diğerleride çıkıp yanıma geldiklerinde serhat abi kulağıma eğilip sordu.

"Lisa asanın ağacının kimin asasının ağacı olduğunu biliyormusun ya da hatırında mı?"
Dedi sessizce.
Önce biraz duraksayıp düşündüm.
Ve ona baktım ne demekti şimdi bu ne diye bunu merak etmişti ki?
"ceviz ağacı ve anka teleği asam harry ve voldemortla üçüz en önemli ayrıntı bu zaten ağacın ne ilgisi var şimdi?"
Dedim
"sen hatırlıyor musun kimin asasının ağacı olduğunu nu söyle"
"tabiki biliyorum Bellatrix'in asasının ağacı ceviz..."
Ne söylediğimin ve neyi anlatmaya çalıştığını yeni anlamıştım bu nasıl mümkün olabilirdiki.

Serhat abinin yüzünde 'noldu' dercesine alay eden bir ifade vardı. Ona kaşlarımı çatıp
"iyi ama ne demek şimdi bu?"

"bende bilmiyorum ama iyi bir şeyi ifade etmediğine kalıbımı basarım."

"saol ya içimi rahatlattın"
Deyip somurtmaya devam ettim.
Madam malkinin dükkanına doğru ilerliyorduk.

Karşımda gördüğüm kişi ile olduğum yere resmen çivilenmiştim.
Başındaki sarığı ve aynı renk cübbesiyle bize doğru yaklaşıyordu yanından geçmekte olduğumuz iksir malzemeleri satan dükkana gireceğini tahmin ediyordum.

Korkuyla elife baktım.
Kolum acımaya ve yanmaya başlamıştı. İstemsizce elim koluma gitti sessiz bir inilti firar etti dudaklarımdan. Elif ne olduğunı anlamıştı hızla koluma girip popy'nin verdiği iksiri çaktırmadan elime tutuşturdu ve 'iç şunu'dercesine baktı.
Arkamda bizimkiler önümde ise voldemortu kafasının arkasında taşıyan bir piskopat vardı.
Bakışlarım ayakkabıma çarptı. Ve hemen yere çöktüm ve çaktırmadan şişeyi dudaklarıma götürüp içtim.
Tadı harbiden kan gibiydi ve iykk iğrenç galiba kusucam boşa içtim resmen.

Ve tahmin edildiği üzere içtiğim gibi iksiri kustum ve acıyla çığlık attım. Herkes başıma toplanmışken ben acıdan kendimi kaybetmiş çığlık çığlığaydım kolumdan tekrar kanlar süzülüyordu başımda ise yine tarifsiz bir acı vardı. Quirrel yanıma gelip bizimkilere neyim olduğunu sordu.

Ve elini koluma koydu o sırada bir ses çığlık attı.
'"Ona dokunma "'
Quirrel hızla elini kolumdan çekti ancak koluma dokunan herkesin başına geldiği gibi onunda eli yanmıştı.

Bağırmaya başladı
"naptın bana elim elim ahhhhh..."
Acıyla kıvranışını izledim ve elinin yanması nedense beni mutlu etmişti.
Sadistçe gülüp ağzımdan akan kan rengi sıvıya aldırmadan konuştum.

"keşke sahibinin sözünü tutsaydın bana dokunmamanı söylemişti dimi."
Dedim.
Elifte dahil kimse anlmamıştı bu konuşmanın ne anlam içerdiğini.
Bana bakan anlamsız bakışlar eşliğinde yerle buluştu başım gözlerim kapanıp bilincim beni terk etmeden duyduğum tek şey sarıklının bağırtısıydı.
"bunu nasıl bilebilirsin?"

ALTIN ÇAĞ CADILIK VE BÜYÜCÜLÜK OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin