ZAMANSIZ GEÇMİŞ(gelen kim?)

14 5 0
                                    

Sabah geçirdiği şokun üzerine zar zor kendine gelen Esila tüm olanları zihninde sorgulamaya başladı. Alp'e dönerek; 

-Sen nasıl oldu da çıkıp geldin?

-Seni çok özlemiştim..dedi Alp gülerek

Çok geçmeden yüzü ciddi bir hal aldı ve Esila'nın anne babasından müsade isteyerek Esila'nın odasına gittiler. Yalnız konuşmak istiyordu çünki anlatması gereken önemli şeyler vardı. Zor durumdaydı.. 

Esila yatağına oturmuş Alp'in konuşmasını beklerken Alp söze gird;

-Nasılsın diye sormayacağım çünki her gün bu şehirden biraz daha nefret edişini izledim. Senden sözümü kesmeden beni dinlemeni ve ona göre cevap vermeni istiyorum. Lütfen sakin ol.

Esila bir şey anlamamış şekilde kafasını sallayarak devam etmesini istedi.

Alp yıllar öncesinde başlarına gelen o tatsız olaydan bahsetmeye başladı. İkisinden başka kimsenin bilmediği bu sır on yıl sonra karşılarına çıkmıştı. Esila korkuyla onu dinliyor ve ne diyeceğini bilemiyordu. Alp'in konuşması bittiğinde Esila donakalmış ve gözlerinden süzülen yaşların farkında bile değildi.

Alp sakinleşmesi için ona sarılmış ve göz yaşlarını usulca silmişti. Bu manzara da aynı göle giden yolda olduğu gibi yıllar öncesinden izler taşıyordu. 

Alp, yaşanılan o tatsızlıktan sonra ailesinden ayrılarak başka bir ülkede yaşamak ve eğitimini sürdürmek için bu şehri terketmişti. Daha ufacık çocuk sayıldığı o yaşlarda bile Esila'yı yalnız bıraktığı için kendine hep kızmış fakat onu her zaman takip etmenin bir yolunu bulmuştu. Ona zarar gelmemesi için onu kendinden bile uzak tutan çocuk ne olmuştu da şimdi kızın evindeydi?

Esila, Alp'in gidişinden sonra eve kapanmış, aylarca odasından çıkmamıştı. Ufacık bir kız çocuğu olmasına rağmen Alp'e olan içindeki bağ onun başka dostluklar kurmasına engel oluyordu. Ve şimdi o çocukluğunda gözlerindeki bulutlara uçurtma uçurduğu çocuk karşısında durmuş buradan birlikte gitmeleri gerektiğini söylüyordu. Hemde bir an önce. Olaylar bunca sene sonra nasıl tekrar gün yüzüne çıkmıştı? Neden kaçar gibi gitmeleri gerekliydi? Cevapsız kalan sorularını yanıtlaması için Alp'e döndü ve;

-Nasıl oldu da yıllar önce kapanan konu şimdi açıldı. Anlayamıyorum Alp,dedi . 

-Bunları gittiğimiz yerde fazlasıyla konuşmak için vaktimiz olacak. Lütfen biran önce gidelim. diyerek ayağa kalkan Alp odadan çıktı ve Esila'ya hazırlanmasını tembihleyerek kapıyı kapattı.

Ailesinin buna ses çıkarmayacağını bilen Esila onları zihninden çıkarıp geçmişe daldı. Fakat irkilerek kendine geldi ve bir kaç parça eşyasını topladı ve kimsenin bilmediği yatağının altında bulunan gizli kapağı açtı. İçinden aldığı şeyi herkesten saklamak istercesine çantasının bir köşesine gizledi ve odadan çıktı. Tahmin ettiği gibi ailesi onay vermişti ve Alp'le bir kaç günlük tatile çıkacaklar sanıyorlardı. Gerçeği söyleyemezler onları da tehlikeye atamazlardı. Ve bir daha ailesini görememek aklına geldi, Esila'nın. Onlara sımsıkı sarıldı ve sevmediği veda sahnesinden kaçar adım uzaklaştı. Alp'in arabasına bindiklerinde kendini zor tutan Esila, evden biraz uzaklaşınca sessizce ağlamaya başladı. Yolları uzundu, yorugun düşen kız sızıp kalmıştı. Alp ise onun masumluğunu seyrediyordu.

Günlerdir doğru düzgün yemek yemeyen Esila karnından gelen seslere uyandığında arabanın durmuş olduğunu farketti. Gece mi oluyordu yoksa sabah mı? Güneşin batışında mı yoksa doğuşundalar mı çözemedi. O etrafında ki manzarayı hayranlıkla izlerken yanındaki adam onun küçük bir çocuğa benzeyen görüntüsünü izliyordu. Esila bunun farkına varınca ona doğru dönerek gülümsedi;

- Sanırım biraz acıktım, gitsek mi?

-Hayhay, nasıl isterseniz küçükhanım. Her zaman ki menüyü mü istersiniz?'' çay-simit''

İkisi de tebessüm ederek birbirine baktı. Alp arabayı çalıştırarak kahvaltı yapabilecekleri bir yere doğru ilerlemeye başladı.

Alp, Esila'nın kahvaltıda çay ve simit dışında pek bişey sevmediğini çok iyi biliyordu.Sırf o seviyor diye kendisi de öyle alışmış ve hayatın tadını onun yaşamından görmeye çalışıyordu.

İkisi de birbirinden habersiz bu derece seviyorken, arkadaşmış gibi davranıyorlardı. Garip olan ise Esila'nın tek arkadaşı o iken Alp çok geniş bir çevreye sahipti. Buda onun yaşam şeklinden kaynaklı bir durum. Hayatta pek çok olay yaşıyor ve yaşatıyordu.

Tam istediği gibi bir kahvaltı yapan Esila birazda olsa rahatlamıştı. Ne kadar yolları kaldığını sormuş ve çok az olduğunu öğrendiğinde sevinmişti.

Alp'in bir dağ evi vardı. Oraya gelmişlerdi. Kapıları kapatıp içeriye geçtiler ve Esila'nın çantasından sakladığı şeyi çıkartıp masaya koydular. İkisi de düşünmeye başladı. Uzun uzun daldılar geçmişe. Alp bu sessiz ortamı bozarak;

-Gel yukarıya çıkalım sana göstermek istediğim bir şey var, dedi.

Esila onaylayan bir tavırla ayağa kalktı ve adımlarını Alp'e uydurarak üst kata çıktılar. Alp bir kapının önünde durdu, kilidini açtı ve Esila'yı içeriye davet etti. Esila'nın içeriye bir adım atması yeterli olmuştu. Bu oda.. Odanın bütün duvarları.. Nasıl mümkün olabilirdi?

Alp, on yıl boyunca Esila'yı uzaktan izlemiş kaçtığı şehirden fıtsat buldukça onun korumacısı olmuştu. Ve şimdi bu odada ikisinin ortak anıları ve on yıl içerisinde Esila'yı gördüğü günlerde çektiği fotoğrafları vardı. Onun için aldığı hediyeler ve onun için yaptığı eşyalar..

Alp, Esila'yı usulca odanın ortasına getirdi ve içinden gelen ve yıllarca beslediği duygulara mani olamayarak ona sarıldı. Esila ne yapacağını bilemez vaziyette onun tanıdık gelen kokusunu içine çekiyordu. Bu esnada Alp, Esila'ya doğru eğilerek ''SENİ SEVİYORUM, UFAKLIK'' dedi. Esila'nın içindeki duygular gizliliğini ortaya çıkardı ve kız usulca kollarını kaldırıp adama sarıldı. Onun yanındayken kendini özel hissettiğini biliyor ve güven duygusunu tüm kemiklerinde hissediyordu.

Çocukluk aşkının, ona aşkını itiraf etmesi Esila'nın en büyük düşlerinden biriydi ve böyle kötü bir zamanda gerçekleşmesi umrunda değildi. Esila mutluydu.. İlk kez yaşadığı bu tarfifsiz duyguyu her zerresinde duyuyordu.

Alp, senelerce kokusuna hasret kaldığı o ufak kızın şimdi saçları parmak uçlarındaydı. Sevdiği kız şimdi yanında ve kollarındaydı. Bu mutluluğun tarifi olamaz diye düşünürken, kapıdan gelen takırtı ikisinin de irkilmesine neden oldu. Gelen kimdi? 

Ölümün En Güzel TarafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin