GERÇEKLERE İLK ADIM

14 3 0
                                    

Can tatlı uykusundan uyandırmak istemese de onunla konuşması gerekliydi. Sesini duymayan Esila'ya tekrar seslendi ve onun gözlerini ovarak uyanışını seyretti.

Esila anlam veremeyerek doğruldu, yatağın başlığına sırtını dayayarak Can'a baktı ve;

-Senin burada ne işin var? Saat kaç hem?

-Esila biliyorum daha beni tanımıyorsun ama konuşmamız gereken şeyler var. Ha bu arada sabah olmak üzere.

Can sözünü bitirdi ve ayağa kalkıp kapıya yöneldi. 'Seni aşağıda bekleyeceğim.' dedi.Odadan çıktı.

Bu çocuk onunla ne konuşacaktı ki? Esila zihninden bu soruları geçirirken yataktan çıkıp banyoya gitti. Bir dağ evi olmasına rağmen oldukça modern olan bu mekanı sevmişti.

Can'ı daha fazla bekletmek istemiyordu. Bu yüzden çantasından kot şort ve gömleğini çıkardı.Kot şortu, beyaz atleti ve onun üzerine kırmızı kareli gömleğini giydi. Beyaz sporlarını da ayağına geçirdiğinde hazırdı. Saçlarını salık bırakmıştı ama sıkıldığı zaman toplamak için sol bileğinde her zaman siyah tokası olurdu.

Telefonunu alıp odadan çıktığında Can onu merdivenlerin aşağısında bekliyordu. Esila'nın ayak seslerini duyup ona doğru baktığında göz göze geldiler. Merdivenleri inen Esila tam karşısında durdu ve şöyle dedi;

-Ne konuşacağız, Alp nerede ve ayrıca sabahın bu saatinde konuşmak zorunda mıydık?

Can onun kızarmış gözlerine içi sızlayarak bakarken Esila cevap bekleyen bir tavırdaydı.

-Burada konuşamayız. Benimle gel, dedi ve bir şey söylemeden kapıdan çıktı. 

Esila buna anlam veremese de ardından gitti. Ne garip bir çocuktu bu böyle. Robotta bile duygu fazlalığı olurdu da bu çocukta duygu olamaz diye düşündü.

Can patika bir yoldan ilerliyordu. Adımları hızlı olduğu için Esila ona zor yetişti. Sonunda büyük bir ağacın altında durdular. Esila nefes nefese Can'a bakıyor ve konuşmasını bekliyordu. Can biraz düşündü ve kurması gereken cümlelerin ağırlığını taşıyarak söze başladı.

-Alp'ten uzak durmalısın!

-Pardon, hangi hakla bunu söylüyorsun? 

Can kaşlarını çattı ve;

-Kapa çeneni ve beni dinle! Bu uyarıyı yapmak zorunda hissettiğim için buradasın. Alp değişti! Senin yıllar önce tanıdığın o masum velet değil artık. Uzun süre tedavi gördü. Her şeye saplanıp kalıyor. Ve en büyük saplantısı sensin. Onun sana olan duyguları aşk falan değil. Bu sana zarar verecek. Yıllar sonra neden çıkıp geldi sanıyorsun. Senden uzak duramıyor artık..

- Kes! Yeter artık. Saçmalamayı bırak.

-Sana beni dinle dedim, sözümü kesme! diyerek Esila'nın kolundan tutan Can onu ağaca yasladı.

Fazla sıkmış olacak ki Esila'nın gözlerinden iki damla süzüldü. Can bir an ne yaptığını sorgulayarak elini onun kolundan çekti ve 'Özür Dilerim' dedi.

-Özür dilerim, ufaklık. Ama beni dinlemek zorundasın. Hayatına pek çok kadın giren bu adam seni üzecek. Sana yalanlar söyleyen bu adamın hayatında yer alman hata. Canını yakacak. Uzak dur ondan!

Esila sessiz kaldı. Söyledikleri bir yana bu çocuk neden böyle davranıyordu. Neden bu konuşmayı yapıyordu.

-Asıl sen yalan söylüyorsun. Neden güvenip, inanayım sana? dedi. 

Bunu söylerken sesi o kadar kısık çıkmıştı ki Can zor duydu. Esila ağaca yaslnaıyordu. Can onun iyi duymasını isteyen bir hareketle elini ağaca yasladı ve Esila'ya eğilerek;

- Onun gerçekte nasıl bir adam olduğunu görmek istiyorsan bana  yakın davran. Senin gibi bir ufaklıktan faydalanacak değilim. Bana yakınlaş ki içindeki adamı dışarıya çıkarsın. O zaman bana teşekkür edeceksin.

Esila ona bu kadar yaklaşan Can'a bakmak için başını kaldırdığında çok yakındılar. Biraz daha yakın olsalar öpüşmüş olacaklardı. Bu sebepten Esila yana kayarak;

-Peki, öyle olsun. Dediğini yapacağım ve saçmaladığını göreceksin, dedi.

Geldikleri patika yoldan geri gitmek için adımlarını sıklaştıran Esila az daha düşüyordu. Can onu tutmasaydı, tabii.

Esila sinir olduğu bu sahnelerden kurtulamayacağını düşünerek ofladı ve Can'ın ellerini ittirdi. Hızlı adımlarla yoluna devam etti.

Can onun bu haline tebessüm ederek ardından yol aldı. İkisi de eve yaklaşmıştı ki Alp'i önce Esila ardından Can farketti. Dağ evinin kapısında sanki onları bekliyordu. Bakışları oldukça sinirli, yumrukları damar patlatacak kadar sıkılmıştı.

 Esila'ya doğru bir adım atan Alp;

-Çabuk eve gir! dedi.

-Ama...

-Sana eve gir dedim! 

Alp bağırıyordu. Sesi o kadar sert çıkmıştı ki Esila hemen eve girdi. Alp ve Can'ı görebileceği bir pencere bulup onları izlemeye koyuldu. Can haklı olabilir miydi? 

Alp sanki Can'ın bu davranışta bulunacağını biliyormuş gibi;

-Zamanı değildi! diyerek üzerine yürüdü.

-Bekledim.. demeyle yetinen Can eve doğru adımladı. Kolunda Alp'in elini hissetti ve ona döndü;

-Konuştuk sadece. Aklına bir şey getirme, diyerek kestirip attı. Kolunu Alp'in elinden kurtararak eve girdi. Pencerede bekleyen Esila'yı gördü. Onun gözleri dışarıda kendisininkiler ondaydı..

Esila dışarıda sinirden yerdeki yaprakları tekmeleyen Alp'e baktı. Can'ın söyledikleri kulaklarında, Alp gözlerinin önündeydi. Bunlar gerçek mi diye düşünürken Alp'in eve yöneldiğini farkedip koltuğa oturdu. Bu esnada Can onun bu hamlesini farkederek merdivenlerden odasına çıkmıştı bile. 

Alp, Esila'nın yanına geldi ve sanki bir şey olmamış gibi;

-Kahvaltıya ne dersin küçükhanım ? diye sordu.

Esila acıktığını hissetti ve ona eşlik ederek mutfağa gitti.

Alp sinirden mi yoksa başka sebepten mi bilinmez ama Esila'ya kahve yapmıştı. Esila'nın sabah çay ve simit menüsünü aklından çıkarmıştı. Esila'nın gözünden kaçmayan bu hareket Can'ın sözlerini doğrular nitelikteydi. 

Kahvaltı yaptıktan sonra salona geçtiler. Esila, anne ve babasını aklına getirdikçe uzun nefesler veriyordu. Alp kendi halinde televizyona dalmıştı bile. Can odasından çıkıp onların yanına geldiğinde Esila onu boydan boya süzdü. Her zaman ki gibi siyahtı... Karanlıktı..

-Benim dışarıda işim var bir şey istiyor musunuz? dedi.

Esila'nın aklından bir kaç şey geçmişti aslında, abur cubur falan... Alp yanındayken söyleyemezdi.Can kimse bir şey söylemeyince evden çıktı.

Can evden çıkalı çok olmamıştı. Esila da Alp'e eşlik ederek dizi seyrediyorlardı. Esila'nın telefonu titredi.Bunu Alp farketmemişti. Usulca eline aldığı telefona baktı ve numarayı tanımadığını anladı. Mesaj kısmına girdi ve oda nesi?

- Çikolata seviyordun değil mi?

Ölümün En Güzel TarafıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin