Bulutlu bir günün nemli güneşinde mesaj bekleyen bir kadın, meşgul olduğunu yazmaya bile fırsatı olmayan bir adam.
Konuşması gereken bir nefret, fakat bu nefretin bir sebebi yok...
İki tarafta kendi doğrularına inanıyor ve karşı tarafı inandırmaya çalışıyor.
Günün vakti ikindiyi bulmuştu. Kadın tembihlemişti adamı ve konuşma vakti artık gelmişti.
'' Bana olan nefretin niye? '' diye sordu kadın, cevabını kendinde çok aramış ama bulamamıştı.. Başını öne eğdi adam ve umursamaz bir tavırla ''İTİCİSİN''dedi.''Kitaplara olan ilgin falan saçma yani, okuyup adam mı olucan o kadar kitabı. '' diye devam etti. Kadın gülümsedi çünki biliyordu adam kitabın kapağını açmaya tahammül edemiyor ve mecbur kaldığı durumlar dışında kitap okunuyor.
''Senin gibi boş insanlarla vakit kaybetmektense, şimdiye iki sayfa kitap okumuştum.' 'dedi ve şöyle devam etti...''Film izlemeyi sever misin? Yada dizi? '', '' Hayır'',''Peki ya futbol seyretmeyi?'', '' Evett'',''Şöyle düşün, sen futbol izlerken bir sonraki hamleyi tahmin edebiliyorsun değil mi? Ve bu hamlelerin getireceği sonuçları.. İşte kitaplar da öyle benim için, okuduğum her kitapta kendimi bulup yaşama uyarlıyorum. '' Güldü adam her küçümseyişinde yaptığı gibi, biraz kıvrıldı dudağının kenarı ve dönüp kadına baktı. '' İtici geliyorsun bana. Bu kadar sevilir mi kitap.. '' Kadın derdini anlatamayacağını anladı ve sustu.
Uzun zamandır tartışmalı olan bu iki insan o gün biraz kırgınlıklarını üzerlerinden atmışlardı sanki. Yada öyle olaması kaderin küçük bir planıydı..
Kadına takılan bir nokta vardı.. Adam ona '' Çok kara bakıyorsun'' demişti. Ve adama şöyle cevap vermişti'' İçimin karanlığı yüzüme vurmuştur belki.. '' Adam bilmiyordu ki kadın aslında onun karanlık baktığını düşünüyordu. Ama sustu.. Her sustuğunda baktığı gibi baktı.. Çünki susma vaktiydi...
Kadın farkında değildi böyle kötü bakışlarının. Düşündü.. Ve geçmişin verdiği yorgunluktan artık gözlerinin nasıl baktığını kendi de bilmiyordu.. Ama aklına koymuştu. O adama kitabı sevdirecekti.. - Adamın düşünceleri karışıktı. Daha önceden söylediklerinden, bir anlık sinirin ağzına getirdiği cümlelerden pişmandı biraz. Biraz da yorgundu düşleri. Çünki hayat az şey çektirmedi ona. Mücadele etmeyi öğrendi ama bu sırada yüreğinin yerini mumyalamıştı. En basitinden bir kitabın ona katabileceği bir hayatı bile istemiyordu artık. Çünki kendi hayatı bile ağır geliyordu ona.. -Yıllar sonra bu iki insan bir masada oturmuş tartışıyorlardı. Yanlarındaki arkadaşları onları izlerken geçmişte olan tartışmalarını hatırlayıp güldüler ve içlerinden biri şöyle dedi'' Lisede yaptığınız kavgalardan sonra şimdi Cemal Süreya nın şiirini tartışıyorsunuz. Büyük değişim doğrusu.'' İkisi de tebessüm ettiler ve adam '' Kitap okumaktansa takım değiştireceğimi söylemiştim ama şimdi kitapların içinde bulduğum benliğim bana geçmişte ne kadar kör olduğumu hatırlattı. Bir Akif okumak bir Oğuz Atay okumak insana neler katıyormuş ben bunu anladım.. '' dedi ve kadına döndü, o mahçup tebessümüyle '' Teşekkür ederim'' dedi ve kaldıkları yerden başka bir kitabın sayfalarını aşındıran tartışmalarına döndüler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün En Güzel Tarafı
القصة القصيرةZihinlerin kalabalık olduğu zamanlarda yaşıyoruz böyle hazin durumları. Farkında olmadan gidişleri izliyoruz. Kimi yakınımız kimi tanımadığımız insanlar. Hepsinin yaşantısında biranlık bizde varız belkide. Kim bilir ölümün en güzel tarafı da buna be...