14- Çok teşekkür ederim.

3.5K 212 40
                                    


14- Çok teşekkür ederim.




Yüzüme vuran yakıcı sıcaklığa daha fazla dayanamayarak gözlerimi açmıştım. Kaç saattir uyuyorum bilmiyorum ama sabah olduğuna göre uzunca uyumuştum. Gözlerimi zorla kırpıştırarak açtığımda hala etrafı net olarak göremiyordum. Birden aklıma dünkü olaylar gelince istem dışı hızla kalkmaya çalıştığımda belimin tutulmasıyla tekrar aynı pozisyona dönmüştüm.

" Kalkma." Onun muhteşem sesini duyduğumda yerime daha da sinmiştim. Aklım karmakarışıktı. Planlarımı hayata dökmem lazımdı ama bir yanım beni fazlasıyla engelliyordu. Belimdeki eli dahada sıkılaştığında bir kolunu başımın altından geçirip beni kendine daha da bastırmıştı. Nerdeyse kemikleriyle bütünleşmiş şekilde yatıyordum.

" Biraz daha yatalım. Sonrasında seni bir yere götüreceğim." Içimi saran meraka yenilerek ona dönmeye çalıştığımda izin vermemişti.

" Nereye?" Arkamdaki bedenin hafif kıpırdamasıyla ne olduğunu anlamaya çalışarak başımı ona döndürmeye çalışmıştım. Ama o ısrarla kendine döndürmüyordu. Neden böyle davrandığı hakkında en ufak bir bilgim yoktu ama içimi saran merak elle tutulur cinstendi.

" Sürpriz. "

" Ben hazırım. Nereye gidicez?" Heyecanlı bir şekilde konuştuğumda Jungkook bulunduğumuz evin kapısını kapatmakla meşguldü. Neredeydik onu bile bilmiyordum. Bulunduğumuz yer etrafında ne şehir nede ev bulunduran bir yerdi. Kapıyı kapattıktan sonra yavaş adımlarla yanıma geldiğinde dudağıma kondurduğu ani öpücükle gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.

" Sürpriz demiştim. Bin hadi." Kapıyı açıp benim geçmem için beklediğinde bende beklemeden içeri geçip kapıyı kapatmıştım. Arabanın arkasından geçip kapıyı açmış sürücü koltuğuna geçtikten sonra hızla arabayı çalıştırıp yola çıkmıştı. Meraktan ölüyordum. Biran önce yolun bitmesi için dua ediyordum değilse meraktan ölebilirdim.

Biraz sonra anayola çıktığımızda etrafı inceleme fırsatım olmuştu. Yollarından hızla akıp gittiğimiz yeri daha önce hiç görmemiştim. Bir süre sadece yol olarak devam eden manzara kısa süre sonra ağaçlıklarla kaplı yollara çevrilmişti. Şaşırmıştım çünkü hiç ağaç hatta ot dahi olmayan bir yerden aniden böyle bir yere geçiş olması beni fazlasıyla şaşırtmıştı. Camdan dışarıya biraz daha eğildiğimde fazlasıyla uzun olan gökdelenleri görünce ister istemez Jungkooka dönmüştümm. Çünkü yaşadığım şehirde böyle yapılar yoktu.

" Nerdeyiz.?" Ona bakarak konuştuğumda hiç sormayacaksın sanmıştım bakışını bana yollarken hızını biraz düşürmüş şekilde arabayı sürmeye devam etmişti.

" Hong Kong' a hoşgeldin." Gülümseyerek konuşan Jungkookun aksine olduğum yerde kıpırdamadan bekliyordum. Heykelden farksız halimi gören Jungkook sesli bir kahkaha patlatmıştı. Şok üstüne şok yaşıyordum çünkü en son hatırladığım Korede olduğumuzdu ve ben kaç saat uyumuştum ki buraya gelmiştik. Bir dakika uçağa nasıl bindim ben?!

" Ben kaç saat uyudum Jungkook? Hem uçağa nasıl bindim ben?" Sorularımın ardı arkası kesilmezken birden camın patlamasıyla ne olduğunu anlamamıştım. Her şey o kadar ani olmuştu ki şaşkınlık ve korkudan öylece yerimde bekliyordum. Jungkooka dahi dönemezken bir elin beni aşağıya hızla ittiğini hatırlıyordum. Gerisi karanlık.

" Durumu nasıl?"

" Aynı. Lanet olsun aynı!"

" Sakin ol Namjoon herşey düzelecek sakin ol."

Gözlerim kapalı bir şekilde beklerken tek duyduğum bu seslerdi. Ne olmuştu hiçbirşey hatırlamıyordum. Hiçbir şey. Yavaşça gözlerimi açtığımda karşımda kumral iri bir adamla yanındaki siyah saçlı  adam benim gözlerimi açtığımı farketmişlerdi.

MAFIA●   / VKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin