4

11 5 4
                                    

Multimedia'da Su var!

Sabah Ezhel'in Şehrimin Tadı şarkısı ile gözlerimi açmıştım. Alarmımın sesini sevdiğim rap şarkılarını ayarlardım. Çünkü sabah en hızlı uyanmamı sağlıyorlardı.

Yataktan kalkıp, çalışma masamın üzerindeki telefonumu alıp alarmı kapattım ve onun yerine başka bir rap açtım. Khontkar'ın Mary Jane şarkısı ile bir sigara yaktım ve odamın terasına çıktım.

Sabahları yapmayı sevdiğim en güzel şeylerden biriydi. Khontkarın sesine eşlik etmeye başladım.

"Senin her türün ayrı bir zevk.
Mary Jane, Mary Jane, Mary Jane
Seni istiyorum yanımda hergün bu durum beni mahvedecek."

Nakarat devam ederken ben sigaramı küllükte söndürmüş ve içeri girmiştim.

Okula gideceğim aklıma geldiğinde dolabımı açmadan önce penceremden tekrar baktığımda havanın güneşli olduğunu görmüştüm. Hava güneşli olduğu için yırtık kot pantolonumu, onun altına file çorabımı ve üstüne ise gri renkte olan göbeğimin üstünde biten sweetshirt çıkarıp giyinmiştim.

 Hava güneşli olduğu için yırtık kot pantolonumu, onun altına file çorabımı ve üstüne ise gri renkte olan göbeğimin üstünde biten sweetshirt çıkarıp giyinmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Su'nun giydiği kıyafetler)

Babam işe erken gittiği için kahvaltımı tek başıma yapmıştım. Kahvaltımı bitirdikten sonra elimdeki superstar ayakkabılarıma ayağıma geçirdim. Çantamıda aldıktan sonra evden çıkmıştım.

Evde ayakkabı giymeyi sevmediğim için çıkmadan önce giyiyordum ayakkabılarımı.

Okula gitmek için otobüs yerine taksiye binmeyi tercih etmiştim. Hergün otobüse binmek beni yoruyordu. Önceden arabamla giderdim. Arabam olmadan öncede okul servisi ile giderdim. Şimdi ise bambaşka birşey deniyordum.

Taksi okulun önünde durduğunda, taksimetrede yazan tutara bakıp cüzdanımdan çıkarıp vermiştim.

Okula girdiğimde telefonuma mesaj gelmişti. Mesajı açıp okuyayım derken birisi ile çarpışmıştım. Çarptığım kişi Bulut'tu ve o da telefonuna bakıyordu sanırım. Çünkü ikimizinde telefonu yere düşmüştü çarpışmanın etkisiyle.

Bulut bana bir süre- garip bir şekilde- baktıktan sonra soğuk bir sesle "Pardon." deyip yere eğilmiş ve kendi telefonunu alıp gitmişti.

Şuan kesinlikle gözlerimi pörtletmiş bir halde arkasından baktığımı tahmin edebiliyordum. Bu kadar şaşırmamın nedeni; Bulut'un bana 'Önüne baksana gerizekalı' demesini beklerken, garip garip bakıp özür dilemişti. Herhalde kafasına taş falan düşmüştü.

Kendimi - yani yüzümü- düzgün bir şekle sokmayı başardım - ya da ben öyle sanıyorum- ve eğilip telefonumu elime aldım.

Kilit ekranını açıp mesajlar bölümüne girdiğimde yine 'Bilinmeyen Numara'dan geldiğini görünce hiç şaşırmamıştım.

Bilinmeyen AramaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin