FOURTEEN%

9K 952 450
                                    

#Kim Yerim
Boşluğa düşmüş gibi hissediyordum.
Yapmam gereken bir sürü şey vardı ama benim bir planım yoktu, şu an dünya üzerindeki en güçlü canlıydım belki de ama bu güçle ne yapacaktım?
Hafızam yeni yeni yerine gelmişti, ve bu uyandığım sabahta ben her şeyi hatırlıyordum.

Kaçırıldığım zaman beni dönüştürmek için potansiyelimi zorlamışlardı, acı çektirerek gücümü açığa çıkarmamışlardı ve bunu yaptıkları için onlara kızmıyordum. Sıradan bir vampir tarafından dönüştürülmek istemezdim.
Dönüştüğüm zaman hafızam da yavaş yavaş yerine gelmeye başlamıştı ve Jimin ile benim hatırlamadığımız 4 yılı net bir şekilde hatırlıyordum.

Hep ailemizin sıradan bir sokak arası cinayetine kurban gittiğini sanıyorduk, ama aslında ortada bir ihanet vardı.
Annem ve babamın aşkı başından beri desteklenmiyordu, Lydia Renia gücü sebebiyle herkesin korktuğu acımasızlığıyla bilinen bir vampirdi.
Babam ise -Dae Kang- büyük bir sürünün alfasıydı.

Annemi kullanmıştı, annemin gücünü daha doğrusu. Ve 6 Eylül gecesi annemi yüzlerce avcıya karşı tek bırakmıştı. Korkak herif.
Annem de bizi kurtarmak uğruna ölümü göze almıştı. Bilinen en güçlü vampirlerden bile olsa o an ölmek istemişti belki de.
Bizim güçlerimizi büyüyle hapsedip normal insanlar gibi yaşamamızı istemişti, hafızamızı silmişti.

Annemin babamı korumak için öldürdüğü o kadar çok kişi vardı ki.
Şimdi annemden nefret eden ucube Jeon Jungkook'un ailesi bunlardan sadece biriydi.
Lydia Renia sırf Dae Kang gibi bir şerefsize aşık olduğu için bir sürü hata yapmıştı ama annemden hiçbir zaman nefret etmeyecektim.
Aksine, onu bu hâle getiren ondan nefret eden kimseye acımayacaktım.

Yine de abimi uyandırana kadar bir şey belli etmemem gerekiyordu.






***

#Jeon Jungkook
"Jeon."

Tam çıkacakken ayakkabılarını giyip hızlıca bana doğru gelen Jimin'e baktım.

"Nereye?"

"Dışarı çıkacağım."

"Ben de geleyim mi?"

"Gelme."

"Geleceğim."

Oflayıp arabaya doğru yürüdüm o da peşimden geliyordu.
Jimin ile ilk tanıştığımız günden bu yana çok şey değişmişti.
Kendime itiraf edemesem de ondan nefret etmiyordum.

"Jeon, bana ramen alsana."

Ve onunla zaman geçirmek beni rahatsız etmiyordu , alışmış mıydım?

"Peki, nereye gidelim?"

Kabul etmemden dolayı şaşırmış olacak ki gözleri kocaman açıldı ama hızlıca toparlayıp çenesini ellerinin arasına aldı ve kollarını cama dayadı.

O yolu tarif ederken durup durup ona bakmaktan kaza yapacaktım az kalsın.
Sonunda tarif ettiği yere gelmiştik, ben yiyemeyecektim elbette ama Jimin'i yerken seyredebilirdim.
Tanrı aşkına Jimin'i yerken seyredip ne yapacaktım ben?

"Burası çok güzel, keşke senin de yiyebileceğin bir şeyler olsa."

"Çalışanlar var?"

Aima 血液 |jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin