Sabah Mac beni babamın olduğu yere götürdü. Babamın büyük bir görüşmede olduğunu bize dışarıdaki görevli söylemişti. Bir kaç dakika sonra dayanamadım ve kapıyı sertçe-neredeyse kırarcasına- açtım ve babama sinirke baktım.
"Herkes buradaymış bu daha iyi oldu." dedim ve sinirli bir şekilde gözlerimi odadaki kişilerde gezdirdim.
"Kızım bak sakin olm-"
"Olamam. Sakin falan olamam. Resmen bile bile bizi kandırdınız. Bizi boş yere bir yalan göreve gönderdiniz. Nedenini az çok tahmin edebiliyorum. Tanrıça İris nerede?"
"Şey ya şeyde..." diye bahaneler üretmeye çalışıyordu.
"Kaçırıldı ve biz onu bulmaya gidemeyiz,Nedeni biraz karışık. Tarnıçayı bulmak için melezleri yani çocuklarımızı göndermemiz gerekiyor fakat Zeus bunu istemiyor. Melezlerden yardım dinlenmekten haz etmiyor..."diyerek açıklama yaptı Athena.
"Teşekkür ederim tanrıça Athena ve baba amcamı buldum. Bu konuyu sonra -belki asla- konuşmayız. Size iyi toplantılar ve bu arada Tanrıça İris'i kurtarma operasyonuna başlıyoruz. Tüm melezler." dedim ve Mac'ın yanına ilerledim, birlikte gemimimize geri döndük.
Ben diğerlerine nasıl açıklayacağımı düşünmeye başlarken birden etrafını gri bir duman sardı.Bu tanrıça İris'in gönderebileceği bir mesajdı. Ben kısaca sis mesajı diyorum. Birden karşıma tanrıça belirtip bana bir harita verdi. Bu haritada olan yerlerin üzeri işaretliydi.
"Paris beni kurtarmak için bu işareti yerlerde olan obje vb. Şeyleri toplamalısınız. Daha sonra ise Artemis'in tepesinde hepsini ateşe atmanız ve bir kehanet görmeniz gerekiyor. Benim sayede bir çok onun tarafındaki yaratıklar Gaia ile iletişim kuruyorlar ve bu benim gücümü tüketiyor. Anladığın kadarıyla şu an son güçlerimi kullanıyorum. Size güveniyorum..." dedi,hava açıldı ve ben gemiye gelmiştim.
"Az önce tanrıça İris bana bir sis mesajı gönderdi." dedim ve onlara herşeyi anlattım.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
"Bu beni biraz endişelendirdi açıkçası." dedi Thalia.
Onu başımla onaylayıp onu uğurlamak için güverteye doğru ilerleyip ona şans diledik.
Thalia'nın görev zamanı gelmişti. Görevi ise babasına yardım etmekti. yani bir bakıma tanrıça gibi i olacaktı. Bu onu çokk heyecanlandırıyordu. Onun gidişine az da olsa üzüldüm ama onun için daha fazla sevindim.
"Her zaman size yardım edeceğim merak etmeyin. sizi çook özleyeceğim." Dedi ve babasının onun içine gönderdiği kartala binip havalandı. O gidince herkes odasına çekildi. Ben de öyleyim , odamda harita ile uğraştım ve kafam hızlıca dağıldı. Nedeni ise Nico'nun benimle fazla konuşmamasıydı.
Ne kadar onu la konuşmak içinden can atsamda onu yalnız bırakmaya ve düşünmemeye karar verdim.
kolyemle uğraşırken kolyemin açılabildiğini anladım ve kolyemi açtım. içinden bir disk çıktı. üzerinde de Leo Valdez'e yazıyordu. kimi. gönderdiğini gördüğümde koşarak Leo'nun odasına daldım.
"Leo sana baban bir şey gön dermiş. kolyemin içinden çıktı" Desim heyecanla. ona bunu söylediğimde gözleri parlamıştı. Ona diski verdim ve ne yapacağını izledim...
