TOPLANTI

66 11 2
                                    

Dışarıya çıkıp hızla bir odaya girdim. Ne odası olduğunu bilmiyorum ve nefesimi düzenleyemiyorum. Sanki bütün hava çekilmiş gibiydi. O anda kapı açıldı ve içeriye bir adet endişeli Nico girdi. Onunla fazla görüşemiyorduk çünkü o melez kampına gidip geliyordu. Bir karanlığa gidiyorum be boğuluyorum sanırım. "Paris! Ne olur aç gözünü nefes al!..Paris!" Dedi ve herşey karanlığa gömüldü. Bu karanlıkta bedenimin havalandığını hissettim ve bilincim gitti.
"Ne zaman uyanır ?", " bilmem ki ama şimdiye uyanmalı." Dendiğini işittim. Gözlerimi açamıyorum ve hareket edemiyorum. Sadece bir su hissediyorum ve ona odaklanmaya çalışırken bu planın işe yaradığını yanımdakilerin bağırtılarından anladım. Gözlerimi hızla açtım ve yerimde doğruldum. Yattığım yer can bir tabuta benziyordu ama içinde çeşitli kablolar ve benim üzerime taktığım özel kablo ve elbise vardı. Şaşkınlıkla etrafa bakmaya başlarken Liam'ı gördüm. Bana doğru gelip kalkmama yardım etti ve üzerime bir havlu verdi. Bana gülümsedi ve üzerimdeki -kalbime , koluma  falan yapıştırılan- kabloları çıkartıp bana döndü. "Üç gündür uyuyorsun daha doğrusu baygınsın" Dedi şaşkınlık ile ona baktım. "Nasıl ama ? Hem siz ne zaman geldiniz?" , " iki gün önce hepimiz yani görevdekiler geldi ve ben de görevdeyim." Dedi onu onayladım ve içeriye girip bana verilen eşyaları giydim ve odadan çıkarken aynada birşey görmemle yerimde sıçramam bir oldu. Yine gaia'nın yüzü vardı ve bu sefer beni izleyip kahkaha atıyordu. Hızla kapıyı açtım ve çıkacakken bir şeye çarptım. Bu Nicoydu. Özür diledim ve tam gidecekken bileğimden tutup beni kendisine döndürdü. Ona anlamazsa bakarken bana sarıldı ve ağlamaya başladı. Boşta kalan elimi onun saçına yönelttim ve saçını okşamaya başladım. "Sen de gideceksin diye çok korktum. Yapma bir daha böyle şeyler" Dedi kafasını omzumdan kaldırıp onun gözyaşlarını sildim be gülümsedim. " bak hala burdayım. Korkma gitmem" Dedim. Burukça gülümseyip gözlerini sildi ve koluna girmemi işaret etti. Onun koluna girdim ve ilerlemeye başladık burası çok eski bir binaydı. Yada şato bilmiyorum tam olarak. Dışarı çıktığımızda ilk gözüme çarpan şey pembe güller oldu. Nico elindeki çiçekleri bana verdi . Ona gülümseyip elindeki çiçekleri aldım ve bahçede dolaşmaya başladık. Sanırım toplantı salonuna gidecektik ve görev için yola çıkacaktık.
Hızla toplantı salonuna geldik cidden çok moderndi.

 Hızla toplantı salonuna geldik cidden çok moderndi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Toplantı salonu

Bahçeİçeriye girdik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bahçe
İçeriye girdik. Herkes oradaydı.
Jason
Piper
Leo
Thalia
Percy
Annabeth
Liam
Shawn
Clarisse
Hazel
Frank
Artemis avcıları
Nico
Hepsi bana döndüler. Onlara bakıp yerime oturdum ve iki gün sonra yola çıkmamız gerektiğine karar verdik. Hızla odalara gidip eşyaları aldık ve gideceğimiz uçan gemiye bindik. Hani şu leonun tasarladığı. Leo çok yetenekli bir çocuk ve bu tür icat işlerinde baya iyi. Odamda fazla birşey yoktu. İçinde annemin ve babamın bana verdiği mavi yapraklı tabloyu gördüm. Bu umudu ve sakinliği simgeliyor ve bu benim için çok değerli.

Bu gemideki odam

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu gemideki odam

OCEANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin