Bölüm müziği: 5SOS - Want you back🌹
~iyi okumalar ♡~
Sabah herkesten daha erken kalkarak büyük ev'e gittim. Kheiron beni bekliyormuş gibi görünüyordu. "Paris, hoşgeldin. Ben de seni bekliyordum." Dedi. "Kheiron lafı uzatmadan konuya gireyim. Ben bir rüya gördüm ve sanırım iris adlı bir tanrıçanın özel sisli yöntemiyle babam ve afrodit ile konuştum. Bana "Canım seni mükemmel derece karışık bir aşk hayatı ve görev bekliyor. Bu arada sen çok önemlisin, bizden yani Tanrı'ların en az bir özelliğini taşıyorsun. Seni daima koruyacağımıza sen doğduğunda ant içtik ve şimdi de zamanı geldi." Dedi ama ben neyin zamanı olduğunu anlamadım." Kheiron benim lafını bölmeden dinledi ve anlattıklarımı sindirince bana döndü." Bu ilginç. Her yönüyle. Çünkü yaklaşık bir aydır kimse rüya görmüyor veya hiçbirimiz iris mesajı gönderip alamıyoruz ve tanrılarla konuşamıyoruz . Dikkatli olmalısın. Sizin kehanetiniz yüzyıllar önce belirlenmiş. Bu yüzden bu zamana kadar poseidonun,yani babanın kızı olmuyor. Çünkü kehanette
" suyun kızı bir görevde verecek en büyük kararı. Onun önderliğinde yürüyecek dokuz kişi. onlara daima yardım edecek. Hepsi de söz verdi." Dedi ve eski bir parşömen çıkartıp önüme koydu. Üzerinde işaretler vardı.(Güvercin, yaba, Şimşek ,ateş, güneş, Baykuş, Kafatası ve büyü). Kheiron'la baktım. "Merak etme tanrılar her zaman yanınızda olacaklar ve bir de tanrıların bir özelliğini taşıyorsun. Bunu anlaman kısa sürecek. Takımın belli ve ben onları toplayacağım. Dikkatli olun." Dedi ve içeriye ilerledi. Ben de dışarıya çıkıp gölün önüne oturdum. O sırada percy yanıma geldi." Günaydın. Niye sabah erkenden kalktın?" Ona döndüm. "Bir rüya gördüm. Daha çok iris mesajı ama neyse . Babamı ve afrodit ile konuştum." , " kheiron'a gittin mi?" Diye sordu onu kafamla onayladım. "Dikkatli olmalısın. Senin için zor olabilir." Birden birisi kolunu omzuma attı. Hızla yerimden sıçradım. "Sakin. Benim Jason"dedi jason. "Şey,pardon bir rüya gördüm de. Yani daha çok iris mesajı." Beni dikkatlice dinledi. "Ablam da bir rüyamsı iris mesajı görmüş. Şu an kheiron'un odasında olanları anlatıyor. Onunla babam ve hekate konuşmuş. Ona gidebileceğin bir görev olabilir ama yalnız olacak demiş hekate. Ya sana?" Percy'e döndüm. O da bana baktı. "Üzgünüm ben hiç bir şey görmedim. Sanırım jason da öyle" dedi ve jason onu onayladı. "Peki şimdi ne yapmalıyım?" Diye sordum. "Olacaklardan korkuyorum. Ama kendime olacaklardan değil, önderlik edeceğim takımdakilere zarar gelmesinden." Dedim ve ikisine baktım. Birden ayaklandılar. Onlara " ne oldu?"der gibi baktım ve onların baktıkları yöne döndüm. Rachel' in etrafını yeşil bir duman sarmıştı ve gözleri de yeşile dönmüştü. Kehanet okuyacak. çünkü o bir kahin.
" suyun kızı bir görevde verecek ,
en büyük kararı.
Onun önderliğinde yürüyecek dokuz kişi. onlara daima yardım edecek.
Hepsi de söz verdi." Dedi bu benim kehanetimdi . Birden yere düştü ve bayıldı. Yanında bulunan stoll kardeşler onu apollon kulübesine götürdüler. Bütün gözler benim üzerime çevrildi. O sırada kheiron büyük kulübeden çıkıp geldi. Göle doğru baktı ve suya ilerledi. Suyun orada biri vardı. Sanırım bu babamdı. "Paris,shawn ve percy buraya gelin çocuklar" dedi. Onun sözünü ikiletmeden yanına gittik. Bizi babamız karşıladı. "Çocuklarım sizi sarayıma götürmek zorundayım. Çünkü sizden ve kardeşlerimin çocuklarından dolayı kamp tehlikede. Nico,jason, thalia ve siz benimle su altındaki sarayda kalacağız." Dedi. Üçümüz birebirimize baktık. " peki diğerlerinin bundan haberi var mı? Yani jason, thalia ve nico'nun" başını olumlu anlamda salladı. " kızım sana kehaneti sadece sarayda açıklayabilirim. Çünkü artık burası sizler için güvenli değil maalesef." Dedi ve kheiron diğerlerini çağırmak için yanımızdan ayrıldı. "Bu arada o dokuz kişi de daha sonradan sarayda toplanacak." Dedi onu onayladım be bavulumu almak için percy ve shawnın yanına gittim. Çok fazla eşyam yoktu zaten . O yüzden hızlıca toplandım. Annabeth bize hızlıca baktı ve babamın olduğu tarafa döndü. " iyi şanslar Paris" Dedi. "Buna ihtiyacım olacak. Teşekkürler, herşey için" dedim ve sarıldık. Sıra liam ve diğerleri ile veda etmedeydi. Herkese veda ettim, liam hariç. Liam kamp ateşinin yakınındaki büyük meşe ağacının yanında oturuyordu. Benim geldiğimi görünce gülümsedi. Ona " gidiyorum" der gibi baktım ve o da bana " biliyorum " der gibi baktı ve onunla sarıldık. " seni özleyeceğim ama çok yakında tekrar buluşacağız." Dedi. Yoksa o da mı dokuz kişinin içindeydi?. Eğer öyleyse bu görev cidden çok önemli olmalıydı. "Paris hadi hızlıca gidin sanırım yaratıklar babanın kokusunu alabilir." Onu onayladım, bavulumu ve sırt çantamı aldım. Nico beni bekliyordu. Ona gülümsedim ve hızlıca diğerlerinin yanına gittim. Bize özel bir yat tutmuşlardı. Nedenini bence tahmin edebilirsiniz. Yani şimdi korsan gemisine benzer bir şeyle denize çıkamayız. Şimdi "e sen ve kardeşlerin suda nefes alabiliyor" diyeceksiniz ama ya diğerleri.
![](https://img.wattpad.com/cover/140970513-288-k709641.jpg)