10🏹

24 4 0
                                    

"Ne yani bununla mı gideceğiz ?" Dedi Flora büyük bir şaşkınlıkla.
"Evet canım beğenemedin mi ?" Nike Floraya dik dik bakmıştı. Karşımızda Woswogen bir karavan duruyordu nasıl olduğunu bilirsiniz seyahatler falan filan oldukça şirin duruyordu genişti fakat bilemiyorum yani.
"Farkındaysanız cehenneme gidiyoruz " söyleyeceğim sözü Fida ağzımdan almıştı. Yani cehenneme gidecek kadar fazla masum bir araçtı.
"Bu büyük babamdan kalan son şey..." Nike araca yaklaşıp kaputa uzanıp ona sarıldı.
"Lütfen biraz saygılı olun" diye ekledi
"Kızlar yani bence başka bir şansımız yok zaten belli bir yerden sonra uçağa bineceğiz şimdilik idare etseniz?" Percy oldukça otoriter bir sesle konuşmuş ve bizi ikna etmişti.
Bir süre sonra hepimiz karavana binmiş ve yola çıkmıştık.
"Nasıl hissediyorsun ?" Diye sordu Percy.
Omuz silkip cevap verdim.
"Oldukça..." Derin bir nefes alıp devam ettim. "Tuhaf... Yani bana bir yıl önce deselerdi ki sen bir yarı tanrısın ve annenin intikamını almak için Cehennem'e gideceksin. Sadece gülmekten çatlardım herhalde." Dedim.
Percy de dediğime gülüp konuşmaya başladı.
"Aris ile aranız nasıl ?" Oldukça sessiz bir şekilde sormuştu. Aris ile tartıştığımızdan beri 1 ay geçmişti. Ve hâlâ ona oldukça soğuk davranıyordum.
"İyiliğinide istemiyorum kötülüğünüde" dedim.
"Bence aranızda tuhaf bir iletişim var" dedi gözlerini kısıp.
Büyük bir kahkaha atarken bütün yüzler bana dönmüştü.
"Lütfen. İletişim felan olmasın. Ben böyle iyiyim " dedim
Mavilerini usulca mavilerime değdirdi.
"Göreceğiz " dedi  kafamı salladım.
"Evet baylar bayanlar ilk durağımıza gelmiş bulunmaktayız. Lütfen silahlarınızı yanınızdan ve Cesurluğunuzuda cebinizden ayırmayın" Nike bakıp güldüm.
Yanımda duran Ok ve Yayı omzuma asıp aracın kapısını açtım.
Kendimi dışarı attığımda hava oldukça sıcaktı.
Salık olan saçlarımı bir çırpıda topladım ve diğerlerinin dışarı çıkmasını bekledim.
"Şimdi yaşam taşı burada öylemi ?" Dedi Nike
"Poseidon'nun demesine ve bu haritaya göre öyle. Ama Fons gelmeden içeri girmemeliyiz." Dedim O bizden sonra geleceğini belirtmişti.
Bir ay önce Poseidon ile konuşup zorlada olsa izin almıştım. "Cehenneme gitmek kolay önemli olan ordan geri dönebilmek " demişti Poseidon "peki onu nasıl yapacağız ?" Dedim meraklı çıkan sesimle
"6 yaşam taşı var. Oraya gittikten sonra geri dönmek için üzerine basmanız ve gideceğiniz yeri düşlemeniz yeterli." Dedi oldukça net bir şekilde.
"Peki o taşlar nerde ? Yani sizde mi ?" Dedim.
Beni kütüphane gibi bir yere götürüp elime harita tutuşturmuştu. "Burada bulunduğu yerler var. Ama bu okadar kolay olmayacak. Zorlu bir yol sizi bekliyor küçüğüm"
Gerçekten de öyleydi.
Elimdeki haritaya göz gezdirip incelemeye başladım.
"Nerde kaldı bu Fons ?" Dedi Flora "Gelir birazdan da ne bu sıcak ya Mart Ayında ?"
Dedim isyankar bir sesle
Nike bakıp yardım dilendim.
"Nike birşeyler yapamaz mısın ? En azından bir rüzgar ?"
Nike yüzüme bakıp "Şimdiye dek fırtına kopması gerekiyordu ama yaprak oynamadı nedenini bilmiyorum " dedi şaşırmıştım oda şaşkındı
Gözlerimi Aris'e çevirdim. Uzun zamandır gözlerine bakmıyordum.
"Boşuna bakma yoldayken denedim. Bende de tık yok " dedi Aris
"Buda ne şimdi çok saçma " dedim biz konuşurken araba sesiyle yönümüzü yola çevirdik.
Siyah bir cip ile gelen Fons'a çevirdim bakışlarımı.
Havalı bir şekilde arabadan inerken gözleri gözlerimi buldu. Oldukça donuk bakıyordu.
Rahatsız olmuş gibi yerimde kıpırdanıp kafamı başka bir yöne çevirdim.
Arka kapıdan Kılıç takımlarını çıkardıktan sonra onları beline taktı.
"Ordun nerde Fons " dedi Aris alayla
Kılıcın birini omzuna atıp gülümsedi.
"Hepsi beni sattı." Dedi ciddi olamazdı.
"Ama sen... Yani sen onların tanrılarısın" dedim yanına ilerleyerek.
"Babama daha çok inanan var Diana" dedi hayalkırıklığı vardı gözlerinde bunu görmüştüm.
"Her neyse yapalım şu işi he ?" Dedi sevinçle.
Hepimiz gözlerimizi oldukça büyük bir fabrikaya çevirdik.
Bacalarından yükselen siyah duman zehir misali gökyüzüne yayılıyordu.
En önde Fons onun arkasında Aris Aris'in arkasında Percy vardı. Tek sıra halinde ilerliyorduk.
"Fons" dedim "hı?" Dedi.
"Aris ve Nike'ın güçleri burda bir işe yaramıyor neden ? " diye sordum.
Bir anda durdu.
"Ne ?" Dedi "siz ciddimisiniz?"  Aris ve Nike kafasını salladı.
"Bu alanda gücünüzü kısıtlayan bir etmen olmalı " dedi Fida
Olabilirdi.
Fons ta kafasını salladı ve sırtında duran bir kaç kılıçtan Aris ve Nike'a uzattı
"İhtiyacınız olacak dostum " dedi Aris'e
Nike daha önce kılıç kullanmışa benzemiyordu. Ama Aris özgüvenli bir şekilde tutuyordu kılıcı.
Fabrikanın girişine geldiğimizde sırtımdaki Yay'ı çıkarıp elime aldım.
Ne olur ne olmazdı.
Fons usulca kapıyı araladı içeri tek sıra halinde girmiştik.
"Sessiz olun " dedi Percy
Çalışan makineler haricinde kimseden ses çıkmıyordu.
Sırtıma uzanıp bir tane ok aldım. Ve Yay'ıma yerleştirdim.
Fons elindeki kılıcı usataca çevirip kolu ile hizasına getirdi sanki kılıç yokmuş gibiydi.
"Çalışanlar nerde ?" Dedim sessiz bir şekilde
"Bilmiyorum " dedi Percy
Fabrikanın içini oldukça hızlı ve sessiz bir şekilde geziyorduk. Küçücük taşı nasıl bulacaktık hic bilmiyordum.
Düşüncelere dalarken...
Az ileride birini gördüm sandım ve Yayı kişiye doğrultum Percy eliyle sakin olmamı söylediğinde kafamı onaylar şeklinde salladım.
Percy'e de alıcı gözüyle baktığımda oldukça yakışıklı gözüktüğünü farkettim üzerindeki siyah V yaka tişört'ü ve altındaki Yine siyah dar pantolonu ile adeta ışık saçıyordu.
Dikkatli bakınca arka cebinde birşey olduğunu farkettim kaleme Benziyordu
Filminde kalemden kılıç oluyordu acaba gerçek miydi ?
"Diana" dedi Fons birden
Kafamı ona neoldu der gibi salladım
İleriyi gösterdi.
Bir adam duruyordu makinenin başında öylece duruyordu
"Onu indir " dedi "Nasıl ? " Dedim
"Bir suçu yok Fons " dedim itiraz dolu bir sesle
"Onu indir Diana söz sana sonra açıklayacağım." Sesi oldukça ikna ediciydi
Yay'ımı göz hizama getirip oldukça gerdim.
Dudaklarıma temas eden ok hedefine ulaşmak için sabırsızlanıyor gibiydi.
Bir süre bekleyip ilerdeki adamı öldürmeyecek şekilde Koluna nişan aldım. Ve hızla Yayı bıraktım.
Nişan aldığım gibi ok adamın koluna isabet etmişti ama adamın sesi çıkmamış ve elini koluna felanda atmamıştı.
Kafamı bizimkilere çevirdim. Olayı anlamaya çalışan Percy "Yanına gitmeliyiz" dedi.
Birkaç yavaş adımdan sonra tedbirli bir şekilde adamın yanına gitmiştik. Ama gördüğümüz şeyle olduğumuz yerde şaşkına uğramıştık. Adam taş olmuştu
"Medusa" dedi Flora. Tanrı aşkına Medusa da kim ? Ha şu kafasında yılanların olduğu kadın mı ? Ölmemek için dua etmeye başlamalıydık.
"Ne yapacağız ?" Sesim oldukça kısık ve korkak çıkmıştı.
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı Percy
"İlk önce sakin olun ve inanılmaz bir şekilde sessiz olun. Medusa buralarda biryerde olmalı." Kafasını sol tarafa doğru çevirip etrafı kontrol etti. Herşey normal gözüküyordu.
"Büyük bir ihtimal burda olduğumuzu biliyor" dedi Fons.
"Olduğunca hızlı ve sessiz" diye temin etti Aris
Olduğumuz yerden hızlı bir şekilde ayrıldık her birimiz birbirinin arkasını kolluyordu.
"Anlayacağınız baya bir ekşın var bugün " Nike'ın sözüne hep bir ağızdan "Şşş" dedikten sonra ilerlemeye devam ettik.
Bir kaç dakika sonra bir ses işittik.
"En sevdiğim yarı tanrılarda gelmiş" oldukça baştan çıkarıcı bir ses bize doğru geliyordu yay'ı elimde oldukça hazır beklettim.
"Sakın kimse gözlerine bakmasın" Percy'nin sesi oldukça sakin çıkmıştı.
"Percy Jackson..." Dedi Aynı ses ve birden önümüzde belirdi oldukça büyüleyici bir kadındı kafasında büyük bir şapka ve gözlerinde gözlük vardı.
"Duyduğuma göre annem ile aranızdan hiç su sızmamış zamanında" dedi kadın
Percy usulca elini arka cebine atıp kalem'i çıkardı. Üzerine dokunduktan sonra binbir ihtişam ile kılıç oluşunu izledik.
"Yanlış hatırlamıyorsam eğer kellesini bu kılıç ile almıştım" Percy'nin özgüvenli çıkan sesi hepimize iyi gelmişti.
Bu cümleden sonra kadın kafasındaki şapkayı aniden açtığında saç yerine yılanlar olduğunu gördük.
Korkuyla bir adım geriledik hepimiz.
Hızla Yayımı ona doğrulttum.
"Bak bak..." Dedi bana doğru Medusa
"Kimleri görüyorum... Diana'nın kızı" bir adım attığında
"Sakın !" Dedim "Sakın bir adım daha atayım deme"
Percy usulca yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı "Diana sakin ol yanlış birşey yapayım deme yoksa burdan sağ çıkamayız"
Kafamı onaylar şeklinde salladım. Ama yayımı da indirmedim. Ne olur ne olmazdı.
"Buraya seni öldürmeye gelmedik Medusa" Aris'in cazibeli çıkan sesi medusanın da dikkatini çekmişe benziyordu. Sanırım onu Kandırmaya çalışıyordu. Başımı Aris'e çevirdim
"Peki ne için geldiniz ?" Medusa Aris'e doğru yürüyordu her an birşey olabilirdi.
Aris de ona bir adım attığında bir anda durdu. Medusanın yılanları hiç yerinde durmuyor bir oyana bir buyana Tıs'layıp duruyordu.
Aris boğazını temizleyip konuştu.
"Aslında doğruyu söylemek gerekirse Yaşam taşlarını arıyoruz" dediği anda gözüm medusanın kolundaki kalın bilekliğe ilişti.
Üzerinde oldukça büyük ve yeşil bir taş duruyordu acaba bu yaşam taşı olabilir miydi ?
"Onu burda bulamazsınız. Hem ne için arıyorsunuz ?" Medusa Aris'e bir adım daha attı.
"Gözlerime bak Zeus'un oğlu" Aris cüretkar bir tavırla başını gözlüklerine dikti.
"Beni özlemiş'e benziyorsun Tavai" Ne saçmalıyordu bu sorar gözlerle Fidaya baktım sanırım oda pek birşey anlamamışa benziyordu. Hâlâ okumu indirmemiş hedefi Medusaydı.
Aris'in bu sözüne yılanlar Aris'in saçlarından geziniyor birşeyler fısıldıyordu.
"Bir geceye daha ne dersin ?" Aris'in sözüne karşılık midem bulanmıştı ıyy iğrenç.
Medusa sessiz kalırken Aris üstüne gitmeye devam etti.
"Seninle bir başka oluyor..." Başımı Percy 'e çevirdiğimde bana yandan bir gülüş sergiledi bunların arasında cidden böyle birşey geçmişmiydi ?
"Susma Tavai" Aris korkusuz bir şekilde Medusanın dudaklarına yaklaşmıştı. Medusa sanki teslim olmuşcasına dudaklarını araladı ve Aris ten gelen öpücüğe karşılık verdi.
Bir kaç saniye sonra Aris hızla geri çekildi ve konuşmaya başladı.
"Yaşam taşı nerde Tavai ?" Medusadan ses çıkmıyordu
"Konuş" diye ekledi
Gözüm bileğindeki taşa takıldı ve hızla müdahale ettim.
"Bileğinde " dedim bütün gözler beni bulduğunda "Bileğine bak" dedim Aris hızla elini Medusanın bileğine attı ve taşı parmaklarının arasına alıp kavradı
"Sanırım aradığımız şey tam olarak bu " dedi
Kafamı onaylar şekilde salladım. Ve yayımı sakince indirdim.

"İçeride tam olarak ne oldu ?" Medusadan taşı alır almaz hızla oradan uzaklaşmıştık ve şimdi de Woswogen'nimizde bir sonraki Yaşam taşını almaya gidiyorduk.
Nike'ın sorusuyla Aris Çapkın bir bakış atıp konuştu.
"Annem Eros'un kız kardeşi " şaşkın şaşkın yüzüne bakıyordum.
Ciddi olabilirmiydi ?
"Birdahakinin  bukadar kolay olacağını sanmıyorum dostum " Percy'nin sözüne katılıyordum. Kolay başlamıştık. Ama kolay devam edeceğini hiç sanmıyordum.
"Şimdiki durak neresi Diana ?" Fons'un sözüyle elimi sırt çantama atıp haritayı çıkardım.
"Bir sonraki durak İstanbul da bir kütüphane... İsmi...hmmm şey sanırım  Buhlem" dedim.
"Kütüphaneleri severim huzurlu yerler favorim" dedi Fida ona gülümseyip cevap verdim.
"Bende"
"Ama bu okadar huzurlu olmaya bilir " Flora'nın sözüyle ona baktım
Haklıydı nedeolsa biz Seyahat'e değil Cehenneme gidiyorduk.

İçimdeki SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin