12

27 4 0
                                    


Sıcak suyun bedenime temas etmesiyle rahatladım.
Su ilk kafama temas ediyor daha sonra boynumdan aşağıya doğru yolunu buluyordu.
Başımı eğip üstümden akıp giden kire baktım. 3 gündür yoldaydık ve bu yolculuk inanılmaz derecede beni yormuştu... Ama pes etmek yoktu asla pes etmeyecektim.
Son kez saçlarıma şampuan sürüp onları durulamaya başladım. Bir kaç dakika süren işlemden sonra işim bitmiş ve askıda duran havluyu alıp vücuduma sardıktan sonra kapıyı usulca açıp kendimi hızla dışarı attım.
Karavan'ın diğer bölümüne ilerlerken bir ayak sesiyle olduğum yerde durdum.
Kafamı arkaya çevirip gelenin kim olduğuna baktım. Büyülenmiş gözleriyle beni tepeden tırnağa süzüyordu beni bu halde görmesi biraz utandırıcı olsada pek belli etmedim.
"Ne istiyorsun?" Gözlerini büyütüp dudaklarını büzdü.
"Sakin." Onun aksine gözlerimi devirip sert ses tonumu koruyup konuşmaya başladım.
"Ne istiyorsun dedim ?" Kapıya yaslanıp kollarını göğsünde birleştirerek konuşmaya başladı.
"Sen...sen inanılmazssın" bir saniye duraklayıp gözlerimin içine baktı. " Sen gerçekten fazla güzelsin Diana "
Dediklerine gözlerimi devirip çokta küçük olmayan yatağın üzerinden ufak havluyu alıp saçlarımı kurutmaya başladım. Nede olsa bir kaç dakika daha zırvalayıp giderdi.
"Bunu kullanmıyorsun... Yani başkası olsa bizi elde etmeye felan çalışırdı. Ama sen..."
Bir anda söze daldım.
"Ne yapmamı bekliyorsun Aris bir kas yığını ile Cehennem'e gidiyorum ve yolda canım sıkılmasın diye onlarla yiyişmemi felan mı ? Ne olursa olsun biz akrabayız. Percy benim abim gibi ona hiç bir zaman yan gözle bakmadım bakmam. Nike zaten kuzenim kardeşim gibi... Fons'u yeni tanıyorum ama sen... Sen " Tek kaşını kaldırıp konuşmama devam etmemi bekledi.
"Seni hiç birşeyim olarak görüyorum. Hiçsin Aris. En azından benim için." Aramızda duran Sürgülü kapıyı hızla yüzüne kapatıp küçücük bölmede tek başıma kaldım. Bu çocuk her defasında sinirlerimi germeyi başarıyordu. Bu durumdan sıkılmıştım artık.
Hızla üzerime birşeyler geçirip bizimkilerin yanına gittim.
Fida ile Flora masada oturmuş birşeyler konuşuyordu, Fons kılıçlarını temizliyordu. Nike ise kalem ve kağıt ile oynuyordu. Gözüm Percy'i aradı. Ellerimi arka cebime sokup karavanın etrafını dolaşmaya başladım.
Hava kararmaya başlamıştı. Bir kaç gün daha dolunay olacağı kesin di biraz keyfini çıkarsam fena olmazdı. Kafamı önüme eğip İstanbul'un eşsiz manzarasına baktım.
Derin bir nefes alıp yere oturup bağdaş kurdum ve kollarımı geriye atıp yaslandım.
Bu şehirde çok insan vardı. Çok insan demek kalabalık demekti kalabalıkları sevmezdim genelde kalabalık ortamlarda yanlız olurdum. Çok insan demek bir çok hayat demekti. Yanan her bir ışıkta ayrı bir dert, ayrı bir hüzün, ayrı bir neşe vardı. Çok insan demek gürültü demekti.
Derin bir nefes alıp elimi boynumdaki kolyeme attım.
Sırrını her nekadar bilmesemde bana annemden yadigâr kalması içimi huzur kaplıyor onu yanımda hissediyordum.
Kafamı gökyüzüne kaldırdım... Ve sırt üstü uzanıp daha rahat bakmak istedim.
Önceden Ay'a bakarken sadece dedemi görürdüm. Ama şimdi İkisini görüyorum Annemi Ve Dedemi.
Babamıda merak ediyordum belki bir kaç yerim ona çekmişti. Belki saç rengim , belki huyum belki gülüşüm... Yüklü bir nefes daha aldım. Bir kaç saniye bekleyip geri verdim.
Eğer bu yolda bana birşey olursa tanrım... Beni annemin yanına götür olur mu ?
Cehennem'e gitmek sandığımız kadar kolay değildi. Tanrılar da bizimle uğraşıyordu artık. Onlara durumu nasıl açıklayacağımızı hiç bilmiyorduk. Ama bir şekilde bu işin içinden sağ çıkabilirsek... Yada çıkabilirsem... Ne pahasına olursa olsun Fons'u savunacaktım. Çünkü onun hiç bir suçu yoktu tek suçu Ares'in Oğlu olmaktı, oda onun elinde birşey değildi.
Fons'a sebepsiz bir şekilde güveniyordum sanki içimden birşey ona Güvenmemi söylüyordu.
Bir derin nefes daha aldım. Ve yanımdaki hareketlilik ile başımı otarafa çevirdim.
"Dünyadaki oksijeni bitirmeye niyetliysen... Haber Verde oksijen tüpü takak." Fida'nın cıvıldayan sesi beni gülümsetmişti.
"Kızım 3 iç çektin. Nedir bukadar derde boğan seni ?" Nerden başlamalıyım sevgili dostum ?
"Aris neden benimle uğraşıyor ?" Aklını başka birşey ile dağıtmak istedim.
"Oha Aris seninle mi ilgileniyor ?" Yanaklarımın içini hava doldurup kafamla onayladım.
"Oha kızım... Bu tarihte ilk falan yani Aris'i daha önce hiç bir kızla ilgilenirken görmedim. Nededi sana birşey mi dedi.. ya of kızım ya bu şimdi mi söylenir ?"
Kısa bir kahkaha attım. medusa'nın kızıyla aralarında geçen durumu bilmiyordu sanırım yada biliyordu ama yinede bozmadım. "Yola çıkmadan önce felan baya kavga ettik biz bununla. Beni Percy ile antremanda görmüş Ok dersinde... Bizi biraz samimi görüncede bunda tiryar kayışları attmış. İkimizin arasında birşey var sanmış.
Neyse biz bu konuyu onunla konuşup hallettiğimizi sanıyorken Fons ile konuşmaya gittiğimiz gün odama gelip 'Fons için mi hazırlanıyorsun ?' demezmi bende bunu bir hışımla duvara bir fırlattım" Fida şok olmuş bir şekilde hem gülüyor hemde eliyle ağzını kapatıyordu.
"Eeee sonra ?" Dedi...
"Eesi işte o gün bugündür aramız limoni bugünde duştan çıktım. Bana işte sen çok güzelsin bilmemne felan diyor hayır Zeus bunu benim sinir sistemimi bozsun diyemi yaptı anlamadım ki "
Fida hala gülüyordu. Aniden susup konuşmaya başladı.
"Ama şaka maka kanka... Aris'i çocukluğundan beri tanırım. Hiç bir kıza karşı herhangi bir ilgi duymadı tamam tek gecelik ilişkiler oldu tabi ama işte adı üstünde Tek gecelik. Bana güven"
Dirseklerimden destek alıp yerimde doğruldum.
"Ya bırak kızım ya adam bildiğin öküz ne işim olur " Fida sözüme birşey demeyip oda benim gibi ayağa kalktı.
"Hadi gidip haritaya bakalım yarınki durak neresiymiş " kafasıyla onayladıktan sonra kolunu omzuma atıp yürümeye başladık.

İçimdeki SırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin