5. Bölüm

70 3 0
                                    

Multimedia - Ertan :)

En sevdiğim şiirin altı çizili dizelerisin sen.Ben aşka inanmam ama sana inanıyorum.

''Ben aşka inanmam ama sana inanıyorum.'' Ah şu büyülü cümleler.. Beni benden alan kelimeler..

Bir inanabilsem Ertan sana, bir ısınabilsem.Sana güvenebilsem.Bakışlarının altındaki gizemi çözebilsem, ve sen bir çaba gösterebilsen..

Ertan'dan:

''Kız inandı diyorum abicim sana, ağıma düştü.Hiçbir şey yapmadan kaptım kızı ben.Kim gelir tehdit savrurur, gelir kavga çıkarır ben bilmem. O kız artık benim, kimseye vermem. Ve o benden başkasına gidemez, göndermem. Zaman geçsin söyleyeceğim zaten.Anlatacağım her şeyi. Ama biraz zaman, onun bana alışması için kısa bir süre, sevmesi, güvenmesi için.Ben o kızın güzelliğini istiyorum Kaan. O kız benden başkasında solmamalı. O güzelliği bir tek ben harcayabilirim.''

Güz'den:

En çok sen seviyorsun.Belki hiçbir zaman onun seninle olmayacağını bile bile... Kendime çok kızıyordum.Aşkım için bu küçük engeli bile aşamıyorsam ben niye varım? Bu engeli aşamıyorsam sevmemişim demektir.Ama benim sevgime inancım sonsuz.Ne olursa olsun pes etmeyeceğim.Sonuna kadar savaşacağım ve gerçekleri ortaya çıkaracağım.Galip geleceğim..

...

İçim bu duygularla dolup taşıyordu.Hala elim kolum bağlı oturuyordum.Ayağa kaltım, derin bir nefes aldım ve dışarı çıktım.Ertan'I bulmam gerekti.Onu bulup her şeyi birer birer anlattırmam...Bulmak zor olmayacaktı elbette.Asya'nın yanında olduğu kesindi, Asya'nın ise kütüphanede... Tahmin ettiğim gibi gittiğimde oradalardı.Bir süre Ertan'ın yalnız kalmasını bekledim.Sonunda Asya ayağa kalkıp çantasını aldı.Ertan ile vedalaştılar.Asya'nın çıkmasıyla Ertan'ın yanına gittim.

"Vay! Yine buradasın demek"diyerek o itici tavrını yine sergiledi.

"Uzatmaya gerek yok artık tüm olanları anlatma vakti."dedim kaşlarım çatık bir şekilde.

"İstediğini anlayabilsem zavallı şey,bir anlayabilsem.Yoksa senin derdin para mı, he eğer öyleyse sıkıntı yok istemediğin kadar mevcut bende.".Artık çok olmaya başlamıştı.İnsanları böylesine aşağılama hakkını nerden alıyordu bilmiyorum.

"Ne kadar klasik bir cümle olsa da, parayla satın alamayacağımız şeyler var."

"Bırak bu eski Türk filmi repliklerini , fakir ama gururlu ayaklarını" yeniden o pis sırıtış.

"Neyse ne anlat hadi!" Arkadan bir kız sesi gelmişti.

"Neyi anlatacak?"Bu Asya'nın arkadaşıydı.Şevval.Bunu daha once düşünmeliydim.En yakın arkadaşıydı sonuçta ve çoğu şeyi bilebilirdi.

"Ee, anlatacağım bir şey yok, kendisi saçmalıyor."dedi Ertan kapana şıkışmış gibi.

''Ne demek yok, var.En azından size sorabilirim hanımefendi."dedim Şevval'e.Sadece ismini biliyordum ama sanki kırk yıldır tanışıyormuşuz gibi geliyordu.

"Tabi ki.Sizi dinliyorum."

"Bu adam Asya'yı sevmiyor.Belli ki size de onu da kandırmayı başarmış."

"Ne zırvalıyorsun be beni zor kullanmaya mecbur etme."Ertan yalanının ortaya çıktığını görmeye başlayınca iyice sinirlenmişti.

GİZLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin