•25•

687 63 14
                                    


Baş Belası; Yoongi, yanına gelmiştim bugün.

Sen beni gördün,

Umursamadın.

Neden, Neden Yoongi?

Neden, beni görüp O kızla konuşmaya devam ettin?
(Görüldü)

Vay be, üstüne bir de görüldü?

Tamamdır.

M.ynngi; Kafamı toparlamaya çalışıyorum.

Bana biraz izin ver.

Baş Belası; Neyin zamanından bahsetiyorsun, Yoongi!?

Ben doğurmak üzereyim bunu farkındasın değil mi?

Sana en çok ihtiyacım olduğu zamanlarda sen böyle sikim işler yaparak mı destek oluyorsun bana?

Lanet!

M.ynngi; Sadece, üzgünüm.

Baş Belası; Bu kadar umursamaz olmak sana şu zamana kadar neyi bahşetti?

Tek gecelik ilişkiler, saçma arkadaşlar.

Doğru olan işte bu,

Senin kabul etmediğin doğrular tam olarak, bu.

M.ynngi; Kes, Hoseok sana kafam dalgın diyorum.

Beni biraz olsun anlamaya çalış.

Empati, Hoseok Empati.

M.ynngi çevrimdışı.
Baş Belası çevrimdışı.

~

Hoseok, elindeki telefonu yatağa bırakarak ayağa kalktı. Bu herifle uğraşılmazdı O'na göre. Bir öyle bir böyle haraketleri vardı.

Giyeceği kıyafetleri çıkartarak bir elini fazlaca şişmiş olan karnına nazikçe bıraktı. Minik bebeğini okşayıp O'na sevgi dolu sözcükler bahşetti.

Emanetine son derece sahip çıkıyordu. O'nu şimdiden bolca seviyordu. Kollarının arasında Minik bebeğini hissedemeden ölme ihtimali, O'nu kahrediyordu.

Eline değen minik tekmeyle, kıkırdadı. Oğlu, güçlü bir insan olacaktı. Zira belliydi.

Yavaş yavaş okşamaya devam etti, Hissetmeyi seviyordu. " Canım bebeğim, ben her zaman senin yanındayım. Sakın korkma, tamam mı?" Yavaşça Elini çekip üzerine açık renkli büyük ceketi geçirdi.

Kapıdan çıkıp uzun yolda yavaş tempoda yürümeye başladı. Biraz kafasını dağıtsa iyi olabilirdi.

Yürüdüğü yolun yanında bir de evde unuttuğu telefonunu düşünüyordu, önemli bir şey olsa kimi arayacaktı? Fakat eve geri dönemeyecek kadar da üşengeçti.

Kırmızı supreme eşofmanını biraz daha yukarı çekti, göbeği sürekli düşmesini sağlıyordu. Kilo da almıştı tabii.

Yere bakarak yürümeye devam ederken yüzüne yansıyan ışıkla kafasını kaldırdığında solda gördüğü dondurmacıyla gözleri parladı. İçerisin de, nedense tarif edilmez hoş bir mutluluk oluşmuştu. Hızlıca gidip, bolca limonlu dondurma aldı. Fazla mutlu olmuştu.

Banka oturup büyük bir zevkle yerken yanında hissettiği haraketlilikle başını çevirdi. Asla tahmin edemeyeceği kişi yani, Jimin gelmişti.

Bebeğine gelecek zarardan korkmasıyla gözlerini kocaman açtı ve göbeğini saklamaya çalıştı. Jimin kızarmış gözlerini O'na çevirmişti. " Korkma Hoseok, size en ufak bir zarar vermeyeceğim."

Hoseok rahatsızca Jimin'den uzaklaştı." Neden geldin?" Jimin elleriyle gözlerini ovuşturarak hafifçe gülümsedi. " Taehyung, Gelmiş."

Kendini zor tutuyordu, Pembe saçlı çocuk. " Ben sadece sevmiştim, Hoseok Hyung. O'nun için senden intikam almaya çalıştım. Kendimden nefret ediyorum ve sana ne diyeceğimi bilemiyorum."

" Jimin ben seni affettim, sen de kendini affet." Jimin, bu sefer Hoseok'un şişmiş karnına şefkatle baktı. " Ben O'nu hiç göremeyeceğim belki ama sevdiğimi söyle olur mu?" Hoseok tekrar rahatsızca kıpırdandı.

" Jimin, aslında... neyse." Jimin ısrar etmeden konuyu kapattı ve kalkmaya hazırlandı.

" Hoşça kalın, Hyung." Hoseok ilerlemesine izin vermeden Jimin'in kolunu yakaladı. " Kendine dikkat et, bolca yemek ye, sağlığından ödün verme Jimin-shi."

Jimin gülümseyip Hoseok'u kolları arasına aldı. Sıkıca bir sarılmadan sonra, tuhaf bir ortam oluşmuştu. Hoseok hızlıca gözlerini silip Jimin'e sahte bir sinirle bağırdı. " Aish! Velet, beni de ağlattın."

" Sana haber vereceğim." Hoseok başını sallayarak yerine geri oturdu. Zira ayakta kalmaktan beli ağrımıştı. Son bir gülümseme ardından Jimin gözden kaybolmuştu.

Hoseok ise yere atmak zorunda kaldığı dondurmasına bakıyordu. İçindeki çocuksu istek, ister istemez acımıştı. Bu saçma şey yüzünden dolan gözlerini umursamayarak sildi.

Arkasını döndüğü anda karşısına çıkan Yoongi'yle geriledi. Diğer tarafa dönüp devam etmeye başladı, şu an en son görmek istediği kişi Yoongi olabilirdi.

Peşinden geliyordu ama bir atak yapıp O'nu durdurmayı, sarılmayı, öpmeyi denemiyordu.

Saçma herif, gereksiz ama gerekli herif.

Sinirlice sırıtıp bir anda arkasını döndü, Hoseok. Bu son noktaydı artık. " Ne yapmaya çalışıyorsun?Amacın ne senin!?"

" Ben..."

"Sen, ne Yoongi sen, ne?!"

" Hoseok, korkuyorum anlasana! Seni kaybetmekten ölesiye korkuyorum! Ben sadece, belki benim yüzümdendir diye düşünüyorum. Doktor stres altında kalmamalı dedikçe seni stresli yapacak baskılar yapıyorum, ve belki bensiz daha iyisin."

Hoseok hızlıca Yoongi'yi kolları arasına aldı.

"Saçmalama aptal, bu yolda sensiz devam edebileceğimi gerçekten düşündün mü?" Yoongi de ellerini Hoseok'un belinden geçirerek sıkıca sardı.

" Ağlama, bebeğim. Bizim, bebeğimizin iyiliği içindi." Hoseok sıktığı elini yumruk yaparak Yoongi'nin omzuna geçirdi.

" Sensizlik, bize nasıl iyi gelebilir?"


Kontrol ettim ama hata varsa kusura bakmayın.💕

Ledsen [Sope/Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin