model olmak mı? ASLA!

39 4 3
                                    

Açelya taksinin minik aynasından sürekli olarak o büyük siyah lüks aracı izliyordu.

Açelya küçük aynadan arabayı izlerken taksi ise açelyaların evi olan eski aile apartmanın önüne yanaşıp yavaşça durmuştu.

Taksici taksimetreyi durdurduğu an dudakları yukarı kıvrılmıştı, sanki milli piyongoyu kazanmış gibi bir keyifle ücreti söylemişti.

"34,86 lira"

Selma Hanım kızının ona aldığı eski minik çantada parayı ararken kızı açelya ise yavaşça taksiden çıkmıştı.

Açelya yine etrafına baktığında o siyah lüks araç apartmanın biraz arkasında duruyordu. Açelya sinirden bir boğa gibi havayı solumuştu ve kaslarını çatmıştı.

Tam arabanın içindeki adamlar inecekken açelyanın annesi Selma Hanım yavaşça arabadan inmişti.

Açelya hızlıca annesinin sıcacık elini nazikçe kavrayarak hızlı adımlarla eski apartmana doğru ilerletti.

Açelya annesinin elini bırakmayarak diğer eli soğuk demiri kavrayarak yavaşça kapıyı itti.

Açelya annesiyle beraber içeri girdikleri zaman açelya annesinin sıcak elini bırakıp kapıyı kapatmıştı.

Annesi Selma Hanım ise eve girdiği an gelen iğrenç kızartma kokusu yüzünden yüzünü kırıştırmıştı ve aniden 20 yaş yaşlanmış gibi gözükmüştü

Açelya ise kokuyu umursamayarak eski merdivenleri küçük bir çocuk gibi üçer beşer çıkmaya başlamıştı.

Annesi Selma Hanım ise yavaş adımlarla eski merdiveni çıkarken düşündüğü tek şey kızının bir deli olduğuydu.

Açelya en sonunda dairenin önüne gelip annesini beklerken annesi ondan yaklaşık on saniye sonra ter içinde gelince bunun yaşlılıktan olduğunu düşünüp umursamayarak kapıyı açmıştı.

Ancak annesi Selma Hanım yaşlı biri değildi gençti ve fazla kiloları yoktu. Kendisi bile neden bu kadar yorulduğuna anlam veremeyerek kapıdan destek alıp eve girmişti.

Açelya ise annesi eve girene kadar yumuşak siyah koltuğa yayılarak telefonuna bakıyordu ki aniden açelyanın canını çok acıtak birşey olmuştu. Hemde çok acıtacak.

Telefon yüzüne düşmüştü.

Açelya minik burnunu tutarken telefona küfür edip odasına gidecekken acılar yine onu bulmuştu.

Serçe parmağını sehpaya çarpmıştı.

Açelya artık acılar karşısında dayanıp vatanını kaybeden bir asker edasıyla yere çuvallanmıştı.

Açelyanın annesi Selma Hanım ise kızının bu komik hallerine gülerek mutfağa gitmişti.

Açelya ise annesine bir hainmiş gibi bakıp onun ardından bir on dakikanın ardından koltuktan destek alarak zorlukla odasının kapısını açıp yavaşça içeriye girmişti.

Girdiği andan itibaren sıradan bir açelya gibi kendini yatağa atıp uyumak için doğru pozisyonu bulmaya çalışmıştı.

En sonunda doğru pozisyona geldiğinde ise saat 18:56'yı gösteriyordu büyük ihtimal yine öğlene kadar yatacaktı ve yine işe geç kalacaktı.

Ancak bunları umursamayarak uyumaya devam etmişti.

Pazartesi.
Ertesi gün ise yeniden alarm olmadan uyanmanın korkusu ile hızlıca kalkıp küçük ve eski model olan telefonunu eline aldığı an saate bakmıştı.

Ve saate baktığı an patronun onu öldüreceği kesin olarak kanıtlanmıştı.

Saat 14:34'dü

Açelya hızlıca kalkıp dolabın önünde dikilmeye başlamıştı üstüne en azından insanlık tarafından kabul göreceği bir kıyafeti alıp giymişti.

Ve dersini aldığı için kapıyı yavaşça açıp hızlıca koşmaya başlamıştı koşmaya devam ederken annesine tatlı bir bakış atarak koşmaya devam etmişti kapının önüne gelince kapıyı yine yavaşça açarak minik ve eski daireden çıkmıştı.

Eski merdivenleri yine küçük çocuklar gibi üçer beşer inerken en sonunda kapıya gelince eski kapıyı yavaşça açıp iş yerine kadar tabana kuvvet koşmaya başlamıştı.

En sonunda bacaklarına ağrı girdiğinde çalıştığı yıldız kafenin önündeydi ancak bu sefer şaşkındı çünkü patron kafenin önünde yoktu.

Patronun bugün gelmediği düşüncesi ile mutlulukla içeriye girmişti ancak mutluluğu kısa sürmüştü çünkü içerde onu yine kızfın bir boğa gibi bekleyen patronuna yanaşıp patronundan tonla azar yedikten sonra hızlı adımlarla üstünde çalıştığı yıldız kafenin logosu olan renkleri solmuş önlüğü hızlı bir şekilde giymeye çalıştı.Önlüğünün ipleri eskiyip deforme olduğu için bu iş biraz uzun sürmüştü ancak Önlüğü giydiği gibi masalara gitti ve kendine ilk iş olarak yapış yapış olan masaları temizlemeyi verdi.

Yapış yapış olan masaları yavaşça temizlemeye devam ederken gördüğü ilginç kişi karşısında tıpkı bir ürkek ceylan gibi yerinde dona kalmıştı. Ancak bir kaç saniye sonra onu bu denli ürkütüp aynı zamanda şaşırtan kişi yavaş bir şekilde yerinden kıpırmadan soğuk bakan gözlerini ona doğru yöneltip ona doğru baktı.

Açelya adamı gördüğü gibi hatırlamıştı bu o hastanedeki adamdı ancak adam da açelyayı tanımış olacakki açelyanın temizlediği küçük masaya doğru gelmişti. Ve ona sadece bir soru sormuştu. Ve bu soru bütün kafeyi şaşırtmaya yetmişti.

"Model olmak ister misin?"

Açelya ise önünde son model bir telefon görmüş gibi şaşkınlıkla adama bakıyordu. Ancak en sonunda kendini toparlayıp adamın suratını düşürecek cevabı vermişti.

"Model olmak mı? ASLA!" Diyerek tıpkı patronu gibi bağırmıştı.

Adam ise açelya'ya hemen karar vermemesini söylerek önüne küçük bir kart fırlatmıştı adam kartı fırlattığı an ise açelyanın telefonu çalmaya başmalamıştı.

Açelya hızlı adımlar ile tuvalete girip telefonu açmıştı. Ve telefonu açtığı an keşke açmasaydım demişti.

"Merhaba açelya hanım medine hastaneden arıyoruz anneniz fenalıştı acilen buraya gelmelisiniz."

Açelya doktorun söylediği kelimeleri duyduğu an gözlerinden yaşlar şelale gibi akmaya başlamıştı. Açelya her ne kadar sevgisi belli edemyen bir insan olsada annesini seviyordu.

Zorlukla tuvaletten kalkıp hızlı adımlarla tuvaletten dışarıya çıkmıştı.

Yazar notu: herkese merhaba! Bugün yeniden süslü sayfalarımı sizin için yayınladım! Ancak yine akıllarda sorular var! Açelyanın annesine noldu? Açelya sonradan modellik teklifini kabul edecek mi? Bunları hepsi diğer süslü sayfalarımda saklı! Hepinize iyi günler ve iyi okumalar diliyorum!

Ben bir idol oldum anne!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin