TAE
Küçük çocuk kaçtığı bahçeden koşarak çıkmış ve arkadaşlarını aramaya başlamıştı. Ailesinin haberi olmadan eve dönmesi gerekiyordu yoksa ona çok kızıyorlardı. İsmini bağıran ikiliyi gördüğünde onlara kocaman gülümseyerek yanlarına doğru koşmaya başlamıştı.
"Tae burdayız!"
"Jimin! Jungkook!"
Yanlarına gittiğinde kendini durduramadığı için açtığı kolları ile ikilinin üstüne düşmüştü. Üçü birden kahkahalarla gülmeye başlamışlardı taki Jimin küçük olduğunu söyleyip nefes alamıyorum diyene kadar. Küçük bedenler hemen toparlanım biraz uzakta kalan oynama yerlerine gittiler. Burası bütün şehre tepeden bakan saraya yakın bir alandı, fakat etraftaki çalılardan dolayı saraydan bakıldığında görülmüyorlardı. En çokta bu yüzden seviyorlardı burayı zaten, Tae nin ailesi onları göremiyordu.
Kim ailesi ülkenin kral soyu oldukları için kibirli oldukları kadar gaddarlardı aynı zamanda. Tae nin küçük çocuklar gibi oyunlar oynamasından rahatsız oluyorlardı. Fakat farkında değillerdi sanırım ; Tae zaten bir çocuktu. Onlara göre Tae sarayda oturup eğitimlerini almalıydı. Çünkü krallığın başına geçecek varis oydu. Namjoon kesin bir dille krallığı oturmayacağını söylemişti. Kim ailesi başta karşı çıksada Namjoon un perde arkasından daha çok işe yarayacağını düşünüp bütün ilgilerini Tae ye yöneltmişlerdi.
En çokta Tae nin soyluların çocukları ile oynaması sinirlerine gidiyordu. Çünkü Park ve Jeon ailesi ikinci nesil kral soyuydular. Eğer Kim ailesinden herkes ölecek olursa Park veya Jeon ailesi başa geçecekti. Kim ailesi onları tehdit olarak görüyor ve Tae nin onlardan uzak durmasını istiyorlardı.
Fakat bu krallık olayları üç çocuğun umrunda değildi, onlar sadece birlikte oynayacakları kısıtlı zamanları doya doya kullanmak istiyorlardı.
Çimenlere yatıp hava elementi ile bulutlardan şekiller yapıp birbirlerine gösteriyorlardı. Üçünün de hava ve ateş elementi vardı. Fakat aralarında en iyi şekiller yapan hep Tae oluyordu. Yaptığı tilki figürünü Jimin in yaptığı tavşan figürünün arkasından koşturmuş ve yakalatmıştı. Dağılan tavşan figürü ile Jimin in gözleri dolarken Tae ise arkadaşının kırıldığını anlamadan gülmeye başlamıştı. Jungkook bunu gördüğünde kendisine yaptığı civciv figürünü fil e çevirirken fili götürüp tilkinin üstüne oturtmuş ve dağılmasını sağlamıştı. Bu sefer gülen taraf o olduğunda Jimin de gülümsemişti.
Küçük Jeon onu her zaman koruyordu. Ne zaman yardıma ihtiyacı olsa hemen yanında bitiyordu. Çocuk olabilirlerdi ama ikisi de eş olarak doğduklarının farkındaydılar. Jimin onu sevdiğini ve onunda kendisini sevdiğini biliyordu. Büyük ihtimalle büyüyünce evlenecek ve ruh çemberini tamamlayacaklardı.
Jimin in derin düşüncelere daldığı sırada Tae gülen Jungkook un ağzına hava baloncuğu atmış ve sesinin çıkmasını engellemişti. Jungkook çattığı kaşları ile konuşmaya çalışmış ama sesi çıkmadığı için korkutucu olmaktan uzak şirin gözükmüştü. Diğer ikili onun bu haline kahkahalar ile gülerken küçük Jeon sinirlenmiş ve oda yaptığı bir hava baloncuğunu onlara atmıştı. Ikisi de geriye düşerken Tae nin kolu yanındaki taşa çarpmış ve hafif çizikle kanamaya başlamıştı.
Ağzından refleks olarak çıkan sesle Jimin ve Jungkook yanına koşmuştu. Jungkook küçük çizdiği görünce ağlamaya başlamış ve özür dilemişti. Arkadaşının canını yaktığı için çok kötü hissediyordu. Tae her ne kadar ona çabuk iyileştiğini ağlamamasını söylese de Jungkook susmamıştı. O sırada sarayın etrafında gezen muhafızlardan biri ağlayan çocuğun sesini duyup yanlarına geldiğinde Tae nin gömleğine bulaşmış kanı görünce hemen kucağına alıp koşarak saraya gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNGULARİTY /TAEJİN
FantasyYer yarılıyor gök renk değiştiriyordu...Ay ve güneş birbirine kardeş olurken son bin yılın en büyük felaketleri baş gösteriyordu. Eğer iki dünya birbirine bağlanmazsa bu ikisinin de sonu olacaktı. Tek bir çaresi vardı... Sonuçlarını bildiği halde y...