12

258 31 6
                                    

TAE

Gecenin karanlığında uyanan beden yanındaki sıcaklığın sahibine dönüp göz kapaklarından öptü onu . Artık gitmeleri gerektiği için her ne kadar kıyamasada Jin i sarsmaya başladı. Pembe saçları rüzgarda bir salıncak gibi sallanırken büzülen dudağı ile uyanmaya inat eden beden Tae yi güldürmüştü. Bu adamla her gün aynı yatakta yatacağı ve her sabaha onunla uyanacağı gerçeğini bir kere fark ettiğinde kalbi pır pır etti. Her gece onu sevecek her sabah onun tarafından sevilecekti artık.

Yıllarca sevgi nedir bilmeden büyümüştü tıpkı rüyalarında izlediği ikizi gibi. Sanırım Tae lerin kaderi buydu. Sevgiye hasret kalmak.

Ailesi yüzünden arkadaşlarından uzak kalmıştı. Ailesi yüzünden kimse onu diğer çocuklara olduğu gibi sevmemiş, saçını okşamamıştı. Bazen keşke ailem bunlar olmasaydı diye düşünürdü. Belki o zaman daha iyi bir çocukluk geçirirdi. Belki o zaman daha çok sevgi görürdü. Babası olduğunu söyleyen adamın yaptıkları aklına geldiğinde gözleri doldu istemsizce. Hala düşündükçe çektiği acıyı hissediyordu.

O küçücük yaşında tamda her şeyden umudunu kesmeye başlamışken Jin çıkagelmişti hayatına. Ona yeniden sevmeyi sevilmeyi öğretmiş ve onu ilk defa seven birisi olmuştu. Tae bazen Jin in kendisine acıyan Tanrı tarafından gönderilen bir melek olduğunu düşünürdü.

Her ne kadar Sephora da Tanrı inancı olmasada herkes Kader Taşına inansa da Tae rüyasında gördüğü ikizinin dünyası ile bir Tanrı olduğuna inanıyordu. Tae ye göre Kader Taşını, onun kehanetlerini de yaratan bir Tanrı vardı. O yüzden iç güdü ile gökyüzüne bakmış ve orda olduğunu düşündüğü Tanrısına içten teşekkürlerinü sunmuştu. Ona böylesine bir hediye gönderdiği için.

Hala uyanmamakta ısrar eden bedenin dudaklarını öpüştü bu seferde. Gecenin sessizliğini bozmak istemezken sevgilisine doğru fısıldadı.

"Jin, sevgilim, uyan gitmemiz lazım yoksa düğünümüze geç kalacağız."

Saçları yerdeki çiçeklerle ve çimenlere karışan beden yavaşça gözlerini açtığında duyduğu şeye kıkırdamıştı.

"Sanırım öyle bir şey olsa bu baya konuşulur kkk. Geleceğin Kralları düğünlerine geç kaldı diye kkk"

"Kesinlikle hayatım ama bence insanlara daha iyi örnek olmalıyız. Hadi bakalım kalk hadi"

"Peki Kralım siz nasıl isterseniz."

Tae ayağa kalkarken aniden giren acı ile tısladığında Jin gülmüş ve ona masaj yapabileceğini söylemişti. Kendisi ile dalga geçen Jin e dil çıkartırken kalkıp gömleğini düzelten Tae acısını farkettirmemeye çalışarak yürümeye başladı. Hala gülen Jin sevgilisine yetişip elini tuttuğunda el ele Saraya doğru yol almışlardı. Saraya birlikte giren bedenler odalarının olduğu koridora geldiğinde tam tersi istikamete doğru ayrılmışlardı. Geniş koridorda Tae sağ tarafa Jin sol tarafa yürüdüğünde arada dönüp birbirlerine bakmışlardı. Ikisi de gün batımı için sabırsızlanıyorlardı. Ruhları bağlandığında gerçek birer eş olacaklardı.

Tae odasına giden yolda bulunan Jimin in odasına girmişti heyecanla. Arkadaşının geldiğini gören Jimin kapı sesine uyandığı için yarı uykulu olan gözlerini açıp yatakta oturur pozisyona gelmişti. Tae Jimin in yanına oturduğun da heyecanlı olduğunu anlatmıştı. Daha sonra Jimin e Jin için aldığı yüzüğü göstermek istediğini söyleyerek arkadaşını da yataktan kaldırıp kendi odasına götürmüştü.

Heyecanla içeri giren beden koşarak çalışma masasının çekmecesini açmış ve içindeki kutuyu almıştı. Kutuyu açtığında içinde Jin ile kendisinin dövmelerinin karışımından oluşan taşlarla süslenmiş motifiyle çok güzel bir yüzük duruyordu.

SİNGULARİTY /TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin