TAE
Genç adam gözlerini güneşli bir sabaha açtığında başının üstündeki gökyüzüne bakmıştı. Hemen yanında yatan beden ona dün geceyi hatırlattığında utandığını hissetmişti. Sanki içindeki ateş elementi yanaklarına hücum etmişti. Aklına gelen dudaklar ile daha da kızarırken terlemeye başladığını hissetmişti.
Iki gencinde ilk öpücüğü olması onları hem utandırıyor hemde heyecanlandırıyordu. Bütün ilklerini birlikte yaşayacak olan ikili bunun sevincini de yaşıyordu içinde.
Düşünceleriyle vücudunun aniden yaydığı sıcaklık kolları arasında gövdesine sarılarak uyuyan Jin i rahatsız etmiş ve kıpırdanmaya başlayarak uzun kirpiklerini kırpıştırmıştı. Kediye benzer mırıltılar çıkaran Jin ile istemsizce gülen Tae Jin in uyanmasına neden olmuştu.
Gözlerini açan beden nerede olduğunu anlamaya çalışırken hemen yanı başında gördüğü kızarmış yüz ile o da kızarmış ve kendini yana atıp yakışıklı bedenden uzaklaşmıştı . Kalbi çok hızlı atarken konuşmaya çalışmış fakat kekelemekten kurtulamamıştı.
"Aaa... Şey gü-günaydın"
"Gü-günaydın. Ben şey... Dün gece... Yani şey..."
Tae kelimeleri toplamaya çalışırken artan utancı ile konuşmaya çalışmıştı. Jin onun zorlandığını anladığında kelimelerini dudakları ile kesmişti. Cesurca sarf ettiği kelimeler ile iki bedende gülümsemiş ve kalplerinin birlikte attıklarını hissetmişlerdi.
"Seni seviyorum Tae"
"Seni seviyorum Jin"
Kısa bir süre sessiz kalan ikili bu sessizliği birbirlerini izleyerek doldurmuştu. Tam o anda Tae nin başına konan kelebek ile Tae kare gülümsemesini ortaya çıkarmış ve kelebeğe dokunmaya çalışmıştı. Bu görüntü o kadar güzeldi ki Jin o an ölmeyi dilemişti. Çünkü biliyordu ki şu görüntüden daha güzel bir şey yoktu. Ve Jin son gördüğünün böylesine eşsiz bir manzara olmasını istemişti.
Hala gülümseyen bedenin burnundan öptüğünde karşısındaki nefes almayı bırakmış ve öpülen burun ucuna bakarak şaşı olmuştu. Onun bu şapşal görüntüsü ile Jin melodik gülüşü ile gülmeye başlamıştı.
Bu sefer izleme sırası Tae ye geçmiş ve kendisine güzel güldüğünü söyleyen ama asıl kendisi güzel gülen adamı izlemişti. Eli istemsiz bir şekilde karşısında hala gülen bedenin çenesine gitmiş ve kalın alt dudağını okşamıştı.
Karşısındaki beden hissettiği dokunuş ile gülmeyi bırakırken Tae nin dudaklarına odaklanmış ve ne istediğini belli etmişti. Bunu farkeden Tae dün tattığı dudaklara tekrar yaklaşmıştı.
Önce dudakları birbirine yavaşça çarpmış ardından nefesleri birbirine karışmıştı. Dudakları arasına aldığı üst dudağı nazikçe emmeye devam ederken Jin de onun alt dudağını emmeye başlamıştı.
Nefessiz kalan çiftten ilk ayrılan Tae olmuş ve hala ayrılmayan alınları ile burnunu Jin in burnuna sürtmüş nefesini onun dudaklarına verirken fısıldamıştı.
"Gitmemiz gerek"
"Biliyorum"
Kendisine aynı şekilde fısıldayarak cevap veren Jin ile kırmızılarını tekrar birleştirmiş ve Jin in alt dudağını emmeye başlamıştı. İkili tekrar nefessiz kalıp ayrıldıklarında saraydan gelen borozon sesi ile onları aradıklarını anlamış ve el el kalktıları yerden aynı şekilde ayrılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİNGULARİTY /TAEJİN
FantasiYer yarılıyor gök renk değiştiriyordu...Ay ve güneş birbirine kardeş olurken son bin yılın en büyük felaketleri baş gösteriyordu. Eğer iki dünya birbirine bağlanmazsa bu ikisinin de sonu olacaktı. Tek bir çaresi vardı... Sonuçlarını bildiği halde y...