Merhabalar sizlere ilk aşkımı yanı çocukluk aşkımı anlatacağım. Bundan tam 14 yıl önceydi o sıralar Antalya'da oturuyorduk. Maddi durumumuz iyiydi babamın marketleri ve medikalleri vardı artık okuma yaşım gelmişti, babam öncelik olarak kuzenimin gittiği anasınıfına kaydetti beni ne kadar istemesemde gitmek zorunda kaldım. Ama iyiki gitmişim. Okulun ilk günüydü babam sınıfın önüne bıraktı beni. Hocamla konuşup onu tembihledi "bu çocuğa iyi bakın.!" Yanıma gelip bi öpücük kondurdu ve seveceksin oğlum diyip gitti. İçeri girergirmez onu gördüm... sağ tarafta üçüncü koltukta oturuyordu. Masmavi gözleri sapsarı saçlarıyla çağla... evet saçma gelebilir o yaşta bi çocuk nasıl birden aşık olabilir ? Evet saçma ama aşık olmuştum işte. Direk yanına oturdum ve elimi uzattım. "Merhaba ben murat." Hayır koyayımda tur at demedi:)) elimi sıktı ve o güzel sesiyle "bende çağla" dedi. Evet büyülenmiştim hemde çok. İşte evleneceğim kız. Sohbete başladım direk. Tabi sohbet dediğim bildiğin sohbet değil. İlk konuştuğum şey "ekmek severmisin"di :)). Ufak bi tebessüm etti ve hayır yemiyorum kilo yapıyor demişti. İşte kızlar daha bu yaşta bile kiloyu düşünüyorlar. Aradan bi kaç hafta geçti aramız çok iyiydi kaç hafta orda olmamam rağmen sadece onu tanıyordum, çünki sadece onunla takılıp onunla konuşuyordum sanki diğer çocuklar görünmez gibiydi. Beraber oyun oynar, tuvalaete bile beraber giderdik, ozamanlar anaokullarında duvar yoktu el ele tutuşup yapardık. Bi gün onu sevdiğimi söyledim oda"sanırım bende seni seviyorum" dediğinde o küçücük kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Ufak bi öpücük kondurdum yanağına, oda "benimde öpmem lazım mı.?"dedi. Bilmediğimi söyledim. Sanırım o günden sonra anlamını bilmesekte sevgili olmuştuk. El ele tutuşuyorduk sürekli böyle dolaşıyorduk. Kantine hep birlikte gider tostumuzu hep beraber yerdik. Aradan 2 yıl geçmişti ve hala beraberdik aynı okuldu ama sınıflar farklıydı. Teneffüslerde ve okul çıkışında sürekli beraberdik. Çıkışta onu evine bırakırdım, yukarı çıkar camdan bana bakardı sokağın köşesinden dönene kadar. Köşeye geldiğim zaman son kez arkama bakar el sallar ve evime doğru giderdim. Bu 2 yıl daha sürdü, 4. Sınıfa kadar hep böyleydik. Yine normal bir gündü yine evine bıraktık ama o gün yanağına kocaman bir öpücük kondurdum, iyiki bunu yapmışım nereden bilebilirdim ki onu son görüşüm olacağını. Evin yolunu tuttum. Binadan yukarı çıktım, bizim kapı açıktı, buda neyin nesi kapıyı hafif ittiğimde içerisi boştu. Halılar,koltuklar hiç biri yoktu odama doğru yöneldiğimde içerden iki adam bana doğru geliyorlardı ellerinde benim pokemonlu yatağım vardı. Koşa koşa odama girdim annem oradaydı. Anne nelere oluyor burda dedim buruk ve şaşkın bi sesle. Annem babama kazık attıklarını birsürü borca girdiğini ve hapse girmemesi için Antalya'dan acil kaçmamız gerektiğini söyledi, İstanbul'a.... başıma kaynar sular inmişti tüm arkadaşlarım, okulum ve en önemlisi çağlam buradaydı. Onu nasıl bırakabilirdim dünyadan çok sevdiğim çağlamı. O gün hemen İstanbul'a gittik Çağla'yı göremeden... ve İstanbul'a varmıştık. Çağlasız bir İstanbul , elimde bir resmî bile yoktu sadece hafızama kazılı o güzel yüzü vardı...(devam edecek).
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen hikayeler...
Short StoryGerçek hayattan alınmış kimselere anlatılmamış gerçek hikayeler... insanlar buzdağı gibidir görünmeyen kısmı görünen kısmından da derindir..