>Badem-1<

339 15 10
                                    

Arkadaşlar öncelikle bu hikayedeki olaylar benim kurgum olup, gerçeklikle hiçbir alakası yoktur. Mantık hataları olabilir, ama bu sadece bir kurgu. Çok fazla takılmayın lütfen. 

Medya: BADEM 

-

>BADEM-1<

Gizlice peşinden gidiyordum. Benden sadece birkaç ay büyük olması sinirlerimi bozuyordu. Ben onu seviyordum bir kere. Ama o benim için aynı hislere sahip değildi.

Bunu anlamak zordu gerçi. Hiçbir kızla bir arada gözükmüyordu. Ancak babam onun hep saman altından su yürüttüğünü iddia ederdi. Babamın deyişiyle 'Çapkın', annemin deyişiyle 'Şeker', Dicle teyzemin deyişiyle 'Eşek sıpası', Berke amcamın deyişiyle ise 'Hergele'ydi. Evet Dicle teyze ve Berke amca oğullarına öyle sesleniyorlardı.

Dicle teyze ve Berke amca babamın arkadaşlarıydı. Onlar annemlerden evvel evlenmişler ikiz çocuk yapıvermişlerdi. Biri Caner Tan diğeri Seher idi. Berke amca ve Dicle teyze trafik kazasında vefat eden yakın arkadaşlarının adını vermişlerdi oğullarına.

Ben lise sona gidiyordum. Seher ve Caner Tan ise bir sene mezuna kalmışlar, dershaneye gidiyorlardı. İstedikleri bölüme puanları yetmeyince mezuna kalmayı planlamışlardı. Seher zaten benimle aynı bölümü istediğinden ve pek sosyal bir kız olmadığından beni beklemişti. O en yakın arkadaşım ve sırdaşımdı. Annem genelde değişik bir ruh haline sahip olduğundan ona sır vermezdim çünkü en sonunda gidip babama söylerdi. Ben de bu yüzden her şeyimi babama anlatırdım. Tek çocuk değildim. Bir tane de kardeşim vardı. Henüz beş yaşındaydı Balın. Yaşı küçük, çenesi büyük bir veletti.

Dershaneye gelir gelmez içeri girince oflayıp duvarın kenarından çıktım. Bu kadar yeterdi. Eve vaktinde gitmezsem babam kızardı. Çok takılmazdı öyle ama genelde akşam yemeğini ailecek yeme taraftarıydı.

Eve yine suratsızca gelip odama geçtim. Üzerimdeki formaları çıkarıp tişörtümü ve eşofmanımı giydim.

"Abla"

Kapıdan gelen sesi duyunca hemen koşup kapıyı açtım.

"Yemek yiyeceğiz. Acıktım" Gözlerini annemden almıştı köpek. Çok güzel göz rengi vardı. Onu her gördüğümde üvey evlat gibi hissediyordum. Ben ne anneme ne de babama benziyordum. Sadece kahverengi saçlarımla onlara benziyordum o kadar. Göz rengim de yeşil gibi bir şeydi. Ama anlayamıyordum hangi renk olduğunu. Tuhaf gözlere sahiptim. Ne annemde ne de babamda vardı bu renk göz. Sadece dedemde varmış, babamın dediğine göre. 

"Hadi gidelim bakalım" diyerek o önde giderken ben arkadan saçımı bağlayarak ilerledim.

"Abla bugün Emre benim oyun hamurumu aldı. Çok kızdım ona. Ece gidip onun elinden almasaydı hiç vermeyecekti onu bana. Emre çok gıcık abla."

"He tamam ablam tamam" diyerek yapmacık bir şekilde gülümsedim. Oysa inci gibi minnak dişleriyle bana gerçek bir gülümseme sundu. Onu kucaklayıp yanaklarını öpmeye başladığımda sırıtarak o da beni öpmeye başladı. Gülümsemesine dayanamıyordum Balın'ın. Çok güzel gözleri varken bir de gülümseyince çok sevimli oluyordu şebek.

Diğer kardeşler gibi değildik biz. Üzgün olduğumda karşıma gelir güzelce gülümserdi. Dayanamazdım öperdim ben de onu.

Onunla sinemaya, alışverişe, eğlenmeye giderdik hep. Benim yanımda, annemin yanında olduğundan daha uslu dururdu. İsmini ben seçmiştim. Babamla isimleri benzesin istemiştim. Babam Aşkın, kardeşim Balın.

Annem bu ismi duyduğunda sevinmişti. Ne de olsa Aşkısının ismiydi.

Yemek masasına geldiğimizde kucağımdan indirip yanımdaki sandalyeye koydum onu.

"Sonunda geldiniz! Açlıktan öldüm anneniz bakmadı bana"

Babam üzgün bir şekilde yere baktığında Balınla gülmeye başladık.

"Uydurma Aşk'ım"

"Tamam Nil'im" diyerek gülüverdi babam. Onların aşkı çok güzeldi. Her gördüğümde hayran hayran izlerdim. Onlar da inadına yaparlarmış gibi hep birbirlerine bakarlardı aşkla.

Annemin önümüze koyduğu yemekleri yememizin ardından bulaşıkları toplayıp makineye dizdim. Babam mutfağa girince tableti yerine koyup ona baktım.

Kapıyı kapatıp masaya dirseğini koyarak eliyle işaret yapınca makineyi çalıştırıp karşısına geçtim.

"Bakmıyor mu?"

Babamla Caner Tan'dan konuşurduk. Onu sevdiğimi fark ettiğinde beni kenara çekip anlatmamı söylemişti. Harçlık vermeyeceğini söyleyip öyle anlattırmıştı.

"Bakmıyor baba" Babam duygularımın geçici olmadığının farkındaydı. Aşk gibi duygular beslediğimi Caner Tan'a bakışımdan anlamıştı.

"Peki al o zaman" diyerek elime bir hat ve telefon verdi. Şaşkınca ona baktım. "Benim zaten bir hattım, telefon numaram var baba."

Babam gülümsedi. "Benim izimden gideceksin miniğim. Benim yaptığım gibi mesajlaşarak yapacaksın bu işi. Merak etme mesajların numaranı gizleyerek gidecek. Arkadaşım halletti orasını. Tan bey küfür falan ederse haber ver, hep kafasına vurmak için bahane arıyordum zaten"

Gözlerim dolarken onun gibi iyi bir babam olduğu için şanslı hissettim kendimi. Hızla ayağa kalkıp ona sarıldığımda saçlarımı öptü.

"Sana inancım tam Badem'im. Yap şu işi, getir damadı ayağıma."

-

Kim derdi ki Aşkın'ın kızı aşık olacak? Peh! İşte Badem'in aşk serüveni burada. Birinci kitabı illaki okumanız gerekmiyor zaten. Hoşgeldiniz, beni mutlu ettiniz. Votelerinizle mutlu ederseniz sevinirim. Çok yakında yeni bölümlerle yorumlarda coşalım.  

Görüşmek üzere! 

BADEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin