16.BÖLÜM - BAZEN KAVUŞMALAR DA ZORDUR

14K 1.4K 194
                                    

kısa ve Ejder ile Ekin ağırlıklı bir bölüm oldu, ama sizi kırmak istemedim =)

---------------------------------

Ne diyeceğimi bilmiyorum sana çocuk,
Hangi geçmiş için özür dileyeceğimi bilmiyorum.
Kime kızacağıma şaşırdım ben de...
Affet, demeye yüzüm yok.
Ellerini tutacak,
Sana sarılacak cesaretim yok...
Bazen kavuşmalar daha da zormuş...
Utanıyorum çocuk...
Sana bilmeden yaşattığım tüm acılardan utanıyorum.
Kabul etme,
Ama yine de özür diliyorum...
Affetme!
Ama yine de af diliyorum..

1 HAFTA ÖNCE...

Ejder açılan mezarın başında buz kesmiş gibi bekliyordu. O sırada Yusuf’un arabasının sesini duydu. Ama gözlerini mezardan ayırmadı. Yusuf kapısını kapatmadan koştu adamın yanına.
“Neler oluyor Ejder? Avukatım aradı. Mezar açtırmak da neyin nesi?”
“Onu morgda teşhis eden sen miydin?” dedi soğuk bir sesle.

Yusuf’un kaşları çatıldı. “Ha-hayır. Kız kardeşim ameliyattaydı. Sonra morga gittiğimde, avukat-“ sustu... “Avukatımız, yani o zamanki avukatımız, izin vermedi. Tanınmayacak halde dedi,” son sözleri fısıltı halinde çıkmıştı. “Neler oluyor Ejder?”
“O... oğlum... ölmemiş.”

Yusuf’un gözleri büyüdü, yere çöktü. “Ne demek ölmemiş?” mezara baktı. Minik ceseti çıkardılar.
“Ölmemiş.”
Ejder arkasını döndü ve bir taşın üzerine oturdu. Yusuf da yanına çöktü.

“Hamit. Ekin’in eşi zamanında her şeyi öğrenmiş. Annemin yaptığı tüm pisliği. Ama annem onu tehdit etmiş, bir şey diyememiş. Sadece Ekin’e bana anlatması için baskı yapmaya başlamış. Annem de bunu fark etmiş. Kazayı planlamış. Ama Eray ve ablan kurtulunca planı sekmeye uğramış. Eray’ı kaçırmış.”

Yusuf başını ellerinin arasına aldı, “Bir insan oğluna neden bunları yapar? Ejder benim aklım artık almıyor. Sıyıracağım artık!” diye gürledi. Ejder derin nefes aldı. “O nerede? Eray nerede peki?”
“Bilmiyorum. Şikayetimi geri alırsam, söyleyecek.”
“Al o zaman o siktiğimin şikayetini, neyi bekliyorsun?”

“Avukatım onunla uğraşıyor.”
Mezarın başındaki adam yanlarına geldi. “Sizden de örnek alalım Ejder bey.”
“Tamam,” arabasına doğru yürüdü, sonra Yusuf’a döndü. “Sen annemden yeri öğren. Bir an önce gidelim.”
“Ta-tamam.”

Yusuf yüzünü sıvazlayıp durdu. Ablasına oğlunun ölümü söylemek öyle zordu ki, peki şimdi yaşadığını nasıl söyleyecekti?

*

Yusuf kadına baktı, “Yeğenim nerede?”
Kadın alayla baktı adama, “Aynı babana benziyorsun?”
“Senin gibi şerefsize benzemekten iyidir.”
Kadın kahkaha attı, “Yeğeninin benim elimde olduğunu unutma!”

“Senin de özgürlüğün bizim elimizde, hatta hayatın. Sen de bunu unutma. O çocuğu bulurum ben, her deliğe, her taşa bakarım. Gerekirse Türkiye’yi karış karış ararım, ama yine de bulurum. Sadece zaman kaybetmemek için seni çıkarıyoruz. O yüzden konuş!”

“Ankara’da. Çocuk esirgeme kurumunda. Adı Eren Özalp olarak geçiyor.”
“Eren mi?”
“Evet.”
“Kalpsiz! Sen insan bile değilsin!” diye bağırdı ve kalkıp, çıktı odadan.
Kapıda bekleyen adamlarına baktı ve “Yapacağınızı biliyorsunuz.”

“Tamam efendim. Çocuğu alır almaz, yasal işlem başlatacağız.”
“Tamam, Ejder şikayetini geri aldı. Sözünü tuttu. Ama çocuk kaçırmaktan tıkacaksınız içeri. Gözünüzü üstünden ayırmayın. Yurt dışına falan çıkamasın. Tüm mal varlığına Ejder el koydurdu zaten.”

GECENİN FERMANI - KARADENİZ SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin